20. Bölüm

362 20 12
                                    

Yavrular iyi okumalar.
İtalik olanlar günlük yazıları.

...

Kara günlüğüm bir günüm daha nefessiz geçti. Babası teşekkür eden bir mesaj yazdı 5 gün önce Rusya'dan geri dönmüş. Selin ile konuştum. Çok üzülmüş ağlamış. Selin babam yüzünden mi diye sordu cevap veremedim. Nasıl anladığımı soracaksın Doruk abi şimdi dedi. Sen onu seviyorsun o da seni seviyor dedi. Biraz zaman verin emin olun zaman düzeltecek keşke elimden bir şey gelse de yapsam ama ailemin dağılmasını istemiyorum Doruk Abi her şey için çok özür dilerim dedi bana. Keşke sarılsam sana sevgilim yaşayamıyorum sensiz. Günlerim daha da iğrenç Emre'nin işi oldukça uzamış 2 aydan önce gelmeyecekmiş. Ağlayacak limanım yok günlüğüm. Benim limanımın rengi kehribardı onlarda soluk bir griye dönüştü özür dilerim sevgilim seni seviyorum ama bunu sen nefret ediyorum olarak bilmek zorundasın her şey senin için acaba bunları okusan ne yapardın bana? Keşke sarılsam sana ama sen istemeyeceksin bundan sonra. Çok özür dilerim.

Rusya'dan dönmesinden 9 gün geçmişti. Gelmemişti bugün o sırada Selin'den mesaj geldi.

Doruk abi Ayaz abim bugün biraz daha iyi. Sadece sinirli. Olsun geçer. Abim 3 gündür ilk defa güldü babam ile sabahtan beri baba oğul sohbet ediyorlar eskiye döndü her şey. Peki sen nasılsın iyi misin?

İyiyim Selincim abine iyi bak olur mu? Sarıl ona benim yerime. Havalar soğuk üstüne ceketini giysin öyle çıksın iyi bakın kendinize ben çok iyiyim.

Tamam Doruk abi. Ama sen iyisin değil mi gerçekten soruyorum.

İyiyim Selincim abin iyi ise ben daha iyiyim şimdi işim var görüşürüz.

...

Telefonu elimden bıraktım.
Yerdeki ayna kırıklarını temizledim. Kesilen avuç içime pansuman yapıp sardım. Bilerek kırmamıştım gerçekten evi temizlerken bir ayağı boşa gelip yere düştü darmadağın olmuştu her yer. Elimdeki kesik biraz derindi ama dikişlik olduğunu düşünmüyordum.

Şirkete yürüyerek gitmeden önce göz altlarımı kapatıcı ile kapattım. Gören ruh diye dalga geçiyordu. İnsanlar arkamdan tutup önüme gülüyorlardı. Hepsinden haberim vardı. Susmayı tercih ettim. İyi değildim ağlayamıyordum artık ruhum eskisi gibi yara bere olmuştu. Elimden daha da kötü olan ruhumun ilacını ben kırıp atmak zorunda kaldım.

Merdivenleri çıktığım an karşımda özleminden kavrulduğum adam çıktı. İyi görünüyordu çok yakışıklı olmuştu yanında Arslan vardı yeni toplantıdan çıkmış olmalılardı. Beni gördü sonra elimdeki sargı bezine baktı. Ellerim titremeye başladığı için bir halt yapamadım ilaçlarımı iki katı kullanmaya başlamıştım. Üzerime doğru yürümeye başladı ikisi de tam yanımdan geçti. Yüzüme bile bakmadan. Kalbim bin parçadan on bin parçaya ayrılabilseydi ayrılırdı.

Odama gittim. Akmak üzere olan gözyaşlarımı dindirip daha sabah aldığım sakinleştiricilerden tekrar aldım. Toplantı vardı ona katılmamız gerekti ama ayaklarım tutmuyordu o sırada kapım çalındı. O güzel sesi duydum.

"Doruk toplantıya geçiyoruz geç kalmayın."

Yüzüme iki saniye baktı. Bir elim masadan güç alıyordu.

"P-peki geliyorum küçük bir işim var."

"Geç kalmayın sizi bekliyoruz."

Kapım sertlikle kapandı. Bütün duygularımı geri attım. Toplantı odasına yürüdüm. Canan ile Sena yanıma geldi. Bembeyaz olduğumu söylediler hasta mısın diye sordular. Reddedip Akın'ın sunumunu can kulağı ile dinlemeye çalıştım.

TRAVMA (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin