turning page

3.5K 310 115
                                    

MERHABAAA!! çok özledik biraz fazla bekledik bu sefer.. eski hızım yok artık yaşlandım

umarım beğendiğiniz bir bölüm olurr, okuyan ve yorum yapan herkese çok teşekkürler şimdiden❤️‍🔥
(görüntülü konuşmak diyince komorebi taekook)

iyi okumalarr!!

your love is my turning pagewhere only the sweetest words remain

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

your love is my turning page
where only the sweetest words remain

Jeongguk ilk defa bu kadar yoğundu. Hayatı boyunca hiçbir şeyin üstüne bu kadar uğraşmamış, hiçbir şeyi mükemmel yapmayı bu kadar istememişti. Hiçbir şeyi mükemmel yapabileceğini düşünmemişti.

Ama şimdi farklıydı. Saat gece üçe gelirken, Jeongguk'un kulağını Namjoon'un baterisi doldururken ve omzuna asılı elektro gitarda parmaklarını gezdirirken her şey farklıydı. Önündeki ayaklı mikrofona grup arkadaşlarıyla yazdıkları şarkıyı söylerken sesi kısılana kadar bunu yapabileceğini düşünüyordu. Her saniye çalışmalıydı. Bu odadan bir saniye bile çıkmamalıydı ve her şeyin mükemmel olacağına emin olmalıydı.

Çünkü her şey mükemmel olacaktı.

"Bugünlük bu kadar yeter." dedi Hoseok gitarını aynanın önüne bırakırken. Hepsi terlemişti. Jeongguk başından aşağı bir şişe su dökülmüş gibiydi.

"Bence de, eve geçip biraz uyumamız gerek." Baterisinden doğrulurken konuşan Namjoon oldu. Parmaklarını kısa saçlarından geçirdi, yerdeki su şişesini kafasına dikip içindeki suyu bitirirken Jimin çoktan kendisini yere bırakmıştı. Sarı saçları ıslaktı, göğsü inip kalkıyordu ve yüzünde güzel bir gülümseme vardı.

"Böyle çalışabileceğimiz bir yerin olması bile garip geliyor." dedi Jimin çatallı çıkan sesiyle. Dudaklarındaki gülümseme bir türlü silinmiyordu, bakışları boşalmış şişeyi sıkıp top haline getiren Namjoon'daydı. "Evde çalışmaya ve komşulardan azar yemeye alışmışım."

Jeongguk'un dudakları yukarı kıvrıldı. Jimin haklıydı, gerçekten artık istediklerinde çalışmaları için kendilerine özel bir yerleri olduğunu düşünmek bile garipti. Şirketin pratik odalarından biriydi burası. Bir duvarı tamamen aynaydı, yerler açık kahve parkeydi ve geriye kalan duvarları simsiyahtı. Güzeldi. Fazla büyük olmasa da kendilerinin ve ekipmanlarının sığacağı genişlikteydi. İstedikleri kadar ses yapabilirlerdi ve kimse kapılarına dayanıp çenelerini kapatmalarını bağıramazdı.

"Bizi o evden atmamaları mucize." dedi Jeongguk kendisini Jimin'in yanına bırakırken. Üstüne yapışan siyah tişörtünü sonunda çıkarıp parkenin üstüne attı. Altında her zamanki gri eşofmanı vardı, boynuna odasını temizlerken çekmecelerinin birinden bulduğu gümüş zincir bir kolye takmıştı. Taehyung ona yakıştığını söylediği için birkaç gündür çıkarmıyordu.

"O bok yığınında bizden başka kimse yaşamaz da ondan." dedi Namjoon. Gülüyordu. Haklıydı da.

"Yine de garip bir şekilde fazla bağlandım oraya." Hoseok gitarını kutusuna yerleştirirken mırıldandı. Saçları o kadar ıslak değildi, hafif nemliydi ve aşağı eğildiği zaman gözlerine düşüyordu. Yüzünde düşünceli bir ifade vardı, kaşları hafifçe çatılmıştı. Jeongguk ona hak veriyordu, böyle düşünen tek kişinin kendisi olmadığını bilmek güzeldi.

komorebi | taekookWhere stories live. Discover now