I will do anything for you, babe

1.3K 61 34
                                    

Philia babam yavaş iç acelesi yok bebeğim.* mutfaktaki tezgaha şişesini bırakan kızımı arkasından eğilip belinden kavrandım* prenses bence uyuma vaktı geldi diyorum.* gülmeye başlamıştı, boynuna bıraktığım öpücüğün ardından odasına adımlamaya başladım. 18 aylık olmuştu bir kaç gün önce. Söylediğim bazı şeyleri anlıyor, kendisini ifade etmeye çalışmaya başlamıştı. Bir şey daha vardı, Philia sessiz, sakin, kendi kendine mutlu olmayı bilen bir bebek. Öyle değişik videolar, şarkılar çekmiyordu ilgisini, tabii yaşıtları böyle değil. Onun eğlenmesi için fazla çabaya ihtiyaç yoktu, yanında kalmam yetiyordu, annesinin yokluğunu çektiği belli. Yavaş yavaş farkına varıyor bir sorun olduğunu, görüştüğümüz her kişinin bir çift olabilme ihtimalinde bir kadın karakter görüyordu, bizim hikayemizde yoktu. Defne o görüştüğümüz günden itibaren İstanbul'a geri dönmüştü, ne yüzle hiçbir fikrim yok tek bildiğim Galatasaray'da takım menajeri olduğu. Futbol işlerini saçma bulan o kız, evet. Sevmezdi. Bana inadına yapıyordu, kendince beni çekeceğine inanıyordu herhalde, tam bir eziklik. Ne benim ne de Philia'nın hayatında ona yer yok. Bir kaç kez yüz yüze gelmiştik, mesleğimiz gereği. Yüzüne dahi bakmıyordum, aşk mı? O çoktan bitti. Onun için içimde sadece günden güne artan bir utanç vardı. İyi ki bitmişti, iyi ki gitmişti. Kızımın böyle biriyle büyümesi asla sağlıklı olamazdı, o olmadan gayet iyi gidiyordu işte. Sormuyordu, kızını dahi sormuyordu. İğrenç bakışları geziyordu üzerimde sadece, o çocuğu o doğurmamışçasına davranması kırıyordu. Doğurmakla anne olunmazmış, onun böyle bir niyeti yokmuş zaten. Philia'yı yatağına yatırmış kitaplıktan rastgele bir kitap almış okumaya başladım, uyuduğunu anladığımda kitabı yavaşça yerine bırakıp üstünü düzeltmiş çıkmıştım odadan. Salona geçip don maçımızın tekrarını izliyordum, performans analizim için. Birden duyduğum kapı açılma sesiyle o yöne baktım.

- Philia? Bebeğim sen uyandın mı bakalım? Bir sorun mu var güzelim?* başını olumsuz anlamda sallamasıyla koltuğa gelip çıktı, kucağıma uzanıp başını göğsüme yasladı ve televizyona bakmaya başladı. Televizyona odaklanmak yerine onu izliyordum, kim bilirdi ki ona bu kadar bağlanabileceğimi. Yanımda olmadığı her an, her saniye, her dakika kokusunu özlüyorum. Kendi görmediğim sevgiyi ona hissettirmek banada iyi geliyordu. Uyuduğunu anladığımda televizyonu kapatıp odama yöneldim. Onu yanıma yatırıp etrafını iyice korumaya alınca bende onu rahatsız etmeden yanına kıvrıldım.

 Onu yanıma yatırıp etrafını iyice korumaya alınca bende onu rahatsız etmeden yanına kıvrıldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

233.373 kişi beğendi
ferdi_kadioglu | 🌕🤍
1478 yorumu gör...

- o kadar kötü mü ya?* kahvaltıya omlet yapayım derken, onun dışında her şeye benzeyebilen omlete bakıyorduk. Philia gördüğü an gülüşünü tutamamış kahkaha atmaya başlamıştı. Çok tatlı gözüküyordu, o ayrı bir konu. * Philia'm bence biz meyve salatasıyla başlayalım güne, sağlıklı ama sen, sen omletini ye seninki güzel oldu işte, arada olabilir minik sakarlıklar.* yanağında öpüp onu sandalyesine yerleştirip omletini ağzına atabileceği parçalara kesip önüne koymuştum. Yan tarafına oturup başımı masaya yaslamış onu izliyordum. Arada ağzıma sıkıştırdığı omlet parçaları dışında kahvaltıyı temiz atlatmış, giyinecektik. İzin günümde çoğunlukla gezerdik, bugünde öyle olacaktı. Akvaryum ziyaret edecek, ardından bir yere otururduk herhalde. Akşama doğru mangal vardı, takımca böyle bir şey ayarlanmıştı. Oraya geçeceğiz. Akvaryum meraklı geçmişti, merak ediyordu bu tür şeyleri. Hayvanları çok seviyor, tek sorun alerjisi vardı kedilere. Çok sevmesine rağmen yaklaştırmıyordum. Alerji tehlikeli bir durum olduğundan bu tür riskleri göze alamıyordum, alamazdım. Bir diğer alerjisi yere fıstığı ve kabuklu ağaç yemişleri. Kendimden aşina olduğum bir durum, bende alerji yapıyordum. Bu tür şeyler dışında fazla yemek seçen bir çocuk değil, fakat tatlıyı biraz fazla seviyor, Defne gibi. Kendini hatırlatacak bir iz bırakmıştı kızıma. Fakat sporunu aksatmıyor, birlikte kaliteli vakit geçirip sağlıklı kalmayı başarıyoruz, ayna karşısında ağlamayla olmaz. Eve dönmemiz geceyi bulmuştu. Fazlasıyla yorulmuş ve uyumuştu. Uyandırmamak adına onu öylece yatağına yatırıp saçına bir öpücük bıraktım,  odadan çıkıp duşa girdim. Uyku tutmayınca salonda telefonumla ilgilenmeye başladım kapının sesini duymamla ayaklandım, kimdi bu saatte? Kapıyı açmamakla şok olmuştum.

- Defne?

+ Ferdi?

- Ne yüzle geldin kapıma, bu saatte üstelik?

+ Ferdi biz evlenecektik.

- sinirle gülmüş yüzüne acıyan gözlerle bakmıştım* Defne ne evlenmesinden bahsediyorsun sen? Sen benim için biteli çok oldu, bulamadın mı oralarda kendine birini? Galatasaray'da çok vardır aslında, bu tür karaktersizler.

+ Ferdi, ben böyle olmasını istemedim, istemezdim. Anlamaya çalış beni hazır değildim, yapamazdım bunu ben bir çocuğa bakabilecek kapasitede birisi değilim, sende biliyorsun bunu.

- Bir önemi var mı? Sana ihtiyacı yok, emin ol. Fakat onuda merak etmiyorsun değil, mi sen kendi çocuğunun adını bile bilmeyen bir anne değilsin, sen anne falan değilsin bu kelime sana çok fazla bile şimdi defol git evimden daha fazla sinirlerimi bozmadan.

+ Etmiyorum, neyini merak edeyim o küçük, sümükü veledin! Al bak çocuğuna, anne olmaya meraklı değilim, olmadım.

- Kızım hakkında doğru konuş Defne!

+ Öğretsene bana tekrar o düzgün kelimeleri.

- Sen kendini ne zannediyorsun Defne? Sen nasıl bir insansın, hangi gezegenden. Yaptığın tek bir şeyle tüm her şeyin dengesini değiştirip, sonradan geri dönüp çocuğumu bırakıp sana dönmemi istemen? Galatasaray'a başlaman, ne yüzle gecenin bir vaktinde kapıma dayanıp sapıkça düşüncelerin, kızım hakkındaki olumsuzluklarını belirtmen? Bana bak bunların hiçbiri beni ilgilendirmiyor, sen benim için bir hiçsin, bir kara delik gibisin. Sen benim gözümde bir insan değilsin, sana olan nefretimi iyice algıla ki bir daha şu saçmalıklarla kapıma dayanma!

+ Peki, dayanamam kapına. Bulaşmam kızına, nefretini dindiremem, biliyorum ama, aşkımdan vazgeçmem. Ferdi ben, seni seviyorum bunu unutma. Seni terk etmiş olsamda, nedenini gayet iyi açıkladığımı biliyorsun. Affetme beni, görme yüzümü, kızını sev ve ben hiç yokmuşum gibi hayatına devam et.

- Gider misin daha fazla yüzünü görüp, sesini duymaya tahammülüm yok.* kapıyı yüzüne kapamamla derin bir nefes almıştım, ne yaşanmıştı az önce? Defne kapıma gelmişti, fakat ona olan hislerimi, olmayan duygularımın tamamını yok etmek için. Nasıl böyle düşünebiliyor, bilmiyordum. Fakat umursamıyordum da aynı şekilde, duygularım ve hislerim hep birlikte kopmuştu, aşk mı? Philia.
Aklıma gelen kızımla her şeyi bir kenara atıp odasına yönelmiştim. Yatağının dibine oturup yanağını yavaşça okşamam tek hatırladığım şeylerden biriydi, uyuya kalmıştım oracıkta.

- ba-ba!

—————————————————————————

Helloo, nasıl gidiyor? Umarım okuyorken keyif alıyorsunuzdur. Senaryo için kafamda iki fikir var doğru seçimi bulduğum sürece izinden devam edeceğim. Love y'all.

Could we do this dance again?| Ferdi KadıoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin