Bölüm 35

2.7K 103 91
                                    

Yolun yarısı otuş beş derler bizde ise Lazal neredeyse sona yaklaştı:)

Kafam çok karışık, o kadar karışık ki anlatamam. Önceden sizinle çok konuşurdum. Geçenlerde oda arkadaşım bölüme girerken ne yazıyorsun diye sorduğunda baktım ve neredeyse hiç sizinle konuşmadığımı fark ettim. Aramızdaki ilişki alışverişe dönmüş gibi. Instagram'da yaptığım duyuruda olan kırgınlığımı belirtmiştim. Gökteki Salıncağı yerinden ufak bir rüzgarın oynatamayacağını söylemiştim. Umarım beni biraz olsun anlamışsınızdır. Bu sözleri bölümü yazmadan önce yazıyorum çünkü gerçekten sizinle konuşmak istedim. Ne yazarım, bölüm nereye gider, nasıl biter hiç bilmiyorum ama okuyan gözlerinize sağlık. Size kırgın olmam imkansız. Satırlarımda gezinen gözleriniz çok güzel çünkü:)

Her kimsen ekranın başındaki, kitabıma bölüm gelmesini bekleyen, bazen gülümseyen, bazen kahkaha atan, bazen üzülen belki de bazen ağlayan satırlarımda o sensen bil ki çok özelsin. Bil ki benden bir parça taşıyorsun ve sen de benim içimde bir parçasın. Hepinizi çok seviyorum. Lazal final olunca da sizi kalbimde taşıyacak olmanın sevincini taşıyorum.🫶🏻

"Buyrun." Görevli kadının Oflaz'a içeriyi göstermesiyle ayaklandı Oflaz.

"Yapacağını biliyorsun sevgilim" dedim elini tutarak. Gözlerinin içine baktığımda ona her şey hallolacak, korkma güvenini vermeye çalıştım. Başıyla onaylayıp içeri geçtiğinde arkama yaslanıp derin bir nefes verdim.

Yanıma oturan kadın titreyen bacağıma bakıyordu. Oflazdan daha çok heyecanlamış olabilirdim doğrusu. Üniversiteye başlayacaktı. En verimli, en heyecanlı zamanları bu zamanlar olacaktı. "Kardeşinizi mi bekliyorsunuz?"

Kadına baktım. "Hayır, eşimi bekliyorum" dediğimde karşıdaki kapıya vuran yansımamla göz göze geldim. Kadın Oflaz'a bakıp bana geri döndüğünde başını salladı.

"Eşimden büyüğüm" dedim sorun etmeyerek. Belli ki içinden bunu düşünüyordu. Genç olduğum barizdi ama aklında tartamıyor olmalıydı.

"Kaç yaş büyüksünüz?"

"Yedi." Elini ağzına hafifçe kapadığında kaşlarım çatıldı. Kalçasını hafifçe diğer tarafa kaydırdığında ben hareketlenerek döndüm ona.

"Neden şaşırdınız?" Kadın biraz beni süzdüğünde iyice rahatsız oluyordum.

"Sizden çok küçük değil mi, büyük cesaret." Kaşlarım havalandı. "Üniversiteye de başlıyor, tıp fakültesi bir de. Çocuk anlamamıştır bile neye kurban gittiğini." Duyduğum şeyi anlamayarak sinirle karışık güldüm.

"Kurban gitmek?"

"Evlilik bu. Bulamadınız mı size uygun birini?" İçimde kaynayan sinir git gide başıma vuruyordu.

"Bulamadım, size mi kaldı?" Ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken devam etmemle aralanan dudakları kapandı. "O beni sevdi, ben de onu sevdim bir yuva kurduk. Allah bozmasın diyeceğinize yaptığınıza bakın."

"Amaan, güzelim ben ne diyeceğim Allah bozmasın. Sende bu dil oldukça ufacık çocuk zaten topuklayıp kaçar." Kan beynime sıçramıştı artık. Oflaz'la buraya gelmek belki de iyi bir fikir değildi.

"Sizin kocanızı bilmem ama benim kocam hiç de ufacık değil" dedim gözlerimi kısıp gülümserken.

Kapının önünde durmuş bizi izleyen Oflaz'a döndü bakışlarım.

L A Z A L | MOMMY ISSUESWhere stories live. Discover now