Mert peşimden geliyordu.

"Fazla sinirlendin." Sinirlenmek için bolca sebebim vardı oysa. Aptal yerine konmuştum,ifşa olmuştum.Mert'in her şeyi başkalarına söyleme ihtimali vardı. Daha kötüsü babası ile bir olup beni komple biterebilirdi ve elimden hiçbir şey gelmezdi. Her şeyi boşverip gitsem yurt dışına kaçsam, ailem buradaydı. Onlara bir şekilde açıklasam bile beni bulan onları bulur sonra da hıncını onlardan alırdı. Okul pek umrumda değildi ama o da vardı. Gerçeği okul en kolayıydı. Deniz diye biri vardı hayatımda ve yaşadıklarımı anlatacak güvenim yoktu. Yadırganmaktan korkuyordum. Daha düşündükçe bir sürü şey vardı. Kısacası sinirlenmek için bin ton problemim vardı.

"Beni eve bırakacak mısın?" Arabanın önüne gelmiştik. Arabanın kilidini açıcaktım ama Mert yan koltuğun kapısının önünde bekliyordu.

Elimle kovar gibi bir hareket yaptım. Gitmedi.

"Kilidi açtığın gibi ben de binerim." Bu ne yüzsüzlüktü?

"Taksi ile giderim ben de. Sen de ne yaparsan yap."

"Evim yakın zaten yürüyerek de gidebilirim."

"O zaman yürü git. Arabada ne işin var?"

"Bak Cansel,bu konuşma böyle bir anda kesilmemeliydi. Sonrasında neler yapacağız onu da konuşmalıyız."

"Yapacağız?Pardon da biz ne zamandan beri bir ekibiz?"

"İster ekip de ister ortak. Ben olmazsam sen babamdan kurtulamazsın. Neler yapabileceğini bilmiyorsun. Öncesinde senin onu bitirme ihtimaline karşılık bu denli önlem alıyordu. Şimdi adamın kumarhanelerini ve itibarını yok ettin. Senin peşini asla bırakmaz. En iyi ihtimalle ölürsün."

"Babası böyle olan birine mi güveniceğim üstelik seni daha yeni tanıyorum."

"Ama sırrını da bir tek ben biliyorum. Bu beni tanıdığın herkesten bir adım daha yakın yapar sana." Kahretsin ki dedikleri mantıklıydı.

"Kimseye anlatmayacağını ya da daha olası bir ihtimalle babana kendini affettirmek için beni götürmeyeceğini nereden bileceğim?"

"Derdim babama yaranmak olsa seni ilk bulduğum an götürürdüm. Keratin'e girdiğin gibi seni adamlar karşılardı. Tıpış tıpış gelirdin onlarla."

"Derdin ne o zman?"

"Babamı bitirmek."

"Baban değil mi o senin?" Ne yaşanırsa yaşansın o babasıydı ve her an döneklik yapabilirdi.

"Gözünü kırpmadan can alan,uyuşturucu işine girmeye çalışan biri benim babam olamaz. Bunlar kabul edilebilecek şeyler değil."

"Mert,ben düşüneceğim. O sürede bana zarar vericek bir şey yapma. Dediklerini tartmak için vakite ihtiyacım var."

"Nasıl istersen. Detaylıca düşününce mantıklı olan yolu seçeceksin zaten." Kapının önünden ayrılmış bir kaç adım geri atmıştı. Ben de arabaya binip yanından ayrılmıştım.

Eve nasıl geldiğimi bilmiyordum. O dağınık kafayla eve gelebilmem zaten mucizeydi.

Kafayı dağıtmak için içmeyi düşündüm. Alkol içen bir tip değildim. Keratin'de bile genelde alkolsüz kokteyl,soda gibi şeyler içiyordum. Şu an içsem sonrasında sızıp kalırdım herhalde fakat benim mantıklı bir şekilde düşünmeye ihtiyacım vardı.

Topuklu ayakkabılarımı ve kabanımı çıkartıp yere attım. Mutfağa doğru ilerledim. Buzdolabını açıp boşboş bakmaya başladım.

Deniz'in aldığı çikolatadan şato ile göz göze geldim. Onu raftan dikkatlice alıp masaya koydum. Üzerindeki şeffaf paketi de yavaşca açtım. Çekmeceden pek keskin olmayan bir bıçağı ve eldiveni çıkarttım. Ardından ocağı yaktım. Bıçağı ateşte kızışıncaya kadar tuttum. Bıçak kızışınca ocağı kapatıp masaya geçtim.

Bıçağı kızıştırmıştım çünkü direkt kesmeye çalışsam kırılır parçalanırdı. Bıçakla önce kule gibi olan yerdeki üçgen çatıyı kestim. Bıçak değdiğinde çikolata eriyordu ve bıçak kolayca ilerliyordu. Bu şekilde bir sürü çikolatadan parça elde etmiştim. Ardından da uzun bir çakmak yardımı ile parçaların kenarlarını tekrardan ısıtıp erittim ve onca parçayı tekrar soğuyup yapışıncaya kadar tuttum.

Şato en son bıraktığımda eskisi haline benziyordu ama erime izlerinden dolayı eskisi kadar güzel de değildi. Bunu düşünmemek için yapmıştım. Her bir parça kırılmasın diye tüm dikkatimi ona verdiğimden başka bir şey düşünememiştim. Uzun bir süre de bununla uğraştığımdan sakinleşmiştim. 

Evdeki koku çıksın diye balkonunun camını açtım. Açmam ile birlikte soğuk havayı keskin bir şekilde hissettim. Soğuk kendime de getirmişti.

Balkon kapısının tam karşısında olan koltuğa geçip kaldığım yerden düşünmeye devam ettim. Babasının birilerine zarar vermesi tabii ki kötü bir şeydi ve durdurulması gerekiyordu ama durdurması gereken kişi ben değildim. Babasına bulaşmayıp her şeye son versem artık çok geçti. Mert'i dinleyip babasına karşı birlik olsak Mert ne kadar güvenilirdi? Güvenilir ve dediği gibi biri olsa bile biz bu işin altından kalkabilir miyiz?

Kafamdaki sorulara cevap ararken uyuyakalmıştım.

**********************************
Bölüm sonu

Hikayeyi oylamayı ve yorumlamayı unutmayın,teşekkürler♡

KERATİN  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin