Bölüm 22

3.8K 174 82
                                    

"Selaaam." İçeriye elindeki içeceklerle beraber enerjik bir şekilde giren Derin'e gülümsemeye çalıştım. "Hayırdır, bir şeyi mi kutluyoruz?"

Başıyla onayadı. "Evet, işe girmeni kutluyoruz." Kaşlarımı kaldırarak Derin'e baktım. "Kızım şu an senin paraya ihtiyacın yok mu?"

Özellerde süründüğüm için yazın ek iş yapıyordum evet ama Derin'in bana bir iş bulduysa da böyle kutlaması içime kurt düşürmüştü.

"Sen halkla ilişkiler de okumuşsun" dedi yatağa oturup içeceğimi bana uzatırken.

"Evet, okudum." Parmağını şıklattı "Hah, işte Ferhat'la konuştum şirkette işe başlıyorsun." Kaşlarım havalandı.

"Şaka?" Başını sağa sola salladı. "Çok gerçek." Yüz ifademden itiraz edeceğimi anladığında konuşmamı kesti. "Hadi ama Hazal, kaçamazsın böyle. Üstelik Oflaz'ın ne suçu var. O sana yapsaydı affeder mydin hemen?" Başımı sağa sola salladım. "Affetmezdim."

"Affetmezdim ama gözlerine baka baka acımasızca seni sevmiyorum demezdim. Hevesten ibarettin demezdim." Elimi saçlarıma götürdüm. "Kestikten sonra bir değeri kalmadı."

"Ah be kızım. Valla gidip Ferhat'a saldıracağım." Güldüm. "Güzel gidiyor demek?" Başıyla onayladı. "Ben baya üstüne gittim tabi. Ne oyunu falan diye. Sonra işte aldı gönlümü" dedi muzip bir tavırla.

"Ferhat iyi çocuk Derin. Bu işlere katılmış tamam ama beni tehdit ederek bunu yapmaya çalışmadı. Arkadaş olarak iyi vakit geçirdik. Hem," duraksadım. "Siz nasıl bu kadar çabuk oldunuz?"

"Biz önceden yazışıyorduk zaten" Güldüm. "İsteme günü senden mesaj bekliyordu kesin."

"Ay nasıl kalbime indi var ya. Aylarca çok kötü hissettim. Hele o davetiyeyi gördüğüm an diğer dünyaya vıp gidecektim." Gözlerimi kıstım. "Benden nefret ettin kesin?"

"Birazcık olabilir ama çok az." Dudaklarını büzdü. "Hazal, hadi gel işe ne olur. Hem senin Oflaz'la bir işin olmayacak çok görmezsin."

Günlerdir bir ölü gibi yatmış ve Derin'e yük olmaktan başka bir şeye yaramamıştım. Üstelik buradan çıksam biriktirdiğim maaş bana ne kadar yetecekti onu da bilmiyordum. Sadece paraya ihtiyacım vardı.

...

"Hoş geldin." Yeni işimde bana başarı dileyen herkese teşekkür ettikten sonra yavaş yavaş herkes çıkıp gitti. Sonunda tek başıma kaldığımda rahat bir nefes verdim.

Üzerimdeki siyah elbise çok mu iddialı oldu diye düşündükten sonra giyilenleri tekrar gördüğümde bu düşüncemden vazgeçtim. Onlardan tek farkım belime oturan siyah bir korse olmasıydı.

Masamın üstünde duran aynada kendime baktım. Derin anca omuzlarıma gelecek şekilde kurtarabilmişti saçlarımı.

"Hazal Hanım, toplantı vakti." Kailarım havalandı. "Nasıl toplantı?"

"Bugün sizinle beraber üç kişi daha  pozisyon aldı. O yüzden hoş geldiniz gibi bir şey." Derğn bir nefes alıp verdim ve üzerimi düzeltip kızın peşine takıldım.

Toplantı odasına girdiğimde tek tanıdık yüz Ferhat buradaydı. Diğerleri o üç kişi olmalıydı. Ferhat'ın karşısında yerimi aldım. En baştaki, yanımızdaki koltuk boştu.

Kapı tekrar açıldı ve bu sefer Derin'in sözüne uyup görmeyeceğimi düşündüğüm Oflaz girdi. Geleceğini bilseydim yanına oturmayacaktım en azından. "Hoş geldiniz" dedi sandalyesine geçerken.

L A Z A L | MOMMY ISSUESΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα