24 Krallıktan gelen genç prens ve prensesler için kurulmuş bir Kraliyet Okulu.
Ancak acımasız bir suikastçı kendini soyluları teker teker öldürmeye adamıştır.
Kaçış yok. Teslim olmak yok.
Oyuna hazır mısınız?
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
♪♫ neoni - never say die
Savunma dersinin ardından Eryx'e yaptıklarım tüm okulda konuşuluyordu. Varislerin fısıldaşmalarını, koridorda yürürken beni gösterip dedikodu yaptıklarını bariz bir şekilde fark edebiliyordum. Rahatsız olduğum söylenemezdi, hatta hoşuma bile gidiyordu.
En azından katil olan kişi her kimse, Saige ve benim savunmasız birer şımarık prenses olmadığımızı anlamıştı. Sıra bize geldiğinde, gücümüzü hafife almayacaktı. Tabii bunun bizim için iyi mi yoksa kötü mü olacağı tartışılırdı. Yine de kendini yenilmez zanneden bir katile karşı güçsüz görünmeye niyetim yoktu.
Öğle yemeği için bir şeyler atıştırmak amacıyla Cyra ile yemek salonunun yolunu tutmuştuk. Doğru düzgün kahvaltı yapamadığımız için varislerin birçoğu da bizim gibi düşünmüş, karınlarını doyurmaya karar vermişlerdi. Nefeli, Eirwen takip edildiğinde odada olan herkesin beraber oturması konusunda ısrar etmişti. Konuşacak bir şeyleri var gibiydi.
Salona adım attığımız gibi iki prens ve bir prenses yolumuzu kesti. Bunlardan ilki, Krazir Krallığı'nın varisi, Vron'du. Sarışın ve cılız bir prensti kendisi. Çok uzun olmayan bir boyu, kıvırcık sarı saçları, masum bir suratı vardı. İnce dudakları küçük bir çocuk gibi sürekli gülümsüyordu.
Bir diğer prens ise Locrid varisi Prens Faldo'ydu. Locrid Krallığı, tavernada geçen yaşamım sürece öğrendiklerime göre sürekli olarak sorun çıkaran bir krallıktı. Prens Faldo ise bu sorunlu ailenin üç erkek kardeşin en küçüğüydü. En büyük ağabeyi, babasının ölümünün ardından tahta çıkmış, çevresindeki krallıklara birer birer saldırmıştı.
Felaketin eşiğinden son anda dönmüşlerdi çünkü bu kadar fazla savaş çıkarmak, aptallıktan başka bir şey değildi. Bir çocuğun tahta çıkmasının problemiydi bu. Tedbirsiz, acemi, yaşadığı hiçbir olaydan ders çıkarmayan bir prensin tahta geçmesinin sonuçlarını ağır ödemişlerdi.
Locrid bir liman krallığıydı ve bu da yalnızca karadan değil, denizden de saldırı yapabildikleri anlamına geliyordu. Donanmaları son derece güçlüydü, gemileri kullanan tayfaları eğitimliydi. Locrid halkının zekası kıvraktı ve fırtınalardan korkmazlardı. Son savaşları, komşu krallıkları Fvaria ile yapılmıştı ve bir barış teklifi olarak, Fvaria Krallığı'nın varislerinden birisi olan Raven, Faldo ile evlenmek için sözleşmişti. Elbette her zaman olduğu gibi varislere fikir sorulmamıştı. Onlar yalnızca piyondu.
Ağabeyinin yaptıklarının sonuçlarını, Faldo burada Raven'ın peşinden ayrılmayarak ödüyordu. Raven'ın ise ona pek yüz verir gibi bir hali yoktu. Kızıl saçlı, çilli prensin ilgisinden bıkmış gibi davranıyor, kendisini ondan uzaklaştırmaya çalışıyordu.
Beni kapıda karşılayan üçüncü kişi de Raven olduğu için, tavırlarını yakından gözlemek ve samimi bir şekilde tanışabilmek için şansım doğmuştu.
