Bölüm 4: 23 Mektup

Start from the beginning
                                    

Merakla kendi mektubumu da alarak odanın Cyra'ya ait köşesine doğru koştum. Mektupların kalınlıkları, zarfın rengi, el yazısı, isimlerimiz hariç her şey aynıydı. İçinde yazanlar ise dehşet vericiydi.

Sevgili Varisler,

Varislerin Oyunu'na hoş geldiniz! Biricik Perin varisinin ölümü ile oyunun başladığını duyurmaktan büyük onur duyuyorum! Kraliyet Okulu'nun sevgili prens ve prensesleri, bütün bir dönem boyunca sürecek oyunda kurallar basit.

1) Ölümlerin okul dışına çıkması kesinlikle yasak. Eğer okuldan ayrılmaya, evlerinize, o acınası hayatlarınıza geri dönmeye çalışırsanız ölürsünüz.

2) Ailelerinize mektup yazar, haber vermeye çalışırsanız, aileniz ile birlikte ölürsünüz.

3)Kaçmaya çalışırsanız, ormanın sınırlarına doğru bir adım bile atarsanız, ölürsünüz.

4) Eğitmenlere veya hizmetkarlarınıza en ufak bir şey söylemeye kalkarsanız, onlarla beraber ölürsünüz.

4) Kurallara uyduğunuz sürece, sıranız gelene kadar güvendesiniz demektir.

Varislerin Oyunu'nda ya ölürsünüz, ya da öldürürsünüz. 

Kurtulmanızın ve oyunu durdurmanızın tek yolu, kim olduğumu bulmak. 

- schefflera findk chnnovnez

Cyra'nın elleri tıpkı benimkiler gibi buz kesmişti. Ona ne söyleyeceğimi, ne yanıt vereceğimi bilmiyordum. Sendeleyerek geriye doğru birkaç adım attı ve yatağına kendini bıraktı. Gözleri şok olmuşcasına açık duruyordu. Sarışın prensesin korkuyla terlemeye başlayan elleri, mektubunu nemlendiriyordu. Parmaklarından etrafa yayılan sıvı kağıdın üzerinde belli belirsiz lekeler bırakıyordu. Onu suçlayamazdım, bunlar bana bile fazlaydı.

Ancak ters giden bir şeyler vardı. Mektuplarımız birbirinin tıpkısının aynısı olmasına rağmen, benim zarfımın içerisinde bir not daha vardı. Sanki hava almak istiyormuş gibi davranarak pencereye doğru gittim ve hala donuk bir şekilde oturan sarışın prensese sırtımı döndüm. Ardından ellerim titreyerek, zarfın içerisindeki küçük, kağıt parçasını çıkardım. Büyük bir parşömenden yırtılmış küçük bir parçaydı. Etrafı yakılmış gibi siyah lekelerle çevrelenmişti. İçerisinde tek bir cümle yazıyordu.

Kim olduğunu biliyorum, sahtekar. 

Derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalıştım. Soğukkanlı davranmalı, mantığımı konuşturmalıydım. Ani kararlar almanın ve paniklemenin vakti değildi. 

Ya bu mektubu hizmetkarlardan birisi çoktan gördüyse, ya hepsini yerleştiren onlardan biriyse? Bu katil tahminlerimizi çok daha zorlayacak bir durum olurdu, yirmi iki varis, her birinin bireysel hizmetkarı ayrıca okulun kendi çalışanları. Öldüğü için Eirwen'i ve bariz sebeplerden dolayı kendimi saymamıştım. Seçenecekler her geçen saniye artıyordu ve katil bunu daraltabilmemiz için hiçbir ipucu bırakmamıştı. Şimdilik yalnızca Eirwen'in cesedini tavana asabilecek kadar becerikli olduğunu biliyorduk.

Kapıdan yumuşak bir tıklama sesi geldiğinde Cyra panikle ayağa kalktı ve zarfı belinin arkasına sakladı. Ne yapacağımızı soran bir şekilde korkuyla bana baktı. Renkli, parlak gözleri ağlamak üzereymiş gibi görünüyordu. ''Kim o?'' diye titreyen bir sesle kapıya doğru seslendi.

Eira'nın yumuşak tonu, ikimizi de rahatlattı. ''Benim! Gelebilir miyim?''

Cyra koşarak kapıyı açtı. Eira iki eliyle, kendi mektubunu göğsünün hizasında tutuyordu. ''Bu gerçek olamaz, öyle değil mi?'' diye sordu bir Cyra'ya, bir bana bakarak. Ardından gözleri elimizdeki beyaz kağıtları buldu. ''Aynı mektuptan Nyx'in yatağına da bırakılmış. Gördüğüm kadarıyla sizde de birer tane var.''

Varislerin Oyunu (Wisteria 1)Where stories live. Discover now