Ay ben bu adama abi falan demiyordum ama ayıp olmuyordur demi? Ama yani çok yaşlı gözükmüyordu benden 1-2 yaş büyük gibiydi. Gerek yoktu ya amann n'apcam.

Otobüse binip boş bir yere oturdum derken telefonuma mesaj geldi.

Toprak

Hastanenin önünde buluşuyoruz değil mi?

Evet öyle yapalım.

Tamamdır.

Çok saçma sapan bir mesajlaşma geçmişti zaten hastanenin önünde bulaşacaktık.
Ne yaşıyo olm bu?

İneceğim durağa geldiğimde indim ve hastane girişine doğru yürümeye başladım.
Toprak kapıda beni bekliyordu. Kısa bir selamlaşma faslından sonra doktorumun katına çıktık.

Burası beni hep germiştir. Burada son 6 ayım kaldığını öğrenmiştim en son geldiğimde. Bakalım şimdi neler olacaktı.

Odaya girip anlamadığım abuk sabuk tıp terimleriyle konuşma faslı bittiğinde beni muayene etti doktorum.
Sonra söze başladı.
"Ne yazık ki durum hâla aynı bir gelişme yok hatta daha da kötüye gitmiş diyebiliriz.
Geçen ay söylediğim herşey şimdi de geçerli. Çok üzgünüm"

"Raporlara bir de ben bakabilir miyim!?" diyerek araya girdi Toprak.
Sesi sorudan çok emir verir gibi çıkmıştı.
Raporlara baktı... Baktı...baktı sonra bana baktı o an gözlerinde endişeden başka birşey yoktu. Ne yani benim için mi endişelenmişti?

İyi günler dileyerek odadan çıkıp asansöre bindik. Daha fazla dayanamadım ve
"Toprak ne olduğunu söylüyecek misin artık?" dedim. Bilmek en doğal hakkımdı sonuçta.
"Şimdi değil Arya sakin bir yere geçelim sonra" dedi.
Ne diyecekti son 5 ayım değilde 2 ayım falan mı kalmıştı ki?!

Arabaya binip bir sahil kafenin önünde indik. Yol boyunca sessizdik ve şu anda da sesizdik bu beni aşırı geriyordu. Sonunda bir yere oturup konuşmaya başladık.
"Arya bak bu çok ciddi bir durum öleceksin ya öleceksin sen bunu nasıl bu kadar hafife alırsın. 5 ay sonra öleceksin bunu bildiğin halde nasıl bu kadar rahat davranırsın aklım almıyor!" Dedi. Ha iyi bari hâla 5 ayım var ben de birşey var sanmıştım.
"Bak şu an bile gözlerinde tek endişe kırıntısı dahi yok"

Ya bu adam ne yapmamı istiyordu açık açık söylesindi ne diye uzatıyordu ki
"Ya ben haha n'apıyım? İlaçlarımı düzenli kullanıyorum, gittim akıllı saat aldım kalp hızım bozulursa ötüyor sakinleşmeye çalışıyorum, kalbimi hızlandırmamaya çalışıyorum. Daha n'apıyım ben ya daha n'apıyım öleceğim diye bütün gün yas mı tutuyum, n'apıyım yatıp dinleniyim mi? Dinlensem sanki geçecekmiş gibi!"

"Sana yas tut, dinlen falan demiyorum Arya. İlaçlarını alman, kalp hızın bozulduğunda sakinleşmeye çalışman elbette güzel ancak sen o evde, onların arasında yaşadığın sürece senin ölüm riskin daha da artıyor. Tamam istemiyorlar işte seni neden uzatıyorsun, neden yoruyorsun kendini? Seninde kaderin böyleymiş kaderini değiştiremezsin. Boşa kürek çekiyorsun."dedi

"N'apıyım beni istemiyorlar nasıl olsa diyip 5 aylık hayatıma mı bakıyım? O kadar kolay değil o işler. Ben bu zamana kadar ailemi bekledim, bu zamana kadar onlar için yaşadım. Şimdi
ne olduğu belirsiz aptal bir kız yüzünden herşeyi boş mu veriyim, bırakıp gidiyim mi yani?" dedim.

"Arya ben öyle demiyorum ki yanlış anla-"

"Ben gayet doğru anladım ama sen de şunu anla ben ne olursa olsun pes etmeyeceğim!" dedim ve kafeden dışarıya çıktım.
Yine yanlızdım işte kimse yoktu, hiçkimse...

_________________

Sabah uyandığımda saat
7.30'idi. Hızlıca banyoya inip işlerimi hallettim, formamı da giydim. Aşağıya indiğimde herkes masadaydı
Ben de geçip oturdum ve kimseye bakmadan yemeğimle ilgilenmeye başladım. Kalbim bütün herşeyimi sömürdüğü için çabuk acıkıyordum. Günde 4-5 öğün yeme ihtiyacı hissediyordum ve yediğimde de tam yiyordum.

Çok geçmeden yemeğimi bitirip ayaklandım otobüs vaktine az kalmıştı. Evden çıkıp durağa doğru yürümeye başladım. Burası zengin* semti olduğundan otobüs geçmiyordu. Sadece sitenin girişinin ve çıkışının önünden geçiyordu. Durak her zamanki gibi bomboştu.
______________

Okula vardığımda derse on dakikadan az kalmıştı. Sınıfa girdiğimde yerimde başka biri oturuyordu. Zaten hiçkimsenin belirli bir yeri yoktu o yüzden umursamayıp tek boş yer olan Akın'ın yanına geçip oturdum.

"Günaydın" dedi.
"Günaydın" dedim.
"Nasılsın?" dedi.
"İyiyim sen" dedim.
"Ben de iyi" dedi.
Off be bu ne biçim bir diyalog oldu yia.

Derse başladı.Bir daha da konuşmadık zaten.

Öğle arası geldiğinde Gökçe ve Akın'la birlikte kantine indik. Onları gerçektende sevmiştim Bulutgil kadar olmasa da onların yokluklarını hissetirmiyorlardı.

Biz sohbete devam ederken kantine Demir ve  çetesi* girdi. Hazar, Hazer ve birkaç kişi daha işte. Hepsi dik dik bize bakıyordu. Gökçe'ye birşey çaktırmadan önüme döndüm. Akın zaten biliyordu ve çoktan onlara bakmaya başlamıştı. Koluna dokunup bana dönmesini sağladım. Bana döndüğünde "onlara bakma" bakışı attım.
Öyle bir bakış nasıl oluyor bilmiyorum ama Akın mesajı almış önüne dönmüştü.
İşe yaramıştı tamam ben bunu kullanırdım.

Sohbete devam ettiğimiz sırada yanımıza Aleyna denen kız geldi. Daha yeni jeton düşüyordu bu kız Demir'in sevgilisi ve aynı zamanda da Murat Bey'in o gün benim yerime koyduğunu net bir dille belirten kız. Bu kıza şu an çok pis dalardım ama ya Murat Bey birşey derse ya onu dövdüm diye bana kızarsa. Kızması mühim değildi ama bana kızını dövdüm diye kızarsa bunu kaldıramazdım. Ben hayatımda ikinci kez birşeyden korkuyordum. Deli gibi korkuyordum. O kızı bana karşı korumasından deli gibi korkuyordum.

"Dün pek bir bozuldun galiba, erkenden gittin de" dedi o iğrenç sesiyle.
Evet onun ağzına lafta verdiğimize göre kına yakabiliriz.
"Aile arasındaki meselelere karışmamayı sana kimse öğretmedi galiba" dedim ayağa kalkıp ona yaklaştım kimsenin duymayacağı bir ses tonuyla ve konuşmasına fırsat vermeden devam ettim.
"Bu bizim meselemiz karışırsan, ben sana öyle bir karışırım ki bir daha değil ait olmadığın yere girmeye çalışmak kapısının önünden dahi geçmeye korkarsın" diyip yerime geri oturdum.
Herkesin duyabileceği bir sesle "Gidebilirsin!" dedim.
Sonra o da gitti.
Valla bildiğin gitti.
Nasıl oldu anlamadım ama gitti valla. Tamam ben bunu yine kullanırım.

Tabi gitti ama ardında fısıldaşan koca bir kantin bıraktı.
______________________________

Bittii!!!

Yazacak birşey bulamadım teşeke!

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz 👉👉👉

YARININ KIRIKLIĞI /Ara VerildiWhere stories live. Discover now