"Komutanım kendi pay hakkını size vermiş hanımefendi, herhangi bir sorun yok," dedi asker bana dönerek. Poşetten çıkarttığım ekmeğin birini askere geri uzattım.

"Kendisine teşekkür ettiğimi iletin. Bir ekmek yeterli bana, siz diğer ekmeği kendisine verirsiniz," dedim.

Asker ekmeği geri alınca arkamı dönüp hızla eve doğru ilerledim. Doğru olanı yapmıştım bence. Sonuçta akşam gelirken ekmek bulamayabilirdi. Burası küçük bir yerdi ve merkeze gitmek için yaklaşık bir saatlik araba yolculuğu gerekiyordu. Ekmek almak için o kadar yol gitmesi gerekmezdi böylelikle.

Geldiğim yolu geri dönerken kardan temizlenmiş yerlere basmaya dikkat ediyordum. Bazı yerler oldukça kayganlaşmıştı ve düşmek şu an isteyeceğim en son şeydi. Kolumu, bacağımı kırmak istemiyordum. Eve geldiğimde anahtarla kapıyı açarak içeriye girdim. Üstümü çıkartıp elimdeki ekmekle mutfağa geçtim.

Soğuyan çayımı titreyerek döktüm lavaboya, artık soğukla aramda samimi bir ilişki vardı. Seda ortalıkta yoktu. Çayı tekrar ısıtıp kahvaltımı yaptım. Ekmeğin yarısını geri poşete koydum, Seda sık sık acıkıyordu. Mutfağı toplayıp salona geçtim. Geri kalan zamanda okuduğum Kız İsteme Merasimi adlı kitabıma devam ettim. Cevahir teyzeye bayılıyordum, idolümdü kadın resmen. Tam en heyecanlı yere geldiğimde Seda'nın sesini duydum.

"Gamze!" diye bağıran baş belâm ile telefonumu bırakıp odasına ilerledim. Yatağın içinde oturmuş, gözleri dolu doluydu, ağlayacak gibiydi.

"Kustum," dedi. Yatak yorgan batmıştı hep. Derin nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.

"Tamam, sen git üstünü başını temizle, ben hallederim burayı."

Seda başını sallayıp beni onayladı. Banyoya giderken ben de mutfağa dönüp plastik eldiven geçirdim elime. O kadar yerse tabii kusar. Tamam, hamilesin anlarım da kendine de dikkat etmen gerekiyor. Bir buçuk ekmek yemek de ne demek? Her bulduğunu ağzına sokarsa olacağı bu işte.

Yatağın yorganını, çarşafı ve yastık kılıflarını söktüm. Yorganı katlayıp boş odaya götürdüm havalandırmak için. Diğerlerini de elime alıp balkondan silkeledim, evler müstakil olduğu için sorun olmaz diye düşündüm. Sonra da kirlileri çamaşır makinesine atıp yıkamaya ayarladım. Yatağa yeni çarşaf, yorgan, yastık ayarladım. Seda da temizlenip gelmişti.

"İyi misin?" diye sordum. Rengi biraz solmuştu.

"Boğazım ağrıyor biraz," dedi yatağa geri uzanırken.

"Ben sana ıhlamur kaynatayım, sen de yatıp dinlen." Odadan çıkıp mutfaktaki çekmecede gördüğüm ıhlamuru cezvede kaynattım, içine de biraz bal ekledim. Seda'ya götürüp içmesini sağladıktan sonra akşam yemeğine başladım.

Telefonum çalmaya başladığında salonda kaldığı için salona dönüp aldım. Abimin aradığını görünce beklemeden açtım.

"Prensesim, ne yapıyorsunuz?" Abimin sesiyle gülümsedim.

"Yemek yapacaktım abi, yengem uyuyor," dedim.

"Tamam Gamze, biliyorsun yengen hamile, farkındayım üstüne geliyor ama sen idare et abim. Olur mu prensesim?" Seda hamile olmasa bile böyle abi ama yine sen bilirsin.

"Tamam abi, sen merak etme, hallediyorum ben," dedim, üzülmesini istemediğim için bugün olanları anlatmadım.

"Var mı gelirken istediğin bir şey?"

"Yok abi ama yengemin olabilir. Ben söylerim mesaj atar sana." Şimdi bir de abin aramış niye söylemedin diye şikâyet etmesini istemiyordum.

"Tamam prensesim, görüşürüz."

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Where stories live. Discover now