Bölüm 25

3.7K 175 146
                                    

Benim bugün doğum günüm :')

O yüzden beni mutlu edin olur mu yorum falan işte.

İyi ki varsınız...

Karşımda duran Oflaz ve Füsun tablosuna öldürücü bakışlar atarken ikisi de benim varlığımdan haberdar değildi.

Füsun elindeki kağıtları Oflaz'a gösteriyordu ve camın ardından görülen cilveli bir edası vardı.

Elini Oflaz'ın koluna götürdüğü an sinirim daha da depreşti ve onu boğazlamak istedim.

Oflaz'ın gözü odadan dışarıya kaydığında göz göze geldik. Kaşları havalandı ve dudağının kenarı hafifçe yana kıvrıldı. Öfkeli gözlerim üzerinde gezinirken Füsun'un sırtına elini koyması beni daha da çıldırttı.

Kendime hakim olamayarak birden odaya daldığımda, evet gerçekten daldığımda Füsun anlam veremeyerek bana baktı. "Sen çıkabilirsin Füsun."

Oflazın komutuyla başını sallayıp masanın üstündeki kağıtları hızlıca topladı ve odadan çıktı. Kapıyı kapattıktan sonra dışarıdan bizi izlemelerini sağlayan cama stor perdeyi çektim.

"Yaşıtın mı?" Gözleri anlamamış bir ifadeyle kısıldı. "Kim?"

"Şu Füsun?" Birkaç adımda yanına gittiğimde elimi masanın kenarına yasladım.

"Benden daha mı güzel. Yaşlı mı duruyorum ya da?" Başını sağa sola salladı. Koltuğuna oturmaya yeltendiğinde elimi koluna geçirerek onu durdurdum.

"Cevap versene." Yüzümü ona yaklaştırdım. "Ben mi güzelim o mu?" Keskin bir şekilde birleşen gözlerimizi ayırdım ve gözlerimi dudaklarına kaydırdım.

Eli belimi kavrayıp birden beni duvara yasladığında yanımızdaki ışık sallandı. Şu an afallamamı istiyor olabilirdi ama hayır, cesur bakışlarımı hâlâ taşıyordum.

"O daha güzel desem, ne olacak?" Eli hafifçe yukarı çıktığında göğüs kafesime geldiğinde duraksadı. Aramızdaki inatlaşma ona karşı olan cinsel çekimimi daha da arttırıyordu.

"Sadece merak ettim." Elimi omzuna koyup sürüterek ensesine getirdim. Gözlerimde büyüdükçe büyüyen arzuyu görmesini istiyordum ve daha sonra çıldırmasını.

"Orası bana kalsın" dedi gizemli bir tonlamayla. Hafifçe güldüm. Dizimi kırıp bacaklarına temas etmesini sağlarken duvara iyice yaslandım.

"O kızı kıskandın değil mi?" Diye sordu gülerek. "Neden kıskanayım?" Elimi ensesinde gezdirdim. "Soluğunu kesen bir tek benim sonuçta." Gözleri köprücük kemiğime kaydıktan sonra bedenimi süzdü.

"Kendinden çok eminsin?" Dudaklarım yukarı kıvrıldı. Gözlerim kısa bir süreliğine aşağı kaydığında sırıttım. Neye baktığımı anlamış olacak ki kendini daha da bana yaslayarak görüş mesafemi kapattı.

"Tehlikeli sularda yüzüyorsun?" Ensesinden çektiğim parmaklarımı yüzüne değdirdim. "Benden kaçacak mısın?"

"Kısasa kısas demiştim." Bir iki adım geriledi. "Oyunu daha büyük oynuyorum diyorsun, dayanabilecek misin küçüğüm?" Muzip br tavırla dudağımı büzdüm.

"Dayanamazsam ne olur?"

"Oyunu kaybedersin."

"Kaybedersem ne olur?"

"Bir daha beni görmezsin."

Kaşları çatıldı. "İkilem de kaldın değil mi?" Diye sordum kıvrılan dudağımla.

L A Z A L | MOMMY ISSUESWhere stories live. Discover now