➪act sixteen. Hier kommt die Sonne

419 24 11
                                    

Almanca cümle olan "Hier Kommt Die Sonne, "İşte güneş doğuyor" demektir.

|2 0 1 6|

Fiona'nın eli adamın çenesindeyken tuttuğu dudaklarını bırakmıyordu. Pietro gülerken geriye çekildi, "Çocuk değil misin sen ya? Ayrıl artık şunlardan" Fiona göz devirdi. Dalga geçmek zorunda mıydı?

"Birkaç hafta önce kutladığımız 18. Yaş doğum gününü alır nereye monteleyeceğimi planlamaya başlarım bak"

Pietro güldü, "Peki peki," derin bir nefes aldı. Antrenmandan yeni çıkmışlardı bu yüzden ikiside hayli yorgundu. "Hadi artık, dönelim." Dedi kızın koluna elini yerleştirirken. Fiona uzanıp çocuğu bir kez daha öptü.

"Biliyor musun Pietro, iyi ki karşıma çıktın. Ya da şunu mu demeliydim: İyi ki beni kardeşin olarak görmedin!" Dedikten sonra kahkaha attı. Wanda ile beyaz beyaz dalga geçiyorlardı.

Pietro gülümsedi, "Birde sansaydım... Aman aman, düşünmesi bile..."

Fiona elini adamın ağzına tıkadı, "Tahmin edilebilir bir eksik cümle kurdun." İkiside soyunma odasından el ele, gülerek çıktılar. Güneş ışığı tenlerine işlediğinde karşılarında Wanda'yı buldular.

Kız, gerçekten onlara ilgiyle ve düşmanca bakıyordu. "Wanda?" Diye sordu Pietro. "Sen iyi misin?" Fiona'dan ayrılıp Wandaya yaklaştığında kızın bakışları erkek kardeşindeydi.

"Konuşmamız lazım." Dedi Wanda gözlerini Fiona'ya kaydırarak. "Merak etmeyin, bu sizin ilişkiniz hakkında değil." Yutkundu. "Sadece... Bilimciler den biri televizyonumu kırdı."

Cümlesi oldukça masum ve konuya uzaktı. "Anlamadım?" Dedi Pietro abartılı tonlamayla. "Televizyonun kırıldığı için mi bizi cehennemin yedi katına gönderecekmiş gibi bakıyorsun?"

Wanda yutkundu, "Ailemizle birlikte izlediğimiz kasetleri de kırdılar. O küçük, tüplü televizyonda siyah beyaz ekranda mutlu mutlu izlediğimiz kasetler."

Pietro kardeşine sıkı sıkı sarıldı. "Söz veriyorum. Yenisini alacağım, veya sen diyorsan git onları becer, bunu da yaparım." Diye şaklabanlık yaptı.

"Teşekkürler Kardeşim." Diye gülümsedi. Wanda için herkesin aptal dediği veya eskimiş gördüğü siyah beyaz ekranlı televizyon onun için oldukça önemliydi. Ona deneyler öncesinde o televizyondan aklını kurcalıyorlardı.

Ve de Wanda'nın sakinleşmesi için tek seçenek oydu.

***

"Cidden, o televizyonu ve kasetleri nasıl karşılayacaksın?" Diye sordu Fiona saçlarını kurularken, altında havlusu olan Pietro ise aynada gümüş saçlarını kurutuyordu.

"Bir şekilde."

Kurulaması bittikten sonra güzelce şekil verdi. Ardından üzerine birkaç parça bir şey geçirdi. "Onlarsız daha estetik duruyorsun." Diye pis pis güldü Fiona. Giydiği şeylerden bahsediyordu.

"Bak sen! Ben sana desem Pietro beni taciz ediyor diye çığlık atarsın ama!" Diye güldü.

"Sinir etmek hoşuma gidiyor? Bu mu battı sana?"

Pietro güldü, Fiona'nın üzerine sinsi bir canavar gibi yürüdü, ellerini pençe gibi açıp bir anda kızın üzerine atılıp bildiği tüm tikleriyle oynayıp onu sinir etti. Kahkahalar odaya dolarken ikisi birlikte yataktan gülerek düştü.

|2 0 1 9|

Tamamen ruhsuzdu.

Sevdiği kişiyi, her gün bir daha kaybediyor, o güne tekrar dönüyordu.

𝐘𝐎𝐔 𝐃𝐈𝐃𝐍𝐓 𝐒𝐄𝐄 𝐓𝐇𝐀𝐓 𝐂𝐎𝐌𝐈𝐍𝐆, pietro maximoffOnde as histórias ganham vida. Descobre agora