"Arkadaşlarımla büyünün kokusu hakkında tartışıyorduk. Daha sonra annenize laf atmak istedim, onunla çekişmeyi seviyordum. "Hey Granger, baksana." dedim "Bu büyü aynı senin gibi kokuyor. Kokuşmuş bir çorap ve çamur gibi." Ben bunu söyleyince tüm arkadaşlarımla birlikte gülsek de anneniz bana tiksinmiş bir ifadeyle bakmayı bırakıp, kafası karışık bir ifadeyle bakmaya başlamıştı."

"Sonra Profesör içeriye girdi. Bu iksirin ne olduğunu bilen var mı diye diye sorduğunda elimi kaldırsam da beni seçmedi, asla seçmezdi zaten. Daha sonra Slytherin'den bir kızı seçti. Kız ayağa kalktı ve cevabı söyledi "Bu Amnortia, profesör. Aşk iksiridir, sevdiğimiz şeyler kokar. Ayrıca hoşlandığımız kişi gibi de kokabilir." dedikten sonra durup babanıza baktı "Sanırım bu senin için kötü haber Malfoy." dedi."

"Vay canına!"

Çocuklar kıkırdarken yanlarına uzanıp onları kollarımın arasına aldım.

"O gün ilk defa, babanız için yapılan bir espriye gülmemiştim, tam tersine kızarmıştım çünkü içimde bir yerlerde ondan hoşlandığımı biliyordum."

"Ve ben de annenizden hoşlanıyordum. O Hermione Granger'dı. Güzeldi, akıllıydı ve çok tatlı bir gülümsemesi vardı." dedikten sonra bana baktı "Hep onu düşünüyordum, hep onunla olmak istiyordum ama yanına bile yaklaşamıyordum."

"Neden?"

Draco ile geçmişteki ırkçılığın getirdiği tedirginliği hatırlayarak birbirimize baktık. Çocuklar bunu öğrenmek için çok küçüklerdi, eninde sonunda bunu bileceklerdi ama şu an, anne babalarının yanında bir peri masalında gibi hissetmelerinden daha çok dilediğim hiçbir şey yoktu.

"Eskiden Hogwarts Binaları arasında çok fazla rekabet vardı, bizi birlikte görürlerse ajanlık yaptığımızı düşünürlerdi." dedi göz kırpıp "O yüzden yanına gitmeye çekiniyordum ama o dersten sonra tüm o utanç bana cesaret vermişti. Kütüphanede annenizin yanına oturdum ve ona gerçekten güzel koktuğunu söyledim."

"Evet! Annem cidden çok güzel kokuyor." dedi Cassie "Sen de güzel kokuyorsun ama o anne kokuyor."

"Sonra birlikte çalışmaya başladık ve vakit geçirdikçe babanıza aşık olmuştum."

"Prenses ve prensler gibi öpüştünüz mü?"

Cassie'nin hu heyecan dolu sorusuna karşı kaşlarımı çatsam da gülmeden edememiştim.

"Öpüşmeleri düşünmek için fazla küçüksün, prenses. Şimdilik sarılmayla kal."

"Ama siz öpüşüyorsunuz."

"Çünkü biz büyüğüz."

"Ne önemi var ki?"

"Çünkü öpüşmek, şey-"

"Öpüşmek doğru insanla güzeldir çünkü birini öpmek çok özel bir şeydir. O öpücüğü başkasıyla harcamak çok yazık olur, herkesi öpersek nasıl özel diyebiliriz ki?" dedi Draco Scorp'un saçlarını okşayıp "Annenizi öpüyorum çünkü bu birini sevdiğini göstermenin çok, ama çok özel bir yolu."

"Ben de özel kız bulacağım."

"Önce ben özel erkek bulacağım!"

"Sevmek aceleye gelmez." dedim "Hem, bunlar için çok küçüksünüz. Sadece anne ve babanızın birbirlerini sevdiklerini, sizi çok sevdiklerini ve gelen kardeşinizle birlikte sevgi yumağı olacağınızı bilmeniz yeterli. Bu dünyada sevgiden başka bilmeniz gereken hiçbir şey yok."

Çocuklar yattıktan sonra biz de yatağımıza geçmiştik. Artık bizle uyumamaya yavaş yavaş alışıyorlardı, Draco ile sadece ikimizin olduğu geceleri seviyordum. Ona bakarak, dokunuşunun altında uyumak bana huzur veriyordu.

"Çocuklara bugün tüm o anıları anlatmak, çok güzeldi." dedi "Çok saf zamanlarım olduğunu hissettirdi."

"Öyleydik." dedim omzunu okşarken.

"Yaptıklarımı öğrenecekleri günden çok korkuyorum."

"Korkma." dedim "Sakın korkma. Ailen için her şeyden vazgeçtiğini ve hatalı olduğunu fark edip sözünden geri dönüp her şeyden tekrar tekrar vazgeçtiğini öğrenecekler. Bu bir cesaret öyküsü, kötülük değil."

"Kötülük yapmadım değil, birkaç ay öncesine kadar hala kötülük planlıyordum."

"Çocuklar anne babalarının her hatalarını bilmek zorunda değiller, Draco. Benim hatalarımı öğrenmemeleri için her gün dua ediyorum."

"Sana ne kadar sinirlensem de, sebeplerin olduğunu kabul ediyorum. Hayatın o kadar değişmek üzereyken ani bir karar almak zorunda olmak zaten zor ve hala karanlık tarafta olduğumu öğrenmek senin için bu kararı kolaylaştırmamıştır eminim. Sadece keşke kendime biraz daha güvenim olsaydı, şimdiki güvenim olsa onlara ihtiyacım olmadığını bilirdim."

"Ve onlardan korkmak için bir sebebin olmadığını da." dedim onu öpüp "Şu an mutluyuz, çocuklarımız da öyle. Daha ne olacaktı ki? İkimizin de salaklıkları yüzünden biraz gecikmeler yaşandı sadece. Bu dünyanın sonu değil."

"O yola bir şeyde başarılı olabileceğimi kanıtlamak için girdim."

"Artık buna gerek yok." dedim "Çünkü dünyanın en iyi babası sensin."

Bu söylediğime karşı beni sıkıca sardı. Yüzümü ona çevirdiğimde dudaklarımızı buluşturup kalbimin ilk günkü gibi hızla çarpmasına sebep oldu. Elimi koluna yerleştirdim, beni öperken kollarına dokunmak bana güvende hissettiriyordu. Çevremdeki kolları daha da sıkılaşırken dudaklarımızın birbiri üstünde kayarak dans etmesi zamanı durduyordu. Bu bizim anımızdı ve sonsuza kadar sürecekti, sonsuza kadar bu dudaklarının arasında mutlu hissedecektim.

Dudaklarımızı ayırdığında ona hayranlıkla bakıp iç çektim.

"Artı, en iyi öpüşen de."

Tangled // DramioneWhere stories live. Discover now