4. BÖLÜM

32 12 29
                                    

Uykumun içinde bir rüya, rüyamda bir gece, gecede ben...
Bir yere gidiyorum, delice...
Aklımda sen.
~Özdemir Asaf~

"Eylül, Eylül" diye bağırıyordu başımda bi ses. "Efendim, efendim" diye yataktan birden fırladım.
"Eylo uykunda sayıklayıp duruyordun, ne görüyordun rüyanda?"
dedi Duru.
Gördüğüm herşey; mesajlaşmalar, gittiğim yer, Ekim Vural, bana olan aşkını itiraf etmesi hepsi rüyaydı.
"Ekim Vural rüyalarıma giriyor artık." dedim. Gülüşmeye başladık.
"Ancak rüyana girer zaten," dedi Eylül gülerek "Biz ancak rüyamızda görebiliriz."
"Herhalde bugünlerde çok fazla kitaplarını okudum." dedim.
Ekim ile mesajlaşırken elimde telefon ile uyuyakalmıştım. Yağmurun beni ıslatması ve yorgunluk üst üste gelince bayılmış gibi uyumuştum resmen. Dün saate en son baktığımda 7'ydi. Şuan ise sabah olmuştu. Hazırlanıp okula gitmem gerekiyordu.

Sağımda duran Ekim Vural posterine baktım. Rüyamda gördüğüm şey aklıma geldiği için güldüm. Postere baktığımı fark eden Duru "Kızım sen Ekim Vural ile kafanı iyice bozdun duvardaki postere bakıp bakıp sırıtıyorsun."
"Off Duru saçmalama," dedim. "Rüyamda bana aşkını ilan ediyordu."
Duru bir an duraksadı. Ağzına aldığı kahve yudumunu yutkunduktan sonra gürültülü bir şekilde kahkaha patlattı.
Bende onun gülüşüne güldüm.
"Ya komik değil, hem rüya her türlü saçmalık oluyor." dedim.
"Seni seviyorum Eylül Kandemir lütfen evlen benimle hayatımın kadını ol," dedi Duru dramatik bir sesle elini alnına koyarak. "Ah Ekim Vural neden Ekim Vural'sın sen? İnkar et aşkını, adını yadsı."
"Zalim rüyalar çıkarmaz seni aklımdan." dedim bende Duru gibi yaparak.

Duru eliyle masada duran mp3'e uzandı ve Mustafa Sandal'ın Kandırıyor şarkısını açtı. Arada bu tarzda şarkılar açıp elimize kumandayı alıp eşlik ederdik.
Duru'da dans ederek "Kandırıyor, beni kandırıyorrr." diyordu.
Bende ayaklanıp "Yalanlarına inandırıyorrr." dedim ve dans etmeye başladım.
Sonra birlikte "Duymuyor sözümü, kör ediyor gözümü aklımı çeliyor, bulandırıyor." diyerek şarkıya eşlik ettik.

Bu şarkıdan sonra Karabiberim şarkısı çalmaya başlayınca çılgınlar gibi dans etmeye başladık. Okula gitmemiz gerekiyordu fakat mesele dans ve müzik olunca hiçbir şey umurumuzda olmuyordu.

Kapı çalınmıştı. Duru hem şarkıya eşlik edip hemde dans etmeye devam ederek kapıyı açtı. Gelen Alp'ti. Kolundan tutup içeri çekti ve bizimle dans etmesi için ortaya itti. Alp ise öylece durmuş bize tuhaf tuhaf bir şekilde bakıyordu.
Mp3'ten Kaçın Kurası şarkısını açarak Alp'e doğru söylemeye başladı. Bi yandan da kolundan tutarak ona dans ettirmeye çalışıyordu fakat Alp böyle çılgınca dans edebilecek türden birisi değildi.
Alp bana doğru dönerek "İşte görüyor musun ben nasıl bir deliyle uğraşıyorum," dedi gülerek sonra elleriyle alkış çalarak Duru'ya doğru "Oyna canım oyna." diye söyledi.
"Ohhh yandan yandan efendim." diye söylüyordu Alp. Koltukta oturmuş hem gülüyordu hemde alkış çalıyordu. Duru çocukça çılgınlar gibi eğlenmeyi seven birisiydi. Alp ise ağır başlı, olgun bir çocuktu ama Duru'nun bu çocukça tavırlarını seviyordu.

"Sevgili sevgilim eğer sabah sabah içindeki enerjiyi dışarıya attıysan okula gidelim." dedi Alp.

Duru Alp'in boynuna sarılıp saçlarını öptü ve "Bi gün gitmesek olmaz mı?" dedi.
Alp'te Duru'nun yanağından makas alarak "Mecburuz hem bu son senemiz biraz daha sabret. Okulumuz bitsin ki evlenelim." diye cevap verdi.
"Vermiyorum ula kızımı sana." dedim Alp'e ağa gibi konuşarak.
"Vermezsen kaçırırım bende ağam." dedi oda benim gibi konuşarak.
Gülüşmeye başladık.

Duru ve Alp daha fazla geç kalmamak için evden ayrıldılar. Ben daha hazırlanmamıştım. Üzerimde pijama takımı vardı ve saçlarımı tepede gevşek bir topuz yaptığım için bir o yana bir bu yana sallanıyordu.
Odama hazırlanmak için geri döndüğümde telefonumun ekran ışığı yanıp söndü

Yanlış Numara:544Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin