Size bir tavsiye, asla bir kurtla laf dalaşına girmeyin. Üstelik o kurt sizi yeme planları yapıyorsa!

Bu sözden sonra susup yürümeye karar verdim. Yol ayrımına geldiğimizde soldan devam ettik. Ayağımdaki ayakkabılar az topuklu bot olduğu için beni çok zorlamıyordu ama yorulmaya başlamıştım. Etrafta hiçbir ışık görememek de beni umutsuzluğa sürüklüyordu giderek.

"Saat on ikiyi geçiyor." Telefonun saatine bakıp geri cebime koydum. Seda çoktan uyumuştur, beni bekleyeceğini hiç sanmıyordum.

"Ne düşünüyorsun?" Emre'nin sorusuyla ona doğru döndüm.

"Seda'yı düşünüyorum. Bakma öyle, şimdi beni göremezse sabah evde abime kesin koca bulup kaçtığımı söyler." Emre'nin şaşkın yüzüne bakarak gülümsedim. Seda'yı düşündüğümü söyleyince tek kaşını kaldırmıştı.

"Aslında söylemesini isterdim. İşime gelir, eş adayı olarak yanında benim olmam tabii her şeyi açıklıyor." Omuz silkip çok doğal bir şeyden bahsediyormuş gibi konuşuyordu.

"İnanamıyorum sana Emre. Abimin tepkisinden hiç mi çekinmiyorsun?" Ne olursa olsun abim olmasının yanında komutanı oluyordu aynı zamanda.

"Ben her şeye karşı hazırım. Senden bana gelecek her şeye razıyım. Konu abinden çekinmen mi? Cahit abi saygı duyduğum birisi, ayrıca bizi ayıracağını sanmıyorum. Sana değer veriyor, senin mutlu olmanı önemsiyor." Emre bana bakıp gülümsedi ve devam etti. "Kısa sürede ya da uzun sürede fark edecek, eninde sonunda senin en çok benim yanımda mutlu olduğunu ve benim bu dünyada en çok seni mutlu etmek istediğimi fark edecek." Bana beklemediğim bir şekilde olayları kendi yönünden gösteriyordu.

"Seni sevdiğimi daha önce söylemiş miydim?" Ona hayranlıkla bakarken içimi çektim.

"Sen bana bunu sonsuza kadar da söylesen, kalbim sanki ilk kez söylüyormuşsun ki gibi atacak," dedi beni kendine doğru çekerek.

Saçlarımın arasına başını gömüp derin bir nefes aldı. Kalbim kendi bağımsızlığını ilan eder gibi son hız atmaya başladığında, yeni çıkmaya başlamış sakalını yanağımda hissettim. Günlük tıraş oluyordu genelde ama iki gün aksatmıştı sanırım. Yanağıma sıcak bir öpücük bıraktığında elimi omzuna koydum. Derin bir nefes verip geri çekildi.

"Şurada bir ışık gördüm." Tekrar elimi tutunca gösterdiği yere baktım. Gösterdiği yer biraz uzaktı ama ışık karanlıkta kendini belli ediyordu. İçim rahatlarken Emre ile birlikte ilerlemeye başladık.

"Umarım bizi kabul ederler." Artık iyice yorulmaya başlamıştım.

Emre ise daha yeni yürümeye başlamış gibiydi. Sırtında kırk kilo teçhizatla dağları, tepeleri geziyorlardı. Onun için yürüdüğümüz yol hiçbir şeydi. Adımları benden daha hızlıydı ama bana ayak uyduruyor, hızlanmam için baskı yapmıyordu.

"En kötü telefonlarını kullanırız şebeke hattı varsa. Çekici çağırırız ya da bizimkilerden birine haber veririz." Emre iyimser bir şekilde düşünürken ben de umut ediyordum.

Yaklaştıkça iki katlı bir yapı olduğunu anladım. Türk bayrağı vardı önündeki direkte asılı bir şekilde. Bu bana daha çok okulu anımsatmıştı ama Emre'nin sesiyle yardım konusunda artık endişelenmemizin yersiz olduğunu anladım.

"Orduevi burası, ilçe sınırının diğer tarafında olduğu için buraya gelmemiştik daha önce ama Uğur bahsetmişti arkadaşını görmeye geldiğini." Rahat bir nefes aldım Emre'nin orduevi olduğunu söylemesiyle. Evi artık tamamen görüyorduk, önündeki ışıklar daha net bir şekilde aydınlatıyordu etrafı.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Kde žijí příběhy. Začni objevovat