10. Bölüm: "Yalancı Maskeler"

231 21 16
                                    

Hoşgeldin hayatım! (Evet, romantik bir hanımefendiyim.)

Olayların şeklinin değiştiği o bölüme hoşgeldiniz. :) İyi ki de geldiniz.

Yorumlarınızı çok merak ediyorum. Kısa da olsa yorum yapmanızı istiyorum. (Vallahi acayip meraklıyım) Yorum bırakan tatlı parmaklarınız için şimdiden teşekkür ederim!♡

Sol taraftaki yıldıza dokunarak bana varlığını hissetirirsen sevinirim ask:*

Kıraç, Kerkük Zindanı

<3

Hayatım bir film gibi bana izletilse ilk sahneye bakıp iyilere bir şey olmaz ya da başrol ölmez, derdim. Ben filmin iyi karakteri ya da başrolü değildim. Yan karakterdim. Hayatı önemli olmayan, sadece çevreye göre hareket eden birisi olurdum. Beni yazan el beni ister ağlatır ister güldürdü. Yan karakterdim. Yan karakter arada bir filme girip eğlence katardı ya da kötülük yapardı. Kimse için önemli kabul edilmezdi. Yan karakterin ölümü kötü son olarak sayılmazdı. Benim sonum hiçbir zaman kötü olmayacaktı.

Belki de ağlardım. O neden bunları yaşıyor? diye bağırıp çağırırdım. Sonrasında bu acı geçerdi. Belki kimsenin kalbine iz bile bırakmadan film biterdi. Eğer acılar kardeşini bulursa ona sarılırdı. Benim gerçekten bir kardeşim olabilecek miydi? Benim acılarımın bir kardeşi var mıydı?

Yabancı. Şuan zihnimi delip geçen merminin duyumsadığı sözler tam olarak buydu. Yabancı.

Hayata yabancı olmak ne demekti?

Bir söze; bir göze, bir insana, bir şehre, bir kalbe, bir babaya, bir dünyaya, bir bakışa yabancı olmak, su ile yeni tanışan bebeğin çırpınışları gibi hissettiriyordu. Bu bakışlara o kadar yabancıydım ki anlamlandırma işlemini gerçekleştirmek imkânsız geliyordu. Açık açık vatan hainiyim, desem de buna inanmayacak sadece gözlerime bakacaklarmış gibiydi.

"Firuze Hanım," diyordu Yüzbaşı Şafak. Anlamak, konuşmak ve bakmak hayatın en zor şeyi gibi düşünmemi sağlayan durgun sesi ile ona baktım. "Bir planınız mı var yoksa kendinizi feda mı ediyorsunuz?" Sözler bir dere misali yüreğime hızlıca akın ederken nefesimin kesildiğini hissettim. Bir cevabım var mıydı emin değildim. Bir cevabım var ise bunu kelimelere dökmekte ne kadar başarılı olacağım bilmiyordum.

"Yüzbaşım, bana neden güveniyorsunuz?" Baktı, gördü fakat hissetti mi bilmiyorum. Karşısında kendimi savunmasız hissettiğim anı eriten sıcak bakışları ile gözlerimi onun mavi karışmış yeşil gözlerinden çektim. Utanıyordum. Kendimden de anıldığım konumdan da. Korkuyordum. Kendimden de beni vicdansız birine çeviren bu hislerden de.

"Size güvenmiyorum, size inanıyorum."

Sustum.

"Bineyim mi arabaya?" Kısık ve bir o kadar da savunmasız çıkan sesim ile çakır gözlerime baktı. Bu konuyu kapatmaya karar vermiş gibi gülümsedi. "Bin bakalım arabaya." Ses tonunda ki ince tını ruhumdaki ateşe soğuk su dökerek yakıcı yangını söndürdü. Zırlı araca Katran'ın yardımı ile yerleştiğimde elimi kelepçeleyerek yanıma oturdu. Diğer tarafıma ise Avcı oturduğunda başımı hafifçe eğdim. Korkuyordum. Hayır, onlardan değil de bakışlarından korkuyordum.

Zehirli SarmaşıkWhere stories live. Discover now