ESRARENGİZ CÜCE

163 57 17
                                    

Arkasında beliren küçük bir gölge gördü. Ormana yakın bir bölgede olduklarından ilk etapta sansar veya tilki olabileceğini düşündü. Fakat arkasını döndüğünde gölgeden eser kalmamıştı. Bir an için beyninin kendisine oynadığı bir oyun gibi geldi. Yanılsama olabilirdi. Sonra arabanın diğer tarafındaki arka kapısı hızla açıldı. O esnada çığlığı bastı. Gördüğü karşısında şoktaydı. Hırsız bir cüceyle karşı karşıyaydı. Jennifer'ın çantasını aldı ve Emily'i tehdit etmeye başladı.

- Sakın sesini çıkarma. Bu elimdeki senin çantan mı?-

Emily hâlâ şokun etkisindeydi. Bu defa konuşamıyor sadece başını evet veya hayır demek için aşağı yukarı, ya da sağa sola hareket ettirebiliyordu. "Hayır"anlamında başını sağa sola oynattı.

Cüce ince tiz sesiyle,

- Peki hangisi senin? Çabuk söyle?-
Israrla kendi çantasını istemesi garibine gidiyordu. Sonuçta elinde çaldığı bir çanta varken hâlâ başka çanta telâşına düşmesi şaşırtmıştı. Çok korkuyordu. Okuduğu "Pamuk prenses ve yedi cüceler" hikâyesindeki sevimli yedi cüce gibi değildi. Zarar verir korkusuyla bekletmeden cevap verdi.

- Çantam ön koltukta.-
- Güzel. Şimdi önce usulca eline al ve bana doğru fırlat haydi çabuk.-

Yine sesi titreyerek "Tamam" demişti.

Çantasına uzanmak için arabanın ön koltuğuna uzandığı sırada aniden duyduğu patlama sesi Emily' i ikinci kez şoka soktu. Emily'nin bağırmasını duyan Jack ve Jennifer yanına gelmişler, Jack'de kuru sıkı tabancasını cücenin olduğu yöne doğru ateşlemişti. Cüce ateş edilir edilmez ışık hızıyla topukları poposuna getire getire hızlıca koştu. Yolun karşısına atladı ve çalılıkların arasından yukarıya doğru koşarak dağın derinliklerine gitti. Ve gözden bir anda kayboldu. Jack ve Jennifer ne olduğuna anlam veremediler.

Jack sinirle bağırıyordu. Arkasından koşmaya başladı.

- Lanet olası aşağılık serseri piç. Nereye kayboldun!-

Jennifer arabaya yaslanarak güç almaya çalışan Emily'i kolundan destekliyordu.

- Tatlım iyi misin? Ah! iyi görünmüyorsun. Keşke seni bırakıp gitmeseydim.-

Emily zor bela konuştu.

- İyiyim Jennifer. Ama biraz daha geç kalsaydınız kalpten gidebilirdim.

Jack'de yeniden yanlarına geldi.

- Lanet olası pisliği göremedim bile! Tipi nasıldı Emily?-
- Görmen zaten zor olurdu Jack. Hırsız, bir cüceydi.-

Jennifer kahkahayı basmıştı.

- Ah Emily buraya gelmeden önce annenlere verdiğin uyku ilaçlarından almadığına emin misin?-
- Bakın şaka yapmıyorum. Evet bir cüceydi. Bu arada senin çanta gitti Jen.-
- Aman Tanrım. Bula bula benimkini mi buldu?-
- Evet. Benimki de gidiyordu ki yetiştiniz.-
- Of içinde en sevdiğim tüylü botlarım vardı. Ne giyeceğim ben şimdi.-

Jack sinirle;

- Cüzdanın daha önemli salak. Umarım farklı bir yere koymuşsundur.-
- Of inanmıyorum. O da içindeydi.-
- Yapacak bir şey yok.-

Jack sevgilisine iyice yaklaşarak sıkıca sarıldı.

- Sevgilim iyisin değil mi? Sana dokunmaya falan kalktı mı?-
- Hayır Jack. Bana hiç teması olmadı. Jennifer'ın çantasını almasına rağmen benimde çantamı istedi. Tam vermek üzereydim ki silah patladı. Peki suratı nasıldı? Görebildin mi net?-
- Yani arabanın karşı hizasından görmek biraz zor olsada gördüm. Kahverengi saçları aynı renk kıyafetleri vardı. Sanki ton sür ton giyinmiş gibiydi.-
- Tekrar görsen hatırlar mısın?-
- Sanırım hayır. Yüzünün çoğunu saçları kapatıyordu. Sakalları da vardı.-
-O zaman işimiz zor. Muhtemelen buraları bilen birisidir.-
- Polise mi gitsek çocuklar?-
- Saçmalama Jen, polise gidersek anında Emily'i ailesine teslim ederler.-
- Peki benim çantam ne olacak? Çalınan senin botların değil tabii!-
- Derdin botların mı Tanrı aşkına! Cüzdanın için şu çıkışı yapsan bu kadar kızmam Jen. İçinde neler vardı?-
- Öğrenci kartım ve gidip gelirken lâzım olur diye 300 dolar 10 cent'im vardı.-
- Tamam onlar dışında önemli bir şey yoksa sorun değil. Kaybettim der çıkarttırırsın. 300 dolar için Emily'i topun ağzına atma fikrinden vazgeçtiğini düşünüyorum.-
- Sen beni ne sandın Jack? Polise gitme fikri bir anda ağzımdan çıktı. Haydi daha fazla beklemeden devam edelim yolumuza. Gidelim şu uğursuz yerden. Zaten yiyecek bir şeylerde yok. Eğer biraz daha durursak Emily yine yakalanacak.-
- Galiba haklısın. Binelim arabaya.-
Emily merakla sordu,
- Siz sadece benzin mi aldınız yani?-
- Evet tatlım. Tabi ya, hırsız cüce yüzünden anlatamadım. Az kalsın benzinide alamıyordum.-
- Ne oldu ki?-
- İhtiyar bir bunak vardı. Onun dışında hayalet bir istasyon. Ne yemek içmek için ne de başka şeyler için vakit kaybetmeye değmez. Sırf yedek benzinimiz olsun yolda zaman kaybetmeyelim diye zor bela aldım.-
-Zincir varmıydı?-
- Hayır aşkım. Ne yazık ki.-

KRİSTAL PRİZMA AŞKIN TILSIMI Onde as histórias ganham vida. Descobre agora