Jimin Yoongi'yi görünce heyecanlanmış ve hızlıca saçlarını düzeltmişti. Se In omeganın bu hallerine kıkırdayarak kafasını iki yana sallamıştı. Onların dün gece beraber kalışına çok sevinmişti ve bir adım daha kalmıştı daha da yakınlaşmaları için. Onlar birbirine aitti ve birleşmeleri lazımdı. Sürüsü için endişelenmiyordu Se In oğlunun mutlu olmasını istiyordu çünkü biliyordu Ji-On onun ruh eşi değildi ve anlaşamayacaklardı.

''Yoongi, Ji-On nerede?'' Se In yerdeki malzemeleri alarak merakla oğluna bakındı. Yoongi üzgün görünüyordu ve keyfi de kaçmıştı. Oysa sabah çok neşeli bir şekilde kalkmıştı. Ve Jimin'de bunu fark etmişti.

''Hastalanmış ve uyuyormuş. Bayan HeeRa izin vermedi görmemi.'' Yoongi derin nefes alarak yerdeki bir kaç malzemeyi de alarak önden ilerlemeye başladı. Jimin'in ise mutlu yüzü birden kaybolmuş ve yüzü düşmüştü. Onun işçin endişelenmiş ve üzülmüştü. O gece sadece omega için mi gelmişti? Yoksa kendisi için mi? Jimin'in yine aklında binlerce soru takılmıştı. Oysa bu sabah bir umutla kalkmıştı. Yoongi'nin her şeyi itiraf etmesini bekliyordu. Ama yapmadı ve yapmayacaktı.

Jimin alfanın arkasından ilerlerken istemsizce gözleri dolmuştu. Artık onun için çabalamaktan vazgeçecekti. Zorla olduramazdı ve onu seviyorsa zorla kendisini sevdiremezdi. Bu sefer onun hareketlerine yenik düşüp ilk adımları o atmayacaktı. Jimin artık kendine çeki düzen verecek ve alfaya kendini küçük düşürmeyecekti. Dün gece dayanmalıydı ve ona dokunması için yalvarmamalıydı. Ama artık çok geçti. Sadece Se In'ın dediği gibi alfanın kızışma dönemini bekleyecekti. O zaman her şey açığa kavuşur olurdu. Yoongi asıl o zaman kendi omegasını seçecekti. Doğru bir şekilde.

Festival alanına geldiklerinde büyük bir kalabalık verdi ve herkes lider Yoongi'yi karşılıyordu. Bir sürü masa ve süslemeler vardı. Bazıları masalarını kurup yiyeceklerini masaya dizmişlerdi. Jimin ile Se In'de çok fazla çeşit yapmamışlardı fakat yaptıkları yiyecekler çok güzeldi. Jimin annesinin daha önce küçükken yaptığı tatlıyı yapmıştı ve hala unutmadığını da anlamıştı.

''Gel bebeğim bizde bu masaya geçelim.'' Se In karşısındaki boş masaya ilerledi ve eşyaları masaya yerleştirerek tabakları çıkardı. Bir çok çocuk etrafında koşuşturuyor ve oyunlar oynuyorlardı. Jimin bir yandan onları heyecanla izlerken diğer yandan Se In'e yardım ediyordu. Tabakları teker teker masaya yerleştirdi ve içine yaptığı tatlıları yerleştirdi. Her sene bu kasabada ilkbahar festivali olurdu ve bir çok kutlama ve oyunlar oynanırdı. Özellikle de çift yarışları. Ji-On, Jimin'e festival hakkında her şeyi anlatmış ve hatta çift yarışlarını da anlatmıştı. O zaman Yoongi ile beraber katılacağını söylemişti fakat o şuan burada değildi ve hastaydı. İstese de gelemezdi.

Yoongi sürüdeki alfalar ile konuşmaya dalarken Jimin ise tatlıları hazırlamış ve elini çenesine koyarak etrafta koşuşan çocukları izlemeye koyulmuştu. Çocukları çok severdi. Kendisi çocukluğunu yaşamasa bile her zaman uzakta aynı bu şekilde izler ve onlara asla katılamazdı. Çünkü dışlanacağını biliyordu Jimin. Gözlerini hafif yumdu ve geri açtığında karşı ağaca yaslanmış kilolu bir çocuk görmüştü. Büyük ihtimal türü omegaydı. Tıpkı Jimin gibi çocukları izliyor ve onların yaptığı hareketlere gülüyordu. Jimin elini çenesinden çektiğinde istemsizce gözleri dolmuştu. Resmen çocukluğu gözlerinin önünde canlanıyordu. Bir kurdun çocukluğu nasıl geçerse büyüdüğünde de o şekilde geçeceğini savunurlardı. Jimin mutsuzdu küçükken ve hala da mutsuz. Artık atasözlerine inanmaya başlamıştı Jimin.

Omega masanın üzerinden tatlı alarak ağacın yanında oturan çocuğun yanına doğru ilerledi. Belki onunla biraz sohbet edebilirse yüzünde küçük bir mutluluk oluşturabilirdi Jimin. Hiç bir çocuğun mutsuz olmasını hak etmediğini düşünüyordu omega. O yüzden elinden geldiğince çocukları mutlu etmek istiyordu. Jimin çocuğun yanına oturarak onu ürkütmeden konuşmuştu.

pheromone ㄨ yoonmin ✓Where stories live. Discover now