17.bölüm

192 5 2
                                    



Kısa bir an,bazen küçük ama etkili bir hediye insanı değistirebilir.
Çocukluğumuzda yaşadığımız her kötü anımız,her iyi anımız bizi geleceğe hazırlıyor. Bizi sağlam adımlarla büyümemizi kolaylaştırır. Bu hayatta bunlardan ders alanlar geleceğinin temelini sağlam kurarken bunlardan ders almayıp sürekli kötü düşünenler oldukları yerde,belki de olduklarının daha da aşağısında sayıklıyorlar.



...



küçük bir çocukken yetimhane de beni  seven kimse yoktu. O kadar büyük bir sevgi yoksunluğunun için de büyüyordum ki eser amcamın gelip benimle ilgilenmesi bile benim farklı düşünmeme sebep oluyordu. Bana acıdığını düşünüyordum. Evet yetimhanede kimse mutlu değildi ama yine de bu hayatta tutunabilecekleri bir arkadaşları,ailelerinden mutlaka biri, ya da onları seven birileri vardı. Ben bu hayatta her zaman tek başımaydım. Böyle alışmışken hayatımda bir başkası fazlalık geliyordu. Yetimhaneden çıktığımda yine yalnızdım,lisede yine yalnızdım. Üstelik bana karşı bakılan kötü gözlere daha fazla maruz kalıyordum. Yetimhanede herkes eşitti ve hiçbiri  bana kimsesiz gözü ile bakmazken lisede sürekli form doldururken bas bas bağırarak:

" alinin ne annesi ne de babası var nasıl doldursun hocam "



diye güldüklerinde hiçbir şey yapmayıp sadece gülüyordum. Belki o an onları beni kafayı yemiş bir ruh hastası olarak görüyorlardı ama ben onlara bakarken annem ve babamın benim için oluşturduğu eserlere bakıyordum. Onlar beni hep yalnız başıma bıraktılar. Okulda herkesin annesi ve babası onları alırken ben her şeye rağmen umutla bekliyordum. Gelmediklerinde saatlerce ağlıyordum.




Bunca zorluğun içinde kendime kolaylık sağlamaya çalışarak üniversite okuduğumda her sey benim için daha farklı olur zannetmistim. Kimsenin sevgisine inanmama rağmen arkadaş edinmeye çalışmıştım. Beni beğenen erkekler beni beğeniyor diye sevdiklerini düşünüp mutlu oluyordum. Erkek arkadaşım olmuştu. Adı ozan'dı. Beni sevdiğine inanmasam da ilgisine inanıyordum. Benim için çabalıyor zannediyordum ama ta ki en en yakın arkadaşıma ulaşmak için beni bir aracı olarak kullandığını öğrendiğim zamana kadar.




O gün benim için bir dönüm noktasıydı. Ona ilk başta kendi içimde kızmıştım ama şimdi teşekkür ediyorum. Beni kendime getirmişti. O an anlamıştım ki beni benden başka kimse mutlu etmeyecekti ve ben de bundan memnun olmayacaktım. O gün okulu bırakmıştım,çünkü okul benim için sadece diplomaydı. Ben daha farklı düşünüyordum. Yaşadığım hayat beni buna zorlamıştı.




Vücudum her ne kadar kötü olmasa da kendimi daha iyi hissetmek için spora yazılmıştım. Eser amcam ile görüşüp beni şirketine almasını,şans vermesini istemiştim. Kazandığım ekonomik güç beni kendine çekmişti. Mutluluğu güç,özgüven ile yakalamıştım ama gün geçtikçe bunlar da sadece benim için hayatta kalmak için gerekli olan bir ihtiyaç olmaya başlamıştı. Yine sevgi arıyordum. Varlığından hep emindim. Ama benim ona ulaşabileceğimden  emin değildim.





Barlas'ı ilk dosyada okuduğumda yaptığı işlerin normal olmadığını biliyordum ama ona baktığımda korkmamıştım. Aksine ondan cesaret almıştım. Onun benim elimi tutuşu bile benim için sevgi denen varlığın beni bulmasının kanıtıydı benim için. İnanmıştım. Ilk gördüğüm an kendimi ona teslim etmek istemiştim. Deli cesareti de denilebilirdi ama ben ona güvenmiştim. Beni orada koruması,catışma icin de bırakmaması benim için yeterli bir sebepti. Ilk beni düşünmüştü.




Şimdi her şey değişecekti. Barlas bana çok güzel bir sey öğretmişti. Artık sevmeyecektim. Sevilecektim. Beni seven insana gidecektim. Kalbimi değil mantığımı konuşturacaktım. Her ne olursa olsun beni isteyen bir adam ile olacaktım.




CESURWhere stories live. Discover now