"Biraz aşırı değil mi?" dedim gülüp "Ülke değiştirmeye gerek yok, hem canım soslu bir makarna çekiyor."

"Oldu bil." dedi kolunu omzuma atıp "Çıkınca seni çok iyi bir yere götüreceğim o zaman."

"Eminim öyledir." dedim kıkırdayarak. Ofisin kapısını kapatırken bir anda karşımıza Astoria'nın çıkmasıyla istemeden de olsa irkildim.

"Bana hala davetiyeniz gelmedi." dedi kaşlarını kaldırıp "Benden mi çekiniyorsunuz yoksa öyle bir planınız yok mu?"

"İşten çıktığını duydum, umarım daha iyi yerlere gelirsin." dedi Draco ilerlemeye devam ederken.

"Geleceğim." dedi Astoria "Ama önce seni ezeceğim Draco Malfoy."

"Bırak peşini, Astoria."

"Ben gelip sizi bulana kadar sen benim peşimi bırakmadın ama." dediğinde yutkundum. Haksız olmadığı gibi ne kadar acıtacığını bilirmiş gibi duran ifadesi de cabasıydı. "Metreslikten tek eşliliğe terfi etmek nasıl, Granger? Hala bir Granger'sın diye biliyorum."

"Mutluyum." dedim tek nefeste "Umarım sen de mutlu olursun."

"Bana iyi dileklerinizi bir dilenciymişim gibi yollamaktan vazgeçin." dedi kaşlarını çatıp "İyi de olacağım, mutlu da. Ama yaşattığınızı yaşamanızı da isterim, bu da bir zevk meselesi."

"Gel gidelim Hermione-"

"Geceleri rahat uyuyor musun Draco?"

Draco sinirle kaşlarını çatarken Astoria kıkırdadı.

"Bir bebek gibi rahat uyuyorum, Astoria. Huzurluyum ve böyle kalması için her şeyi yaparım. Sesini kes ve başını ezmeden uzaklaş."

Draco'nun patlamasına şaşırsam da Astoria'ya belli etmemek adına hiçbir tepki vermedim. Astoria'nın da tepkileri ve kini her ne kadar yüksek olsa da kesimlikle haksız değildi, bu yüzden onunla kavga etmeyi kendime pek de hak görmüyordum.

Binadan çıkıp cisimlendiğimizde stresle iç geçirdim.

"Sürekli böyle mi olacak? Her gün bizi tehdit ediyor." demeden de duramamıştım. Draco bir şeyler yapmalıydı, çünkü her şey bir anda tersine dönmüş olsa da asla yolunda gidiyormuş hissi vermiyordu.

"Korktuğumuz kadar olmadı, Astoria kendi halinde bir şeyler söylüyor sadece. Sen canını sıkma bebeğim." dedi elini karnıma yerleştirmeden hemen önce "Hem stres bebeğe de iyi gelmez, değil mi kızım?"

"Bunu bilemezsin." dedim "Hem kız olursa Cassie kıskançlıktan çatlar."

"Ben ikisine de prenses gibi davranırsam kıskanmaya vakit bulamaz." dedi beni yanağımdan öpüp "Endişelenme annecik."

Yemek yiyeceğimiz yere cisimlenirken Draco'nun elini tuttum.

Çekinmeden, sımsıkı elini tutup sadece pozitif şeyler hissetmek mükemmeldi. Hafifçe hissedebildiğim karnıma elimi her yerleştirdiğimde sadece huzuru hissediyordum. Korkum ve çekincem yoktu. Bebeği nasıl büyüteceğimle ilgili vereceğim zor bir karar yoktu, nasıl kapatacağımı planlamam gereken bir eksiği olmayacaktı ve onu kimseden saklamayacaktım da. Ona yetebilecek miyim diye düşünmek zorunda değildim, çünkü bu bebeğe zaten yetecektim. Yetemediğim anda da babası her zaman yanında olacağı için, asla eksik hissetmeyecekti. Çocuğuma yalan söylemeyecektim ve bunun sayesinde yalan söylediğimi öğrendiği gün yüzündeki nefreti tahmin etmeye çalışarak kendimi hırpalamayacaktım.

Yani, genelde içim rahattı. Bazen aklıma takılan tek şey, Draco'nun neden bir anda tüm tabularını yıktığıydı. Bebeği öğrendiği için miydi? Yoksa Astoria her şeyi öğrendiği için miydi? Karanlık Taraf'ı bıraktığına pişman mıydı yoksa zaten eninde sonunda yapacağı şey bu Büyücü Dünyası'nda benimle birlikte bir aile olmak mıydı? Bunların konusunu en ucundan bile olsa ona açtığımda hep yüzünü bir Alaska soğuğu kaplıyor, cevap vermeden bana sertçe bakışlar atıyordu.

"Bebeğin cinsiyetini ne zaman öğreneceğiz?" dedi Draco "Sakladığın yetmedi mi?"

"Muggle Dünyasındaki gibi olsun istedim." dedim omuz silkip "Böyle karnıma dokunup öğrenmektense o heyecanı yaşamak istiyorum."

"Bebek doğunca çocukların tepkisini çok merak ediyorum." dedi gülerek "İşten çıktıktan sonra şu yeni eve baksak mı? Baya iyi bir yer olduğunu duydum."

"Bakarız."dedikten sonra elimi belime yerleştirdim "Çocuğun sabahtandır beni tekmeliyor."

"Şimdi benim çocuğum oldu öyle mi Hermione Hanım?" dedi o çekici gülümsemesini yaparak. Daha sonrasında tekrardan yanağımı öpüp kolunu omzuma attı "Ben şimdi onunla konuşurum. Anneye şiddet göstermemesi gerektiğini anlatırım."

Bu söylediğine gülüp lokantaya girdiğimizde onunla rahat rahat gezebilmenin, çocuğumla ilgili şeyleri babasıyla konuşabilmenin sevincini yaşıyordum.

Yüzük olsun veya olmasın, biz bir aile olmuştuk. Bu aileden ise çok memnundum. Geçmişte olanların cevabını almak elbette istiyordum ama cevapları bugün almasam bile önemli değildi. Bir katalogtan bana gösterdiği beşiklere bakarken gözlerinde oluşan parıltı her şeye bedeldi.

Ne için bana dönmüş olursa olsun, olduğu yerde mutlu olduğunu biliyordum ve şimdilik bu yeterliydi. Hatta, mükemmeldi.

Tangled // DramioneМесто, где живут истории. Откройте их для себя