16|Tatlı anılar

25.5K 2K 1.4K
                                    

yorum yapmaya calissaniz olur mu...

iyi okumalar<3

*

-Savaş-

Anıl için hazırladığım sandviçleri kırmızı renkteki tabağın üzerine yerleştirirken bir gözüm salondaydı. Televizyonun karşısında öylece oturuyor, önünde dönüp duran programı izliyor gibi görünse de gözü sürekli dalıyordu. Aklının nelerle meşgul olduğunu anlamak zor değildi.

Dün akşam dediğimi yaparak telefonunu kapatmıştı Anıl. Aynı şeyi bende yapmıştım ama birkaç saat sonra açmak zorunda kalmıştım. Şirketten sürekli haber geliyordu. Ayrıca Özkan'la da konuşacaktım. Onun dışında gerçekten sadece Anıl'a odaklanıyor, telefonla fazla uğraşmamaya çalışıyordum.

"İşte, yemeğimiz hazır."

Keyifli çıkarmaya çalıştığım sesimle salona adımladığımda dalgın ifadesinden sıyrılarak tebessüm etti. Aklına ne zaman ailesi düşse bu hale geliyordu ve ben ona durup dururken ailesini hatırlatan babamla kavga etmemek için büyük bir çaba harcıyordum.

"Güzel görünüyorlar."

Yanına oturacağım sırada koltuktan inerek şöminenin önündeki yumuşak yastıklardan birine oturdu. Sevimli gülüşüne karşılık verirken ben de yanına oturup tabağı önümüze bıraktım.

Sandviçe iştahla bakarak eline aldığında güzelce yiyeceğini düşünmüştüm ama bir anda yüzünü buruşturmuş, gözlerini kırpıştırarak bana bakmıştı.

"Midem...sanırım midem bulanıyor."

"İçinde rahatsız edici bir şey yok ama?" gerçekten hafif bir sandviç hazırlamaya özen göstermiştim, midesini bulandırması tuhaftı.

"Şey, ondan değil." sandviçi tabağa bırakıp bakışlarını parmaklarına indirdi. "Yapraktan...galiba."

"Şaka yapıyorsun."

"Sakın dalga geçme." bacaklarını kendisine çekerek toparlanırken ellerini midesine sarmıştı bile. "Çok da yemedim aslında..."

Çok yemedim de ne demekti? Ne zaman gözümü ayırsam dışarı kaçıyordu.

"Gel böyle." dedim dizlerimin üzerine vurarak. Anında gözleri parladı, bacaklarıma karşı ayrı bir hassasiyeti vardı şu sıralar. Kendini kaydırıp kucağıma oturduğunda alt dudağını dişleri arasına aldı ve gülümsemeye çalıştı. Benim güzel eşim, kim bilir hangi arsız düşünceleri ağırlıyordu o zihninde.

Onu rahatlatabilmek adına göğsüme uzanmasını sağladım. Parmaklarım kıvırcık tutamları arasındaki yerini alırken hemen sızlanarak yanağını sürtmüştü. Bu sıralar bu hareketi de çok sık yapıyordu. Sarıldığımız her an göğsüme sürtünürken buluyordum onu.

"Çıkma teklifi ettiğin günü hatırlıyor musun?" diye sordu bir anda, sırtını okşayan elimi durdurmadan gülümsedim. Elbette hatırlıyordum, nasıl unutabilirdim ki?

"Evet, hatırlıyorum."

"Beni kolumdan tutup arka bahçeye sürüklemiştin." ben utanarak gözlerimi kapatırken Anıl tüm neşesiyle kıkırdadı. "Serseri gibi görünmeye çalışıyordun."

"Anlatma hiç, boş ver."

"Hayır, anlatacağım..." benim utanmama karşılık daha yüksek sesli bir gülücükle şenlendirdi kulaklarımı. Bu kadar mutlu olacaksa utanmaya razıydım, anlatabilirdi. "Sana napıyorsun diye kızmıştım. Korkutmuştun çünkü beni. Bir gece önce tatlı tatlı mesajlaştığım çocuk kabadayı olmuştu."

Bebeğimiz İçin • [b×b]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora