EMİLY VE JACK

272 74 59
                                    

Yine sıkıcı bir güne uyandığının farkındaydı. Evden dışarı çıkmasının yasak olduğu yetmezmiş gibi havanında gri sisli rengi Emily'nin modunu iyice düşürmüştü. Bir yandan da devam eden regl sancısı ara ara karnını ağrıtıyordu. Yataktan tam kalkmaya hazırlanmıştı ki bir anda midesi bulandı. Dün gece odasında gizli gizli içtiği yarım votka anlaşılan fazla gelmişti.

Lavoboya gitmek için sessiz adımlarla yürüdü. Odasının yavaşça kapısını açtı. Annesinin uyandığını anlamasını istemiyordu. Çünkü anlarsa yine yanına gelecek, saçma sapan konuşup canını sıkacaktı. Kapısını yavaşça araladıktan sonra kimsenin olmadığından emin oldu. Ve hızlıca on metre ilerideki lavaboya girdi. Ellerini ve yüzünü yıkadıktan sonra aynı sessizlik ve hızla odasına tekrar geri döndü. Kapısını açtığında sürpriz tam karşısında duruyordu.

- Günaydın Emily.-
Annesi tüm kinayesiyle yatağında oturuyor sanki gizli kamera ile takip etmiş gibi bakıyordu. Günaydın demesi aslında bir nevi laf sokmaydı.
Emily' de aynı soğuklukta cevap verdi.
-Sanada günaydın anne.-
- Anlamadığımı sandın değil mi? Dün gece yine votka içmişsin. Cezanı kendi ellerinle uzattığının farkındasındır umarım.!-
- Gayet net farkındayım. Ve sıkıldım artık. Babam ve sen istediğiniz kadar uzatın yoruldum, anlıyormusun yoruldum anne.-

Emily anne ve babasının baskı  ve cezalandırmalarından çok yılmıştı. Ortodoks mezhepi olmaları ve hâlâ eski kafalı bazı otoriter rejimleri onu bunaltıyordu. Sevgilisi Jack ile bile görüşmesine izin vermiyorlar, neredeyse attığı her adımı bilmek istiyorlardı. Lise son sınıfa gelmesi ve ergenliğe ulaşmış genç bir insan olması bile anne ve babası için önem taşımıyordu. Sanki küçük bir kız çocuğu gibi yediği yemekten yatma saatine kadar kontrolü hâlâ sürekli ellerinde tutma istekleri bardağı taşıran son damla olmuştu.

İlk defa Jack ile birlikte ailesinden izin almadan gece matinesindeki sinemaya gitmişlerdi. Çok sevdiği aşk filmi olan "Eternal sunshine" izlemek için sabırsızlanıyordu. Jack  bile gizli gizli sinemaya gitme fikrine  önce "Emin misin" diye sormuş Emily'nin net cevabı ve isteği üzerine seve seve gitmeyi kabul etmişti.
Jack içinde durum aslında Emily'den pekte farksız sayılmazdı. Kolejin basketbol takımında oynaması dışında fazla sosyal bir hayatı olduğu söylenemezdi. Onunda ailesi erkek olmasına rağmen kuralcıydı. Tabi ki katılık konusunda Emily'nin ailesinin eline su dökemezlerdi.

İki genç ilk defa kural tanımadan heyecanlı bir gece geçirmek istemişlerdi. Jack o akşam saat 22.00'da Emily'nin yattığı odanın penceresine bakan tarafına kadar sessizce gelmiş, duvara iyice yaslanarak beklemeye başlamıştı. Yaklaşık on dakika sonra pencereyi açan Emily minik bir ıslıkla Jack'e kıs kıs gülerek ilk komutunu vermişti. Duvarın dibinde duran babasının bahçe işleri için kullandığı tahta merdiveni işaret etmiş ve pervaza tutunarak bacaklarını oturur pozisyonda sallandırmaya başlamıştı. Jack heyecanlıydı. Ses çıkarmadan merdiveni duvara dayamak istedikçe hep bir sakarlık yapıyor bir şekilde ses çıkararak kendisini zor duruma düşürüyordu. Sonunda merdiveni pencerenin hizasına gelecek şekilde duvara yaslamıştı. Bunun üzerine Emily önce çantasını aşağıya attı. Sonra olduğu yerde yönünü değiştirerek ayaklarını merdivenin en üstündeki basamaklara dikkatlice yerleştirdi. Alttan destekleyen Jack Emily'nin ağırlığının artmasıyla zorlansada merdiveni sabit tutmayı başarıyordu. Ve bütün çabaların sonunda aşağıya inebildi. Jack heyecanla Emily'nin dudaklarına ateşli ve hararetli bir öpücük kondurdu. Emily oyalanmak istemiyorcasına "Haydi gidelim hemen" diyerek sevgilisinin öpmesini yarıda kesmişti.

Bahçeden çıkana kadar bir karınca gibi sessiz ve dikkatlice yürümeye devam ettiler. Kapıdan atlar atlamaz ikiside evin bölgesinden ayrılana kadar hızlı adımlarla koştular. Neredeyse caddeye çıkana kadar durmadan koşmuşlardı. Emily'nin koşmaktan nefesi kesilmiş boşluğuna ağrı saplanmıştı. Jack'e artık durmaları gerektiğini söyledi.

KRİSTAL PRİZMA AŞKIN TILSIMI Where stories live. Discover now