Nereye düşmüştük biz? / XIX.

16 3 0
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba herkese, Umarım iyisinizdir.
Yıldıza basarsanız yorum yaparsanız sevinirim :") 💫

Keyifli okumalar dilerim 🩷🪷

Şu an denizle beraber tahminimce rampa gibi bir yerden aşağı düşüyorduk ya da kayıyorduk. Deniz sinirle Kürşata söylenmeye başladı.
"Kürşat ben senin gelmişini geçmişini.."
"Söv yüzbaşı söv aman sakın nereye doğru gidiyoruz diye düşünme şöyle etrafına bakma sakın incilerin dökülür yoksa!"
Deniz Yüzbaşı bana uçan inek görmüş gibi bakıyordu evet evet uçan inek.
"Madem o kadar dikkatlisin kapıyı nasıl fark etmedin?"
Sanırım haklıydı en iyisi susmak.
Biraz zaman geçti ardından ağır bir yanık kokusu sardı etrafı artık alıştığımız ceset kokusu da cabası.
En sonunda hızla yere indiğimizde daha doğrusu deniz üstüme düştüğünde bir süre beyin sarsıntısı yaşadım sanırım.
"Kafamı vurdum zaten senin yüzünden kalk üstümden ya!"
Deniz bir süre ses seda vermedi.
"Bak sen kalkmazsan ben seni kaldırmasını bilirim! Lan kalksana! Yüzbaşı sana diyorum aloo!"
Denizden yine ses gelmeyince merak ettim acaba düşerken sert bir yere kafasını mı çarptı yoksa başka bir şey mi oldu? Onu üstümden itmeye çalıştım ki başardım da görünürde bir yarası yoktu kafamı göğsüne yaslayıp kalp atışını dinlemeye çalıştım o sırada deniz kahkaha atmaya başladı.
"Çok safsın yüzbaşı çok"
"Lan seni harbi vururum. İki saattir sana sesleniyorum bir şey oldu sandım ayrıca ezdin lan beni birde dalga geçiyor ya!"
"Tamam sakin ol ya"
Bak ya hala dalga geçiyor.
Yukarıdan ses geldiğinde oraya bakmaya başladık tabi biz daha ne olduğunu anlayamadan diğerleri hızını alamayıp bizim üstümüze düştü ve en altta kim kaldı bilim bakalım, evet evet bahtsız bedevi ben.
"Ne oldu öyle ya nereye düştük biz?"
"Efsun kıpırdama ezdin beni!"
Pardon bende eziliyorum hemde üç'ü ayı beş kişi tarafından!
"Ya üstümden kalksanıza."
Yıldızın sitemiyle  herkes ayağa kalkmıştı şükür.
"Organlarım birbirine girdi. Biraz daha dursaydınız seyit onbaşı'ya dönecektim yahu!"
"Ananı avradını lan sen ne yapıyorsun orda!?"
"Hiç öyle rahat mı diye bi bakayım dedim be kürşat."
Önce ciddi miyim diye düşündü sonra göz devirdi.
Bir süre sonra etrafı incelemeye başladık büyük kazanlar vardı, raflarda hem kırık hem sağlam her boyda kavanoz vardı ve çoğunun içinde kimyasal maddeler vardı, bunlarla ne yapıyorlardı düşünmek bile istemiyorum. Yanık kokusu büyük ihtimal kazanlardan geliyordu çünkü kazanların dibinde bayağı bir kül vardı, aklıma gelen şeyle kanım çekildi resmen.
"Abi bir şey diyeceğim."
"Söyle alyeskacım."
"Bu kazanların dibinde küller falan var ya birde bu malum kavanozlar falan aklıma şey geldi, ya bu kazanlarda cesetleri yakıyorlarsa?"
Uzun bir sessizlik oldu
"Ahah yok ya o kadar da değildir.. yani umarım."
Yıldıza baktım garip bi yüz ifadesi ile etrafa bakıyor ve kendi dediğine destek olacak bir şeyler arıyordu.
Bir kez daha nereye düştük biz diye geçirdim içimden. O sırada bizim deli yüzbaşı kolumdan tutup bir köşeye çekti diğer eliyle de ağzımı kapatmıştı.
Elini ısırıp ağzımı serbest bıraktım ardından kolunu tutup büktüm.
"Lan sakin ol kolumu kırdın!"
"Sen sakat mısın ne bok yemeye getirdin beni buraya"
"Bi sus anlatacağım."
"Zahmet olur"
Tavana bakıp sabır diledi.
"Bak şimdi sesleri duyuyorsundur içeride ne olduğunu bilmiyoruz şimdi herkesi ayağa kaldırmayalım ben poyraz'a söyledim o orayla ilgilenecek o sırada biz de buraya gireceğiz tamam mı?"
"Ya en başta desene ne o öyle antin kuntin iş yapıyorsun."
Sessizce içeri girdik sesler artmıştı odada ses yalıtımı varmış belli ki ama ona rağmen ses geliyordu. İlerledikçe sesler arttı, ilerledikçe pis bir koku sardı, ilerledikçe vahşet'e bir adım daha yaklaştık.

Deniz Kıyısına Vuran Dalga (Düzenlenecektir)Where stories live. Discover now