YENİ PLANLAR

395 20 2
                                    

Günümüz

Duygu şaşkın bir vaziyette yataktan kalkarken ne yapacağını düşünüyordu. Adı gibi emindiki Emre gerçekten acil bir durum olmasaydı onunla iletişime geçmezdi. Aklına Nurten teyze geldi. ''Umarım bir şey olmamıştır'' diye geçirdi içinden hazırlanırken. Daha geçen hafta ziyaret etmişti Emre'nin annesi Nurten teyzeyi oğlu Umut ile beraber. Zaten Emre ile ayrılmış olsalar da Nurten teyzeyi hiç yalnız bırakmamıştı Duygu. Neredeyse hafta da bir gün yanına uğrar saatlerce sohbet ederlerdi. Fransa'dan döndüklerinde kanseri yendiğini öğrenmişti Nurten teyzenin. Yaşadığı mutluluk tarif edilemezdi. 

Duygu: Konum at geliyorum.

Evden çıkmadan hemen önce Emre'ye mesaj atmıştı. Arabasına bindiğinde haber vermek için Özgür'ü aradı. Özgür aramasını yanıtlamamıştı ama bir kaç dakika sonra mesaj göndermişti.

Özgür: Umut'u kreşe bıraktım. Sabah gayet iyiydi merak etme. Toplantıdayım açamıyorum.

Duygu gelen mesaja gülümsedi. Özgür Duygu'yu çok iyi tanıyordu. Normalde mesai saatleri içerisinde Özgür'ü rahatsız etmezdi. Mesai saatleri içerisinde onu arayacağı tek konu oğulları Umut'tu genelde. Bazen kötü kabuslar görüyordu Duygu. Umut'u kaybetmekten çok korkuyordu. Özgür'ün işi bittiğinde onu arayacağını biliyordu, o yüzden cevap yazmamayı tercih etti. 

Emre'nin attığı konuma geldiğinde içinde bir burukluk vardı. Eskiden sürekli gittikleri bir mekana getirmişti konum onu. Duygu'nun çok sevdiği sihirli tatlar adında sıcak çikolata kafesiydi burası. Fransa'dan döndüğünden beri hiç gitmemişti buraya. Yarım kalan bir hikayeye kapı aralayacakmış gibi gelmişti ona hep. Emre'yi hala seviyordu Duygu. Ama bu sevgi artık aşktan daha çok; değer verdiğin, hiç üzülmesini istemediğin, mutlu olmasını istediğin bir arkadaşına beslediğin sevgi gibiydi. Onun ailesi Özgür ve Umut'tu. Yine de buruk bir şekilde gülümseyerek girdi sihirli tatlar kafesine. 

Sabahın erken saatleri olduğu için, bir masada diz üstü bilgisayarı ile çalışan bir çocuk dışında ve onu bekleyen Emre dışında kafede kimse yoktu. Emre cam kenarında oturmuş dalgın bir şekilde dışarıyı izliyordu. Duygu sessiz sedasız gidip, karşısındaki sandalyeye oturdu. Emre ile bakışları buluştuğunda ikisi de ne söyleyeceğini bilemedi bir süre. Uzun uzun birbirlerinin yüzlerini incelediler. Fazla yoğun duygular içinde kendini kaptırmamak için söze girdi Duygu. ''Nurten teyze iyidir umarım?''

Emre tebessüm etti.  ''Senin de çok iyi bildiğin gibi turp gibi, çok şükür'' dedi Emre. Duygu'nun annesini ziyaretlerinden haberi olduğunu ima etmek istercesine söylemişti bunu. 

Duygu da gözlerini kapatıp gülümseyerek ''çok şükür'' diye fısıldadı. Nurten teyzenin iyi olduğu haberi ile gelen rahatlama yerini endişeye bıraktı çok geçmeden. Gözlerini irileştirerek ciddi bir ses tonuyla sordu.  ''Neden buradayız Emre?'' 

Duygu'nun tüm ciddiyetiyle sorduğu bu soru Emre'yi de yaşadığı duygu karmaşasından çıkarmış gibiydi. Kocaman gülümseyerek cevap verdi Duygu'ya. ''Aşıkları kavuşturmak için.'' 

Emre'ni söyledikleri Duygu'ya bir anlam ifade etmedi. Kaşları çatılmış bir şekilde Emre'nin onunla dalga geçip geçmediğini tartmaya çalışıyordu. Ama yıllar önce birbirlerine kendini ifade etmeye fırsat tanımadıkları için geldikleri noktaya da geri dönmek istemedi. O yüzden anlamak için kafası karışık bir şekilde sordu. ''Hangi aşıkları?'' 

Emre bu soruyu duymak için bekliyor gibiydi. ''Erdem ve Ece'' diye cevap verdi.

Duygu iyice aklı karışık bir vaziyette düşündü. Aşıkları kavuşturmak. Erdem. Ece. Yine de bir bağlantı kuramamıştı. Masaya doğru biraz eğilip, fısıldayarak konuşmaya başladı. ''Emre sen iyi misin? Erdem ve Ece aşık olacak en son insan'' dedi sonunda.

YAP BİR GÜZELLİK BE TÜRKAN! (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now