Nereye kayboldun bir anda?
Yongbok ilerlerken, Hyunjin bir anda ara sokakta yanında belirmişti. Yongbok, korkudan sıçramıştı.
"Taksiye ödemeyi ne hızlı yaptın ama... Lee Yongbok."
Yongbok duydukları ile yerin dibine girmek istiyordu. Hyunjin her şeyi anlamıştı.
"Ben..."
Hyunjin lafını yarıda kesmişti.
"Bahaneye gerek yok. Geçen gün de takip ettiğini biliyordum. İş üstünde yakalamak istedim."
Yongbok ne diyeceğini bilemiyordu. Diyecek bir sözü de yoktu. Korku dolu bakışlarla Hyunjin'e bakmıştı.
"Beni kaç defa böyle takip ettin? Neden bana güvenmiyorsun?"
Hyunjin, kollarını çözmüş ve donuk bir ifade ile küçük bedeni süzüyordu.
"Neden o binaya giriyorsun? Kimin evine gidiyorsun?"
Yongbok tüm soru işaretlerini kafasından silmek istiyordu. Her şeye de hazırdı.
"Çok mu öğrenmek istiyorsun? Orta okul öğrencisine matematik özel dersi veriyordum. Ek gelirim olsun diye."
Yongbok bunu duymayı beklemiyordu. Kendisini başka türlü şeylerin olduğuna o kadar çok inandırmıştı ki, bu ihtimali düşünmemişti.
"Neden bana demedin o zaman?"
Hyunjin, soğuk havaya sıcak nefesini vermiş ve yoğun bir duman çıkmıştı.
"Utandım. Çift işte çalışıp sana demeye utandım. Benim de keşke senin gibi bir hayatım olsaydı Yongbok."
Hyunjin, kibir dolu bakışlarını Yongbok'a yöneltmişti.
"O zaman bunların hiçbirini yapmazdım."
Yongbok, kendisinden çok utanıyordu. Sürekli Hyunjin'i hayal kırıklığına uğrattığını artık idrak etmişti.
"Özür dilerim Hyunjin..."
"İstemiyorum özürünü. Ben bana güvenmeyen, arkamdan iş çevirmeye çalışan birini de istemiyorum."
Hyunjin, bileğindeki akıllı saate bakarken saatinin geldiğini anlamıştı. Birazdan müşterisi gelecekti. Saati çıkarıp Yongbok'un avuç içine tutuşturmuştu.
"Geç kalmak üzereyim. Beni büyük hayal kırıklığına uğrattın Yongbok."
Yongbok, bu senaryoyu daha önce yaşamıştı. Yaşadığı suçluluk duygusu onu resmen eziyordu. Avucundaki akıllı saate bakıp gözlerini yumduğunda, yanaklarından akan sıcak göz yaşı direkt üşümesine neden olmuştu.
"Hayır..."
"Evet."
Hyunjin, yoldan geçen taksiyi durdurmuş ve Yongbok'a işaret etmişti.
"Bitsin. Hiçbir şey yaşanmamış gibi yapalım ve hayatımıza devam edelim."
Yongbok, sesini çıkaramıyordu. Büyük bir vicdan azabı eşliğinde sadece ağlamakla yetiniyordu. Burnunu seslice çekmiş, hıçkırıkları eklenmişti.
Hyunjin'i, kesin olarak kaybettiğine emindi.
"Özür dilerim Hyunjin."
"Bin ve evine git."
Hyunjin, Yongbok'un omuzlarını tutup yönünü taksiye çevirmişti. Arka kapıyı açmış, Yongbok'un binmesine yardım ettikten sonra taksiciye Yongbok'un evinin adresini söylemişti.
Yongbok, söyleyeceklerini söylememişti. Sadece arka koltukta hıçkırıklar eşliğinde ağlıyordu.
Özür dilerim... Özür dilerim Hyunjin-ah.
Ben asıl özür dilerim, sana artık ihanet etmek istemiyorum Yongbok-ah.
...
Yongbok, taksiyle bir süre gitmiş ama nerede olduğunu bilmeden durdurmuştu.
Tek istediği ise sadece delice içmekti. Öyle de yapıyordu.
Sıcak, ev yemekleri yapılan karavan teobbokkici de bulanık gözlerle içtiği dördüncü soju şişesine bakıyordu. Artık bardağa koyacak hali yoktu. Şişeyle birlikte içiyordu.
Onu çok üzdüm... Ona inanmalıydım.
Şimdi ise... O yok. Kendinden nefret etmeyi hak ediyorsun Felix...
"Bitsin. Hiçbir şey yaşanmamış gibi yapalım ve hayatımıza devam edelim."
Yongbok, şiş ve kırmızı gözlerine inat yeniden ağlamaya başlamıştı. Kolunun tersiyle gözündeki yaşları silmiş, içkisinden geniş bir yudum aldığında birisini bileğini tutmuştu.
"Yongbok. Ne işin var burada?"
Yongbok, bileğini çekecek halde değildi. Tek istediği ise Hyunjin'in ta kendisiydi.
Sessiz kalmış, başı düşmüştü. Ona dokunan eller ise tanıdıktı.
Her şey bulanıktı. Sahneler eksikti. Ucuz parfüm kokusunu çok net hissediyordu. Hoşuna gitmişti. Sıcak boyuna bir öpücük bastırmıştı.
Hyunjin... Onun da boynu sıcak ve yumuşaktı.
Yongbok, soğuk alandan artık sıcak alana geçmişti. Üzerindekileri çıkartılmasına yardımcı olunurken dudaklarına değen tanıdık hisle bedeni kendine çekmişti. Dilini direkt sıcak ağzına ittirerek inildemesine engel olamamıştı. Üzerindeki bedeni hissetmek adına kalçasını yukarı doğru kaldırmış, ufak erkekliğini, erkekliğine sürtmüştü. Dudaklarından sesli bir şekilde ayrılıp mutlulukla gülümsemişti.
"Hyunjin-ah..."
Her şey hayal miydi, gerçek miydi? İdrak edemiyordu. Sarhoşluğun etkisiyle kendisini çok muhtaç hissediyordu.
"Hayır... Seungmin-ah diyeceksin."
"Seungmin-ah..."
Yongbok'un ağzından çıkan kelimeyle beraber göğüs ucunda hissettiği ıslaklık ile mırıldanmıştı.
———
Twitter: @/olineugdae
HELLLÜÜ ballarım.
Nasıl da zort oluyor insan değil mi?
İnan üzücü bir son yazmak istemiyorum, bu konuda bir spoilerım yok. Sizin tepkilerinizle ilerliyorum ve şaşırmanızı seviyorum.
LÜTFEN BANA SÖVMEYİN AŞŞDĞSLDPEPDPSĞDP
huh... üzücü haberim var size... Kafamdaki bitiş bölüm sayısına yaklaştık. Eğer ki isterseniz ikinci biz kitabını yayınlayabilirim!
Diyeceklerim bu kadardı. Mutlu haftalar bebeksisularım. Sizi çok seviyorum!!! ✨✨
YOU ARE READING
No Strings Attached (Hyunlix) ✔️
Fanfiction❗️Bdsm ağırlıklı smut içerir. ❗️ Hwang hyunjin, liseli bir eşcinsel jigolo. Gizli bir kimlikte takılırken kendisini yeni keşfetmiş platonik aşkı Lee Yongbok'un partneri olmayı kabul eder. Olaylar örümcek ağı gibi karışır, tek kural ise birbirilerine...
Chapter XIX
Start from the beginning
