7

68 9 10
                                    

 Fileli oyun alanın içerisinde uyuya kalan Jeongin'in üzerine battaniyesini örtüp geri çekildi. İki yaşına basan oğlu aynı abileri gibi kaostan besleniyordu. Neyse ki çocukların her biri okula gidiyordu da ev biraz olsun sessiz kalabiliyordu. Yoksa Jeongin'in ikinci yaş sendromu ile uğraşırken sakin kalabileceğini düşünmüyordu.

  Vakit kaybetmeden hızlıca mutfağa yöneldi. Çocukları alana kadar yemek hazırlayıp biriken maillerini kontrol edecekti. Yani en azından planı şimdilik böyleydi.

 Aradan geçen zamanın ardından kendi tıkırtısına uyum sağlayan yabancı bir ses duydu. Ne olduğunu tam olarak bilmediğinden kendi hareketlerini yavaşlattı. Onunla beraber de yabancı ses kesildi.

 Birkaç kez hızlanıp yavaşlamasının ardından sesin kaynağını buldu. Jeongin elindeki plastik oyuncağı yere vuruyordu. Hem de babasının çıkardığı gürültüyle beraber yaparak kendi kendine eğleniyordu.

"Babacım?"  Çarpık gülümsemesini suratına yerleştirip oğluna ilerledi. "Naber?"

Az önce mutlu mutlu ses yapan oğlu onu gördükten sonra yüzüstü yatarak poposunu havaya dikmişti.

Chan'ın kaşları havalandı. "Ben de çok iyiyim sorduğun için teşekkürler." Karşılık olarak aldığı anlamsız mırıltıların ardından hiç aldırmadan konuşmaya devam etti.

"Abilerini okuldan almamız gerekiyor. Lütfen dün yaptığın gibi yapma olur mu?"

Dün ilk durakları Minho Changbin ve Hyunjin'in okuluydu ve Jeongin'le beraber oraya gitmişlerdi. Şansa da Minho'nun bahsettiği öğretmenini görmüş sınıf içindeki durumu hakkında bilgi istemişti.

 İkili konuşurken ağlayarak arabadan inen Jeongin yavaşça babasının yanından ayrılmış koridorda dolaşmaya çıkmıştı. Nerden ve de nasıl aldığı hala bulunamayan bir kalemi almış ardından da okulu kendisi süslemeye karar vermişti. Kapı ve duvarlara çizdiği anlamsız figürler Jeongin için eğlenceli bir aktiviteydi.

Tüm bunların olması yaklaşık olarak 20 dakika sürmüş Chan fark eder etmez minik tilkiyi yakalayarak arabaya yerleştirmişti. 

 Chan sorunun bittiğini düşünse de merdivenlerde sinirli olduğu için kükreyen Changbin'in sesi duyuldu ve hemen ardından da çığlık çığlığa ağlayan Hyunjin.

Chan hızlıca ikilinin yanına gitmiş olayı anlamaya çalışıyordu ki sakince gelen Minho'yu gördü. Karşısındaki ikiliye sormaktansa Minho'ya sormak daha mantıklı geliyordu.

"Neler oluyor Minho?"

"Hyunjin bir şeyini kaybetmiş Changbin'de onu beklediğimiz için sinirlendi. Hepsi bu."

"Teşekkür ederim Minho. Kenara geçelim orada konuşalım."

Üçüne de değmeye özen göstererek Jeongin'in yanına ilerlediler. Jeongin ise ağlayan abisini gördüğü için ağlama kararı alarak sanki ortalık çok sakin gibi ağlamaya başladı.

 Chan anlık kaça bölünmesi gerektiğini düşünürken Hyunjin'den başlama kararı aldı.

"Babacım kaybettiğin şeyin yenisini alabiliriz. Ağlama lütfen."

Bir gözü Hyunjin'deyken diğeri Jeongin'in üzerindeydi ki hocanın onu sakinleştirmeye çalıştığını gördü.

"Olmaz baba o çok değerli. Yenisini alamayız." Az daha hızlı sallarsa bedeninin üzerinde bir başı olmayacak olan oğluna baktı.

"En sevdiğim berem kayıp diyorum sen yenisini alırız diyorsun. Alamayız."

Gittikçe şiddetlenen ağlamasına karşın yaşadığı şokla yüzünü sıvazladı Chan.

"Hyunjin, bugün bere takmadık. O evde bizi bekliyor."

"Takmadık mı?"

Anında duran göz yaşlarına karşın Chan gözlerini kapadı ağlasa mı gülse mi karar veremiyordu.

"Takmadık."

"Ya!" Changbin'in sesi yükselince hepsinin başı oraya döndü. "Aynısınu bende dedim beni niye dinlemiyorsun sen."

Kaybettiği için fazla ağladığından gözlerinden damlalar düşmeye devam eden Hyunjin omuz silkti abisine karşı.

"Dikkatli biri değilsin."

Changbin'in yükselen kaşları olayın uzayacağını gösterince çocukları toplayarak Felix ve Seungmin'i almak adına yola çıkmışlardı.

Aklına gelen dünün anısıyla tansiyonunun düştüğünü hissediyordu. Yıl boyunca yaşaması gereken bütün gerginliği o gün yaşamış en az 10 yaş yaşlanmıştı. 

_________

Bazen chana çok üzülüyorum djxkdmxkdmc sonra geçiyo

Fam -skz-Where stories live. Discover now