ENGEBELi YOLCULUK

174 63 19
                                    

Emily yaklaşık yarım saat kırkbeş dakika sonra Jack ve Jennifer'ın yanındaydı. O kadar stres olmuştu ki kalbi hâlâ taşikardi hastası ihtiyar gibi hızla çarpıyordu. Jack ve Jennifer Emily'i küçük butik bir kahve dükkânında beklemişlerdi. Yüzünü kızartan soğuk, kahve dükkânının içine girmesiyle yerini ateş basmasına çevirmişti. Yüzü kıpkırmızıydı. Geldiğini ilk fark eden Jennifer oldu.

Şaşkınlıkla;

- Ne oldu sana böyle? Her şey yolunda değil mi?-
Jack'de aynı korku ve merakla Emily'nin ağzından çıkacak cümleleri bekliyordu.
- Evet çocuklar. Panik yok. Her şey yolunda. Sadece biraz heyecan ve stres yapmamdan dolayı sanırım böyle kızardım. Şu an terliyorum ayrıca.-

Jack elini tutarak;

- İstersen dışarı çıkalım. Burası seni daha da boğabilir.-

Jennifer onaylamıştı.

- Bu harika fikir. Zaten yola da çıkacağız. Benzinciye gidelim hemen. Hem yanımıza yemek içmek için bir şeylerde almamız gerekiyor.-
- Durun çocuklar sakin olun. Ben iyiyim. Sadece biraz soluklanmaya ihtiyacım var. Ha birde gelmişken bir kahveye hayır demem doğrusu.-
- Tamam o halde. Biraz daha duralım. Yalnız çok fazla oyalanmamak lazım. Yolumuz var. Ayrıca hava pek iç açıcı değil. Yanınıza kalın bir şeyler aldınız değil mi kızlar?-
- Ben aldım. Ama gördüğüm kadarıyla Jennifer'dan pek emin değilim.-

Emily, Jennifer'a takılarak söylemişti. Çünkü Jennifer, süslü giyinmeye bayılan ve neredeyse dört mevsim okul harici mini etekler ve topuklu ayakkabılarla gezmeyi seven bir kızdı. Bu soğuk havada bile üzerinde ince bir bluz altında da yine mini buz mavisi bir kot etek vardı.

Jennifer Emily'nin takıldığını biliyor olsa da hafiften bozularak;

- Benim mini eteğimden ne istiyorsun? Senin gibi düz kotlar ve siyahlar içinde sürekli matem havasında takılmaktan iyidir bence-

Jack araya girerek;

- Haydi karşılıklı atışmayı bırakın artık. Jennifer yanına yedek kıyafet aldığını düşünüyorum.-
- Of saçmalamayın tabi ki aldım. Kar yağışı uyarısı verildiğini biliyorum. Lila tüylü kar botlarım ve kar tulumum yanımda-
- Sen ciddi misin? Kayak tatiline gitmiyoruz tamam mı?-
- Çok esprilisin Jack. Gideceğimiz yerin neresi olduğunu gayet iyi biliyorum. Sen bana takılma da arabanın lastiklerine zincir ayarladın mı onu söyle.-
- Lanet olsun! Unutmuştum. Benzinciye girdiğimizde zincirde alalım. Umarım vardır.-
Emily araya girerek,
- Haydi kahve içelim ve çıkalım buradan.-

Üçü de kahvelerini alıp hızlıca içtikten sonra kahve dükkânından yola çıkmak üzere ayrıldılar. Jack bu yolculuk için amcasının Chevrolet 80 model eski kamyonetini ödünç almıştı. Ailesine, arkadaşlarıyla hafta sonunu geçirecekleri bir günlük tatile gideceğini söylemişti. Gidiş geliş saati hesaplandığında sadece Californiya'dan Salt lake city'e yolculuk yaklaşık 1o saat sürecekti. Büyücü ile görüşmelerini hesapladıklarında çok dikkatli ve planlı olmaları gerekiyordu. Aksi takdirde 24 saatten daha fazla zamana ihtiyaçları olabilir ve Emily'i yine ailesine yakalanabilirdi.

Jack sürücü koltuğunda Emily yanında ve Jennifer'da arkadaki üçlü koltuğa yerleşti. Oturur oturmaz yine çenesi hiç durmamış ilk laf atan olmuştu.

- Bu külüstür bir harika dostum. Eski model arabalara bayılırım.-

Emily'de Jennifer gibi düşünüyordu.

- Evet bencede gerçekten çok güzelmiş. Amcanı bu kamyoneti almaya nasıl ikna ettin? söylesene.-
- Steve amcam beni çok sever. Söylediğim an hiç düşünmeden verdi. Bana güvenmesinin bunda tabi ki payı büyük.-
- Daha önce kullandın mı?-
- Bunu mu?-
- Evet.-
- Daha önce kullandırmıştı.Ama kısa mesafede sürmüştüm sadece. Uzun yol için ilk defa aldım.-

KRİSTAL PRİZMA AŞKIN TILSIMI Where stories live. Discover now