IV

197 23 18
                                    

Uyandığı yer tanıdık olsa da kendi evi değildi. Zaten kendi evinden çok arkadaşları onlarda kalmaya zorladıkları için üniversite zamanlarında sırayla evi olan tüm arkadaşlarında kalan gençler gibi hissediyordu kendisini.

Yine de o sabah tüm arkadaşları arasında yanında en rahat hissettiği kişinin evinde açmıştı gözlerini.

Onun için sıkıcı geçen ama diğerlerinin eğlendiğini bildiği için sesini çıkarmadığı davetten ayrılıp Sarah'ın evine vardıklarında sırf Pedro'ya söz verdiği için motoruna binerek onun arabasını takip etmişti.

Şimdiyse Pedro Pascal'ın bahçesine bakan mutfak masasında, kendisine yaptığı kahve eşliğinde birkaç gün önce çektiği fotoğrafları düzenlemekle uğraşıyordu. Diğerlerine göre erken uyandığı için sessiz olmaya özen göstermişti.

Pedro ve Lux uyanmasın diye müziğini kulaklıklarıyla dinlemeye karar vermiş ve David Bowie kulağına Starman'i fısıldarken yalnızca başını sallayarak eşlik etmişti ritime.

Ta ki omzuna dokunan el onu ürkütünceye dek.

Kulaklığını çıkarıp kendisine dokunan elin sahibine baktığında derin bir nefes aldı Victoria.

"Lux, beni korkuttun." diye mırıldandı elini göğsüne koymuş bir şekilde kendisini sakinleşmeye zorlarken.

"Amacım bu değildi, üzgünüm." dedi genç kadın. Bakışları birkaç saniyeliğine Victoria'nın bilgisayarında dolaştıktan sonra onun yanındaki sandalyeye yerleşmişti gülümseyerek.
"Günaydın demek istemiştim. Dün davette fazla konuşamadık."

"Evet, yanındaki yakışıklı senin tüm dikkatini üzerine topluyordu. Sana hak veriyorum canım." dedi Victoria gülerek. Bilgisayarını kenara ittikten sonra oturduğu yerden kalkarak tezgaha ilerlemiş ve Pedro'nun evindeki demirbaş olan espresso makinesinin düğmesine basmıştı.

"Senin yanındaki yakışıklı da fena değildi bence." dedi Lux gülümseyerek.

"Eh," dedi Victoria.
"Aslına bakarsan pek de benim tipim değildi."

Lux'ın kıkırtısı onu da güldürdüğünde onunla uzun zamandır görüşmemiş olsalar da hâlâ birbirlerine bu kadar sıcak olabildiklerine sevinmişti.

"Hâlâ favorin buzlu latte mi?" diye sordu masada oturan genç kadına. Her ikisi de pijamalarıyla ve makyajsız halleriyle mutfakta duruyor olsa da ikisi de çok güzel gözüküyordu.

Lux'ın başını salladığını gördüğünde dolaptan sütü ve buzları çıkararak kızın kahvesini hazırladı Victoria. Tekrar yanına oturduğunda Lux'ın bakışlarının pencereden gözüken Fat Boy motorda olduğunu görebiliyordu.

"Eğer istersen seni dolaştırabilirim. Abinde yedek kask olacaktı."

"Şimdi değil ama sonrasında kesinlikle evet diyeceğim." dedi Lux. Önüne bırakılan soğuk kahveden bir yudum aldıktan sonra gözlerini kapatıp hoşnut bir mırıltı çıkardı.
"Nasıl herkesten hızlı ve güzel kahve yapabildiğini hâlâ anlamıyorum."

"Lezzeti kahveden ve makineden bence ama merakını giderecekse eskiden baristalık yapmıştım." dedi Victoria.

Lux'ın gözlerine yerleşen şaşkınlığı gördüğünde kendi kahvesinden bir yudum alıp elini havada 'o kadar da mühim bir şey değil' dercesine sallamıştı.

"Para biriktirmek içindi yalnızca. Tedavim için." diye mırıldandı.

Lux'ın "Ne tedavisi?" diye sormasıyla birlikte, karşısındaki genç kadının hakkında çok az şey bildiğini hatırlamıştı.

cliché | pedro pascalWhere stories live. Discover now