BÖLÜM (15)..

1.9K 198 282
                                    

İyi okumalar çileklerim.

Şimdi bir konu var.
Ben her bölümü 10.000 kelimeden aşağıya düşmeden yazıyorum. Yani her bölüm neredeyse 10.000 kelime ve fazlası oluyor. 10.000 kelimeye neredeyse -bakın tamda değil neredeyse- 60 yorum oluyor.

Sizce bunun hakkı bu mu?

Eğer bu şekilde 50-60 civarı yorum gelecekse bende bu kadar uğraşmayıp, 3000-4000 kelimelik diş kovuğu dikdurmayan bölümler atayım...
Sizi kesmez değil mi 3-4 bin kelimelik bölümler. Yanlış anlaşılmak istemiyorum ama ne oy sayıları ne de yorum sayıları da asla ama asla beni doyurmuyor. Üstelik bunun en büyük sebebi, yorumları yaparken cebinizden bir şey çıkmıyor oluşu. Çoğunuz okuyup, hiçbir şey yazmıyor bile ve bu durum gercekten çok can sıkıcı.

Sahiden buraya bunları yazmaktan bıktım artık.

Ama bu şekilde devam edecekse ben tahminlerimden daha erken final yapacağım. Ve bunu yapmak istemiyorum eminim ki sizde böyle olsun istemiyorsunuzdur.

Bu yüzden bir süre bölüm uzunluklarını, siz belirleyeceksiniz.
Zira sınır koyuyorum hiçbir işe yaramıyor.

Neyse,
umarım derdimi anlatabilmişimdir.

İyi okumalar, bölümü beğenmeyi ve bana bir çilek vermeyi unutmayın 🍓

19/12/2023






Şu kainat denen nesnenin içinde en çok sevdiğim yürek, üstüne en çok titrediğim insan kalbi senin göğsündekidir

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

Şu kainat denen nesnenin içinde en çok sevdiğim yürek, üstüne en çok titrediğim insan kalbi senin göğsündekidir.

Nazım Hikmet
























Balkız, kir ve toz-toprak olmuş kıyafetlerini değiştirip salona geçtiğinde salondaki koltukta diken üzerinde oturur gibi oturan Aybey'e en ters ve sinirli bakışlarını atarak karşısındaki koltuğa oturdu.

Üzerinde, yerde yuvarlanmış ve kirlenmiş kıyafetlerle durmak istemediği için Aybey eve gidip öyle konuşmayı telkif etmişti. Ve Balkız, en azından dışarıda bağırıp çağırmaktansa en azından evimde olurum düşüncesiyle bunu kabullenmişti.

Aybey arabada bir şeyler söylemeye başlamıştı ama Balkız, eve gidene kadar tek kelime ederse onu kapıdan kovmakla tehdit ettiği için Aybey tek kelime söylememişti.

Balkız'ın sükunet içerisinde kendisini dinleyerek sakinleşmesi gerekiyordu. Yoksa kırıcı konuşacaktı ve bugüne kadar kırıcı konuştuğu hiçbir şey için pişman olmamıştı. Bunu olmasını, bir şeyler söyleyip pişman olmamayı istemiyordu.

Kendisini biran önce açıklamak için yanıp tutuşan Aybey, "Artık konuşabilir miyiz?" Dediğinde Balkız ifadesizce karşısındaki adama baktı.

Şekersiz Çilek ReçeliNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ