Jacob'la olan kısa ve saçma konuşmamızdan sonra onun ters yönlü ısrarlarına rağmen fotoğrafı sildim. Ve bir şey fark ettim. Jacob'un bir eski sevgilisi vardı. Jacob'un eski bir sevgilisi vardı. Jacob'un sevgilisi eskiydi. Eskiz? Eksi? Hayır, hayır. Bunun söylemenin kolay bir yolu yok.
"Jacob'un eskiden bir sevgilisi mi vardı?" diye sordum düşüncelerimden sıyrılarak kafamı kaldırırken.
"Im, evet." dedi Peter az önceden beri olduğundan daha güvenli bir halde. Onun arkadaş grubundan, onun bildiği bir konudan konuşmak rahatlatmış olmalıydı. "Cecilia. Jacob onu aldattı ve ayrıldılar."
"Jacob mu aldattı?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Aldatmayacağını mı düşünmüştün?"
"Hayır, sadece ben... Oh, her neyse." diye mırıldandım. "Ne diyorduk?"
"Bana şu takıldığın kızın numarasını verecek misin?"
"Sue'un sende numarası yok mu?"
"Hayır, o değil. Siyah saçlı, senden biraz daha kısa, masum bir hali var, gözleri güzel, tatlı bir kız."
"Oh, Leah mı? Neden onun numarasını istiyorsun?"
"Rehberimde çok az kişi var da. Seninki de iyi bir çıtır gibi görünüyor."
Leah'ın numarasını bulmaya çalıştığım telefondan başımı kaldırdım.
"Onu işletmeye kalkarsan istemsiz çalışan organlarının bir tanesini hiç istemediğin bir biçimde kaldırırım. Anladın mı?"
"Ne? Hı. Şey, ben... Tamam, anladım."
Sırıttım ve numarasını söylemeye başladım.
"Tamam, teşekkürler."
"Ne?"
"Teşekkür ederim. Sağ ol."
"Pekala." dedim biraz şaşkın bir şekilde.
Bir süre sessizlik olduktan sonra kaşlarını kaldırdı.
"Ee? Karşılığında bir şey istemeyecek misin?"
"Ne? Hayır. Beni kendi arkadaşlarınla karıştırma."
"Öyle olsun. Ama hala sana bir iyilik borçluyum."
"Anlaştık."
"Güzel. Sonra görüşürüz o zaman?"
"Tamam."
"Tamam."
"Bye."
"Bye."
"Ne bakıyorsun öyle, gitsene."
"Nereye?"
"Evine, bara, diskoya, ne bileyim ben."
"Hı. Tamam."
"Görüşürüz."
"Peki." dedi ve kapıya ilerleyip çıktı.
Gözlerimi büyüterek ofladım ve yatağıma yattım. Hemen telefonumu çıkardım ve Leah'ın numarasına bastım.
"Alo?"
"Peter diye bir çocuğa numaranı verdim."
"N'aptın?!"
"İyi oldu. Sosyalleş biraz."
"Ya şimdi '7 gün içinde öleceksin' falan diye ararsa?"
"Of saçmalama Leah. İyi oldu iyi. Şimdi kafanı balyozla parçalamadan mızmızlanmayı bırak ve git uyu."
"Ama-"
"Uyu! Şimdi!"
Telefonu komidine bıraktığım anda babamlar içeri daldı.
"Sevgilin miydi o?"
"Yakışıklı çocukmuş."
"Neden çıktığınızdan haberim yok?"
"Ama biraz da serseri tipli."
"Ne zamandır çıkıyorsunuz?"
"Seni üzerse işi biter."
Durup nefes aldıklarında bıkkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.
"Bitti mi?"
"Evet." dediler heycanla sorularını cevaplamamı beklerken.
"Sevgilim değil."
"Yapma ya."
"Tüh."
"Ama Leah'ın olabilir." dedim kötü karakter edasıyla ellerimi ovuştururken.
"Tanışıyorlar mı?"
"Hayır. Henüz."
"Güzel." dediler onlar da bana katılarak.
"Neyse, artık uyumalıyım, hadi gidin."
"Tamam." dediler ve yanıma geldiler.
"İyi geceler kunduz." dedi babam sırtımı sıvazlayarak.
"İyi geceler meleğim." dedi annem ve alnımdan öpüp babamın elini tuttu.
"İyi geceler." dediğimde odadan çıktılar ve ben de yatağıma uzandım.
Jacob'un nasıl sevgilisi olabilirdi ya?!
