BİR

123K 1.9K 1.2K
                                    

Kitap düzenleme de olduğu için bölümleri teker teker paylaşacağım. Umarım severek okursunuz. İyi okumalar ailem!✨

Başlama tarihleri alabilir miyim?

13 Ocak cumartesi, 12.00

****

Elimde tuttuğum koliyi düşürmemeye çalışarak odama götürdüm. Koli beklediğimden daha ağırdı. İki saattir odama koli götürüyordum ve ben az sonra düşüp bayılacaktım. O kadar yorulmuştum ki anlatmaya kelimeler yetmezdi.

Çocukken hep taşınmanın güzel olduğunu düşünürdüm ama taşınmak hiç düşündüğüm gibi bir şey değildi. Taşınmak eziyetti!

Boş odaya baktım. Yerler toz içindeydi ve bazı yerlere karton konulmuştu. Muhtemelen annem koymuştu bu kartonları. Birazdan babam boyayı getirecek ve bu odayı boyayacaktık. Yani benim odamı.

Eski odamı çok seviyordum ama bazı sebeplerden dolayı İstanbul'a taşınmıştık. Ankara'da güzel bir hayatım olduğu doğruydu ama bazen o çok güzel dediğimiz hayatımızdan da vazgeçmek gerekirdi. Ve ben şuan o süreçteydim.

Okulumu, arkadaşlarımı, evimi, odamı ve bir çok şeyi orada bırakıp buraya gelmiştim. Babamın işi yüzünden. Yere bağdaş kurup oturdum ve cebimden telefonumu çıkardım. Beril yazısının üstüne tıkladım ve en yakın arkadaşımı aradım.

Beril ikinci çalışın da açmıştı. Görüntüsü ekrana düştüğün de gülümsedim. "Melis, nasılsın bebeğim?" Elimi saçıma geçirdim ve dikkatle ekrana baktım.

"Nasıl görünüyorum?" Dudağını büktü ve mırıldandı. "Yorgun ve bir o kadar da berbat. Çok mu yoruldun? İstanbul'a alıştın mı? Oradan bana bol bol resim atarsın değil mi? Bizi sakın düşünme, her an görüntülü konuşuruz ve hasretimizi gideririz. Şuan bizden daha önemli meselelerin var. Orayı alışacaksın değil mi? Bak bizi sakın unutma. Bizi eğer unutursan seni gelir öldürürüm! Hazır gelmişken bana İstanbul'u da gezdirirsin değil mi melo?" Nefes almadan kurduğu cümleler karşısında ağzım bir karış açık ekrana bakıyordum.

"Nefes alsaydın keşke," diyerek dudağımı ıslattım. "Aklımda kalan soruları cebaplayayım önce. Evet, yoruldum ve kendimi bok gibi hissediyorum. Belimi hissetmiyorum diye biliriz. Bol bol resim atma fırsatım olursa tabiki atarım ama şuan pek de mümkün görünmüyor. Buraya alışmak sanırım biraz zaman alacak. İstanbul'a yolun düşerse seni gezdiririm ama bende buraları pek biliyor sayılmam."

"Kızım, İstanbul'da ne erkekler vardır şimdi!" Nefesimi verdim. "Keşke şuan tek derdim İstanbul'da ki erkekler olsa bero. Burası yaşanacak bir yer değil. Ben Ankara da mutluydum."

"Güzelim ama babanın işi yüzünden oradasınız, biliyorsun. Sakın moralini düşürüp de Selim amcamı üzme. Seni gelir öldürürüm. Hazır oraya gelmişken beni gezdirirsin değil mi melo?"

Sinir bozukluğu ile güldüm. "Sen ruh hastasısın!" Tepkime karşılık saçını savurdu.

"Biliyorum canım, herkes söylüyor bunu." Gülümsedim ve ayağa kalktım. "Ben kapatıyorum Beril. Seni seviyorum dikkat edin kendinize." Beril dolu gözlerle bana baktı.

"Bizde seni çok seviyoruz. Sende dikkat et kızım. İstediğin zaman arayabilirsin." Başımı salladım ve hüzünle telefonu kapattım.

SEVSENE BENİ! | Yarı Texting Donde viven las historias. Descúbrelo ahora