Final|Bebeğimiz İçin

Começar do início
                                    

"Bebeğim-"

Bu konularda istemsizce fazla hassastım. Düşmesine, zarar görmesine asla dayanamıyordum. Kalbim korkuyla çarpmıştı yine ve kucağıma almak için bir hamlede bulunmuştum ancak yanında oturan Ecrin, benden daha önce davranarak oğlumu tuttuğu gibi kucağına alıvermişti.

Bu ilk karşılaşmaları değildi. Dediğim gibi, uzak durmaları için bir süre çabaladıktan sonra boş vermiştim ve bir araya geldiklerinde daima Bulut'a karşı mesafeli dururdu çünkü benim huzursuz olacağımı adı gibi biliyordu.

Ama bu sefer öyle olmamıştı.

"Eli acıdı! İyi misin halacım?"

Muhtemelen bilinçsizce konuşuyordu. Üzerinde olan bakışları fark etse anında Bulut'u bırakacağını biliyordum çünkü. Ağlaması yavaş yavaş sakinleşen oğlumun sırtını okşuyor, acıdığı için uzattığı minik işaret parmağını tutuyordu.

Bir süre daha şaşkınca bu manzarayı izledim. Daha sonra boğazını temizleyerek ortamdaki atmosferi dağıtmak istedi Savaş. Ecrin, telaşını o anda bırakıp bizim izlediğimizi fark ettiğinde bakışlarındaki şefkat yerini anında ifadesizliğe bırakmıştı.

Çok garip biriydi. Bize asla iyi yönünü göstermek istemiyordu.

"Bir de ben bakayım."

Bulut'u almak için ilerlediğimde başıyla onayladı beni. Kucağından aldığım bebeğim anında boynuma sokulup acıyan parmağını bana göstermek ister gibi öne uzattığında bir öpücük kondurdum üstüne.

"Tamam bebeğim. Geçti..."

Bulut'u sakinleştirebilmek adına sakin bir köşeye çekilecekken "Ne olursa olsun." diye mırıldanmıştı Ecrin. Gözleri bende değil, abisindeydi. "Ben onun halasıyım. Elbette zarar görmesini istemeyeceğim."

Cümlesinin sonunda bana kayan bakışlarının ardından gülmemek için zor tuttum kendimi. Savaş'la beraber olduğumuz ilk zamanlardan bu yana, hiçbir zaman birbirimizi sevmemiştik. Üstelik kavgalarımızı çıkaran taraf genellikle o olsa da, ikimiz de hep ağır konuşmuştuk. Bu yüzden onun hakkında olan düşüncelerim değişmezdi, değiştiremezdim.

Savaş, kız kardeşini kolunun altına aldığında salondaki herkesin yüzü gülüyordu. Ben hariç.

"Yani...yeğenimi sizin şaşkın yüzlerinizi görmeden, rahatça sevmek istiyorum."

"Yeğenini sevebilirsin." dedim, hafiften sırıtarak. "Bana bulaşma da."

"Merak etme, seni hala sevmiyorum."

"Nolur sev."

*

"Yine mi sen?"

Çağatay, elinde rengarenk paketlerle içeri adımladığında kurduğum cümle için bir anlığına pişman olmuştum. En başından beri ailemden sadece Çağatay hamile oluşumu umursuyor ve hediyeler alıyordu çünkü.

Ama ne yapayım? Neredeyse haftanın her günü gelmeye başlamıştı ve hâlâ limoni olan aramız yüzünden pek de iyi davranamıyorduk birbirimize.

"Dayısının yakışıklısı neredeymiş?"

Salonda oturan Bulut, kendisinden bahsedildiğini anladığı anda çırpınarak kıkırdamaya başladı. "Aslanım benim!"

Bebeğimiz İçin • [b×b]Onde histórias criam vida. Descubra agora