2↬ Trust Issues

407 44 21
                                    

"Jin?"

Birisinin tam arabanın karşısında dikilmiş bizi izlediğini görünce Seokjin'e döndüm. Yüzünde telaşlı bir ifade vardı. Anlaşılan problematik sevgilisi olaya dâhil olmuştu. İç çekip cebimden telefonumu çıkardım. Seokjin ise oflayıp puflayarak arabadan indi. Bu sırada ben de Jay'i aramalıydım. Numarayı tuşlayıp kulağıma götürdüm. Onun telefon açması bir saniye sürmezdi. Sesini duyunca istemsizce gülümsedim
"Jay uyanabildin mi?"

Uykusu ağırdı. Ben evden çıktığımda hâlâ uyuyordu.

"V sen nerdesin?"

"Nerde olabilirim Jay tanrı aşkına?"
Sorduğu sorular hiç mantıklı değildi.

"Ben de gelecektim unuttun mu? Neden uyandırmıyorsun beni?"

Bıkkınlıkla soludum "Biz bir bakalım, yardıma ihtiyaç olursa sen de gelirsin"

"Dün gece her yeri batırmışsın. Bari içtiğin şişeleri kalkıp atsaydın beyefendi. Ben senin hizmetçin miyim? Neyse beni oyalama kapat"

Yüzüme kapatmasıyla şaşırarak ekrana baktım. Cidden bu hyung beni öldürecekti. İkizler burcu muydu neydi çözemiyordum? Uzun zamandır Hoseok tarafını görmemiştim. Hep bir Jay modundaydı.

Seokjin'in kapıyı açmasıyla ona döndüm. Hiçbir şey olmamış gibi yanıma oturup arabayı çalıştırdı. O kız kimdi diye sormak istemedim. İsterse anlatırdı beni ilgilendirmiyordu. Yol boyunca sustuk, Seokjin cidden iyi araba kullanıyordu. Uzun süre susmayı sevmediğim için konuşmaya karar verdim "Neden bu kadar ciddisin?"

"Hmm?" Bakışlarını bana çevirdi "Ne yapmamı bekliyorsun? Henüz dün tanıştığım, ne olduğu belli olmayan birisine askerlik anılarımı mı anlatayım?"

"Ooo bak bu çok iyi olur, dinlemeyi severim" elimi çeneme yaslayıp büyük bir ilgiyle yüzüne baksam da aldırış etmedi. Omuz silkip sürmeye devam etti. Büyük ihtimalle şu an bana asla güvenmiyordu. Jay ile nerdeyse bir ay bu şirket işi üzerinde araştırma yapmıştık. Seokjin'i de iyice araştırmıştım. Annesi o çok küçükken ölmüş, babası başka bir kadınla evlenmiş, çok uzun sürmeden ayrılmışlardı. Annesi ölür ölmez başka bir kadınla evlendiği için kin tutuyordu sanırsam babasına. Reşit olunca evden ayrılıp, kendi işini kurmuştu. Bir butiğe sahip olmak o kadar da kolay değildi. Ama o başarmıştı. Gerçekten güçlü birisiydi. Nedense anlaşmayı bozmasından korkuyordum, her an beni yarı yolda koyacakmış gibi bir hâli vardı çünkü. Haklıydı da. Onun yerinde olsam ben de bana güvenmezdim. Onu bir hafta boyunca takip etmiş bir insana neden güvensin ki? Uzun süre onu izlediğimi fark etmeden düşündüm. Ta ki o konuşana kadar

"Gözlerini üzerimden çeksen iyi olur"

"Diyorum ki ben de saçlarımı kırmızıya mı boyatsam. O zaman seninle tam domates ve patlıcan olurduk"

Ben kahkahayla gülerken onda mimik bile oynamadı. Ciddi bir şekilde bakıp şunları söyledi "Annemin şirketini bir alayım da, sonra ne hâlin varsa gör. Kırmızıya mı boyatırsın yeşile mi beni hiç ilgilendirmez"

"Üzdü" dudaklarımı büzüp kollarımı bağladım "Oysa seninle harika bir iş ortağı olabilirdik"

"Aman kalsın, insanları dolandırıp para kazanmak ne zamandan beri bir iş oldu"

Bu işin sonuna kadar böyle başımın etini yiyeceği belliydi. Hiçbir şey söylemedim. Yaptığım doğru değildi ama ne yapabilirdim. Ben böyle büyümüştüm ve bu bana göre bir işti. Bilmiyorum ama sanki o kızla konuşunca daha bir agresifleşmişti. Sevgilisiyle tartışınca acısını hep böyle benden çıkaracaksa yanmıştım. Umarım şu iş kısa sürede biterdi.

I Dream of You ✘ TaeJin Where stories live. Discover now