23|Aile ziyareti

25.8K 1.8K 1.1K
                                    

Savaş'la yaptığımız alışverişin ardından eve döndüğümüzde çok yorgun olduğunu söyleyerek odaya geçmişti. Bir-iki saat dinlendikten sonra aldıklarımızı yerleştireceğini, hiçbir şeye dokunmamam gerektiğini söylese de canım sıkıldığı için duramamıştım. Muhtemelen geldiğinde sözünü dinlemediğim için bana kızacaktı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Etraf dağınıkken oturmaktan hoşlanmıyordum.

Savaş'ı rahatsız etmemek adına kısık sesli bir müzik açmıştım. Malzemeleri dolaba yerleştirirken son derece yavaş hareket ediyor, arada sırada karnımı okşayarak minik bebeğimle sohbet ediyordum. 

Normalde Savaş'la alışveriş yapmak benim için hep eğlenceli geçerdi fakat bu sefer öyle olmamıştı. Artık şirkette nasıl bir gün geçirdiyse son derece ruhsuzdu. Ben de üstüne düşüp onu darlamak istememiştim. Zaten bana bir şeyleri belli etmemek için kendini kasıyor, keyfi yerindeymiş gibi davranmaya çalışıyordu. Duygularını saklamak bile onu yorarken üstüne gidemezdim.

Üzerime siyah şort ve Savaş'a ait olan mor bir sweat giymiştim. Çıplak bacaklarım arada soğuk havanın etkisiyle üşüse de sorun etmiyordum. Evin içinde rahat rahat gezmek iyi geliyordu bana.

"Bebeğim, acıktın mı sen?" daha birkaç saat öncesinde yemek yemiş olmama rağmen acıktığımı hissediyordum. "Ne yemek istersin bakalım?"

Dolaba yerleştirmek adına masanın üzerine aldığım son poşeti açıp içinde ne var ne yok şöyle bir baktım. Bulduğum keki anında açıp neredeyse tek lokmada bitirdiğimde nasıl bu kadar acıkabildiğimi sorguluyordum. Bu bebek bana kilo aldırmasa iyiydi.

"Hmm, babayı mı özledin?" kekin paketini çöpe atıp karnımı okşadım usul usul. "Gidelim bakalım, uyanmış mı baban?"

Müziği tamamen kapattım ve karnımı okşamayı kesmeden çıktım mutfaktan. Geçtiğim yerlerdeki ışıkları kapata kapata yatak odasına doğru adımlarken çalan kapıyla duraksadım. Kimin geldiği hakkında hiçbir fikrim yoktu, misafir beklemiyordum açıkçası.

Zil tekrardan çalıp da Savaş'ı uyandırmasın diye koşar adımlarla ilerlesem de bir kez daha çalmasına engel olamadım. Kapıdaki her kimse sabırsız birine benziyordu. Art arda zile basmak da neydi?

İstemsizce "Geldim." diye mırıldanıp kapıyı araladığımda Engin Bey'in güler yüzüyle karşılaşmak, zil sesinin getirdiği gerginliği üzerimden atmamı sağladı. Pozitif insanlara bayılıyordum. Bu yüzden komşuma karşılık vermek için bende kocaman bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.

"Tatlı yapmayı denemiştim de, sana da getirmek istedim Anılcığım. Hamilesin sonuçta..."

Tatlı tebessümüyle beraber elindeki tabağı uzattı. Birinin beni düşünerek en ufak bir adım atması bile içimin mutlulukla dolmasını sağlıyordu.

"Çok teşekkür ederim! Çok naziksiniz..."

Tabağı elinden almak için uzandığımda ne ara yanıma geldiğini anlayamadığım Savaş'ın sert dokunuşu tam belimde hissettim. Bedenimi neredeyse kendisine yapıştırıp belime sardığı eliyle sweatimi daha da aşağı çekiştirirken amacının bacaklarımı kapatmak olduğu belliydi.

"Merhaba Savaş Bey, tatlı getirmiştim de size-"

"Ne iyi düşünmüşsün." dalga geçer bir tonda homurdanıp Engin Bey'in elindeki tabağı aldı. Uykudan yeni uyandığını belli edercesine kızarmış gözleri ve dağınık saçlarıyla çok tatlı gözükse de çatık kaşları onu sevimlilikten uzaklaştırıyordu. Bu hali kesinlikle karizmatikti.

"İçeri buyrun lütfen." dedim, kibarlık olması için. Lakin benim bazı zamanlar medeniyetin temsilcisi, bazı zamanlar ise mağarasından yeni çıkmış gibi davranan kocam bedenimi öyle bir bastırıyordu ki kendisine, göğsündeki kafamı kaldırıp da komşumla göz teması kuramıyordum.

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now