4

104 17 30
                                    

🌕

Kucakladığı montlarla merdivenden aşağıya inip salonda onu bekleyen çocuklarına ilerledi.

Kış mevsiminde olduğundan doğal olarak kar yağmış ve evdeki afacanların dışarıya çıkası gelmişti. Şimdi de onun hazırlığı vardı.

Minho ve Changbin'e giymeleri için montlarını uzatıp kaotik dörtlüye döndü.

Ellerini ve suratını cama yapıştıran Felix'in üzerine sanki başka cam yokmuş gibi çıkıp Felix'in yaptığı gibi cama yapışan Jisung'u sonraya bıraktı. Şu anki en büyük problemi Hyunjin'i ısıran Seungmin'di.

"Seungmin kardeşini ısıramazsın. Lütfen Hyunjin'i bırak."

Babası laf atmadan önce kardeşine gülen Hyunjin babasının sözlerinden sonra kendini aniden yere atıp bağırmaya, kolunu tutarak yerde yuvarlanmaya başladı.

Oğlunun bu tavırlarına alışık olmasına rağmen bir süre tavanı izledi Chan. Bazen onun bu hareketlerine eşlik edip onu şımartsa da şu an sırası değildi.

"Kolun çok mu acıyor Hyunjin?"

Yanına eğilen babasına dikti gözlerini.

"Evet. Sanırım kolum koptu."

Oğlunun oyunculuğuna gülmemek için yanak içlerini ısırıp birkaç saniye bekledi. Gülüşünü kontrol altına aldıktan sonra elini ağzına götürüp "Eğer kolun bu kadar acıyorsa o zaman evde kalıp dinlenmelisin. Bizimle gelemezsin Hyunjin."

Hyunjin o kadar hızlı bir şekilde yerden kalktı ki bir an için başı dönüp sendeledi.

"Hyunjin gelmeyecek mi babacım?"

Felix babasına daha rahat soru sormak için camdan ayrılmış üzerindeki Jisung'u umursamadan arkasını dönmüştü. Bu hareketine karşılık Jisung önce koltuğa ardından da yavaşça yere düşmüştü. Jisung'un yere düştüğünü göremeyen Felix ise aşım atmak istediğinde yerdeki kardeşine takılıp üzerine düşerek düğüm olmuşlardı.

Oğullarının her hareketinden gözleri kademe kademe açılan Chan'ın aksine Hyunjin yerde yatan kardeşlerini şimdilik umursamıyordu. Tek derdi babasından dışarıya çıkmak için izin almaktı.

"Haha yani sende baba hemen inandın. Şaka yaptım ya. Şaka."

Dizleri üzerine çökmüş ve hala kardeşlerine bakan babasının yanına adımlayıp ellerini yanaklarına koyarak kendisine döndürdü. Alnını babasının alnına yaslayıp gözlerinin içine baktı.

"Kolum hiç ama hiç acımıyor. Şaka yaptım. Bu yüzden dışarı çıkabilirim baba. Lütfen dışarıya çıkayım."

Oğlunun minik elleri arasından yüzünü kurtarıp ayağa kalktı. Koltuğa bıraktığı montlardan ona ait olanı giymesi için uzatırken hallerinden memnun yerde uzanan ikiliye yöneldi.

Koltuk altlarından yakaladığı oğlunu kardeşinin üzerinden aldı ve yana bıraktı. Daha fazla konuşma geçmeden ikiliyi giydirip şapkalarını uzatarak tekrar Hyunjin'e döndü.

"Şapkanı ve atkını da takalım daha eldiven giyeceğiz."

Çenesinin altına atkısını bağladıktan sonra eldivenlerini de giydirip son olarak Seungmin'e yönelmek için etrafına bakındı.

Kapının önünde Minho'nun eldivenlerini giydirmesini beklerken Changbin'e dil çıkaran Seungmin ile gülümsedi.

Bu üçlü bazen gerçekten ağırbaşlı olabiliyordu. Bazen.

Yürüyüp kaos çıkaranların hepsi hazır olunca koltukta oturan Jeongin'e döndü. Dudaklarını birbirine bastırıp kocaman gözleri ile kendisine bakan oğluna adımladı.

Onun için olan tilki kulağı şeklindeki turuncu şapkayı başına takıp şapkasının takımına ait olan atkıyıda bağladığında Jeongin'in suratında sadece gözleri gözüküyordu.

Son olarak minik ellerine eldivenlerini giydirirken oğlunun üşüyüp üşümeyeceğine emin olmaya çalışıyordu.

Üşümemesi için ürettiği fikirlerin arasında onu yorgana sarmak ve oynaması için eve kar getirmek vardı.

Babasının kararsızlığını farkeden Minho sinirli adımlarıyla yanına gelip babasının bacağına vurdu bir iki kez.

Pençelerini çıkaran oğluna döndü.

"Dışarı. Çıkacağız. Dedin."

"Evet."

Baba oğul arasında dönen bakışma da ilk pes eden Minho olurken Cihan ellerini çırptı.

"Herkes hazırsa ayakkabıları giyebilirsiniz."

Her biri kapıya ilerlerken Jeongin'i koltuktan indirip parmağını uzattı. Changbin'in tabiri ile penguen yürüyüşü yapan Jeongin hızlarını çok yavaşlatıyordu ama kucağına aldığında da ağlıyor ve ona kızıyordu. Bu yüzden oğlunun üç adımına karşılık bir aşım atarak ilerliyordu.

Kapıya yaklaştıklarında son olarak Minho ve Felix'in kaldığını gördü. Ayakkabıları için yere eğilen Felix her zamanki gibi şapkasını sadece başını kaptmış kulaklarını açık bırakmıştı.

"Felix, buraya gel."

Babasının çağırmasıyla botlarını bırakıp hızlıca yanına gitti.

"Babacım?"

Jeongin'in elini bırakmadan boştaki eliyle Felix'in şapkasını düzeltti.

"Artık gidebilirsin."

Gözlerine ulaşan gülümsemesini babasına sunan Felix aceleci adımlarıyla bıraktığı botlarının yanına gidip onları giyerek dışarıya çıktı.

Felix'in çıkmasıyla botlarını giyip çıkan Minho'nun ardından evde sadece ikisi kalmıştı.

Yaklaşık beş dakikanın ardından kapıya ulaşmış botlarını giyerek dışarı çıkmışlardı.

Seungmin, Changbin istediği için onu kara gömüyor Felix yere yatıp kollarını ve bacaklarını açarak yere melek figürü çiziyordu. Felix'in yaptığını Jisung'da yapıyordu ama tek bir farkla; Felix sırtüstü yaparken o yüzüstü yapıyordu. Karın altında koşup arada dönen Hyunjin ile havadaki karları yemeye çalışan Minho çarpışmış ve yere düşmüştü.

Manzarası karşısında derin nefes alan Chan çocukların bugün yorulmasını yarın da tüm gün hasta olmadan uyumasını istiyordu çünkü yetiştirmesi gereken işleri vardı.

🌕

Heyo ben geldim

Kötü haberler üst üste gelince moralinizi düzelteyim dedim.

Umarım UwU olmuşsunuzdur 🤧

Bir dahaki bölümde görüşürüz

Yether kaçar 🖐

Fam -skz-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin