10. Bölüm

53K 2.4K 348
                                    

Yakışıklı Öküz, 10. Bölüm

-

Topu elinden kapmak için sıçradım ama hızla topu potaya fırlattı ve hafifçe öne doğru savruldu. Sert bedeni bedenime çarpınca, dengemi kaybettim ve sert bir şekilde yere düştüm. Hemen ardından itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki deliksiz giren basket, ağzımdan hayvan gibi bir "Oha!" çıkmasına neden olmuştu.

Pekala, kabullenmesi zor olsa da açık ara farkla yenilmiştim.

Bu da ona yemek ısmarlayacağım anlamına geliyordu. Evet, basketbol yeteneğime güvenip onunla iddiaya girmiştim. Pardon, olmayan yeteneğime.

Sanırım biraz gaza gelmiş olabilirdim.

Yada benim için yemek deyince akan sular duruyordu.

Bana dönüp 32 diş sırıttı ve "Nereye götürüyorsun beni?" diye sordu.

Aslında başta iskender düşünüyordum ama sen kazandığına göre daha ucuz bir yerlere gidebiliriz, ne dersin?

Bir süre düşünüp "Eğer az yiyeceksen ve patateslerini bana vereceksen Burger King neden olmasın?" dedim sorar gibi.

O da bir süre düşündü ve "Şartlarını göz ardı ediyor ve kabul ediyorum. Hiçbir güç patateslerimi sana verdirtemez." dedi ukalaca.

Ona sinir bozucu bir gülümseme yolladım.

"Sen basketbol konusunda ne kadar iddialıysan ben de bu konuda o kadar iddialıyım. O patateslerin hepsi benim olacak."

-

Kapıyı çekip mavi spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve sallana sallana Kayalar'ın evinin önüne yürümeye başladım. Bahçeye girip salıncağa oturdum ve yavaş yavaş sallanmaya başladım.

Benim Kaya'yı bekletmem gerekmiyor muydu?

Söylene söylene salıncakta sallanmaya devam ederken birden zincirler geriye doğru çekildi ve salıncak hızla öne doğru ittirildi. Telaşla parmaklarımı sıkıca zincirlere doladım ve hafifçe arkamı döndüm.

Kaya'nın kahkaha attığını görünce "Sanki bu salıncaktan hiç inmeyeceğim, bunun hesabını vereceksin." dedim ukalaca.

Omuz silkti ve zincirleri tutup kendine doğru çekti.

"Ben de hiç indirmem o zaman."

Tekrar hızla ileri ittirince bacaklarımı sallayarak ona değdirmeye çalışıyordum.

Bunun bir işe yaramadığını görünce ayaklarımı yere sürtmeye başladım. Her seferinde yukarı toz kalkıyordu fakat çok da umrumda olduğu söylenemezdi.

"Hey, şunu yapmaktan vazgeç!"

"Hay hay, siz rahatsız olduysanız neden olmasın beyefendi!"

Ayaklarımı daha hızlı yere sürterken bu sefer kahkaha atma sırası bendeydi. En son pes edip salıncağı bıraktı ve hafifçe geri çekildi.

Ben de salıncağı durdurup indim ve zafer gülümsememi yüzüme takındım.

"Gidelim mi artık?"

Şirince gülümseyince "Önce salıncak faciasının intikamını almam lazım." dedim ben de ona aynı gülümsemeyle karşılık verirken.

"Hay Allah, ben de çok acıktım. Sonra mı halletsek onu?"

Gözlerimi kısıp "Merak etme işim kısa sürer." dedim ve üzerine atlayıp dişlerimi yanağına geçirdim. Ama o beklemediğim bir şey yapıp hızla yanağını çevirdi.

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin