18. Bölüm

326 26 6
                                    

Kuzular italik olanlar günlüğe yazılanlar. Keyifli okumalar

Doruk'tan

Eski sayfaları inceledim bugün. Hiçbirinde anlatmamışım yaşadıklarımı o kadar korkmuşum. Ama ondan ayrıldığımda daha iyi anladım .Hiçbir şey olmamış gibi sanki onun için. Kalbim paramparça. Korkuyorum. O mutlu görünüyor ama o mutluysa bende mutluyum varlığın yeter sevgilim. Seni çok seviyorum.

Elimdeki günlüğü çantama attım. Yavaş yavaş tükenen bedenim iğrenç görünüyordu. Gözlerimin altını kapatıcı ile kapattım. Hazırlanıp işe gitmek için çıktım evden.

Araba süremiyordum bir haftadır. Anlık gelen krizlerimin önüne daha fazla sakinleştirici alıyordu sadece. Uykularım kabuslarımla doluyordu. Uyku ilacı almadan asla uyuyamıyorum bir de Ayaz'ın giydiği tişört ile.

Merdivenlerden çıkınca önüme Selda çıktı. Merdiven boşluğunda olduğumuz için kimse görmüyordu bizi.

"Doruk nasılsın diyeceğim ama çok iğrenç gözüküyorsun. Hahaha neyse uğraşmak istemiyorum sizinle ama buradan gitmeniz an meselesi sizin hakkında denilenleri duymuyor musunuz? Hepsi sizden nefret ediyor ki haklılarda. Sevilecek yanınız yok sizin izninizle Ayaz beni bekliyor."

Giderken uzun tırnaklarını boynuma bastırdı. Sesimi neden çıkaramıyorum ki bu kadar aciz ve güçsüzüm nefret ediyorum kendimden.

Düşünmemeye çalıştım odaya girince odamda koltuğumda oturan Arslan ile güne keşke başlamasaydım diyen iç sesimi bastırdım.

"Ahh sevgilim ben de seni çok özlemiştim nasılsın?"

"Odamdan çıkın Arslan Bey. Bugün bireysel çalışacağız."

"Ah bebeğim biliyorum sen de beni çok özledin ama fazla naz aşk usandırır."

"Pislik pislik konuşma şerefsiz. İstediğin oldu ayrıldım Ayaz'dan mutlu musun?"

"Hem de hiç olmadığım kadar şuan seni yememek için dişlerim kaşınıyor. Şu aşı bakış alt taraflarımı zonklatıyor."

Yüzüne tükürdüm. İğrenç ve saplantılı bir adamdı.

"Nefret ediyorum senden. Beni rahat bırak pislik. Yeter çektirdiğin yetmedi mi?"

Ağzının kenarına gelen tükürüğü yaladı. Midem bulanmaya başladı.

"Oo çok lezzetliymiş be. Ama bebeğim erken sıkıldın ben daha yeni başlıyorum."

Kapıdan çıkarken dudaklarımı okşayıp çıktı odadan. Kusma isteği ile elimi ağzıma kapatarak çıktım odadan.

Odama yakın olan lavaboya koşarken üstümde olan insanların bakışlarını hissedebiliyordum. Hepsi arkamdan çoktan konuşmaya başlamışken ben gördüğüm ilk kabine girip sabah içtiğim bir kupa kahveyi çıkardım. O sırada kapım tıklandı.

"İyi misiniz?"

Bu tanıdık ses benim Ayaz'ımdan başka kimse değildi. Yapma Ayaz git lütfen.

"Hey duyuyor musunuz beni? Bir hastaneye gidin. Öncelikle kabinden çıkın."

Bedenimi doğrultup çıktım kabinden beni gören beden şaşkınlıkla baktı bana. Sarsak adımlarla muslukların oraya ulaştım. Yüzümü yıkayıp kuruladım. Kızarık gözler soluk yüz çökmüş göz altları bir ay öncesiyle alakam yoktu.

Ellerimle lavabodan destek aldım. Derin derin nefesler alıp aynadan arkamda duran bedene baktım. Endişeli yüzü çok tanıdıktı. Bir şey demek istiyor gibiydi.

TRAVMA (bxb)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon