Bölüm 4: 23 Mektup

Start bij het begin
                                    

''İyi ama prenslerin de oda arkadaşları var.'' dedi Cyra kafasını hafifçe yana yatırarak.

Saige'in nefret dolu gözleri adeta alev alev yanıyordu. ''Onlar hiçkimseye hesap vermek zorunda değil. Profesör Melantha'nın kurallarla ilgili zırvaları yalnızca kızlar için geçerli. Prenslerden birisi tüm geceyi dışarda geçirse bile kimsenin çıkıp sebebini soracağını zannetmiyorum. Buna oda arkadaşları da dahil.''

Nyx gözlerini kısarak Saige'e doğru bir adım attı. ''Katilin sen olmadığını nereden bileceğiz? Eirwen öldüğü sırada odanda olduğunu kanıtlayabilecek tek kişi Eirwen.''

Saige buz gibi bakışlarını Nyx'e döndürdü. Eira kafasını sonunda kızın vücudundan kaldırmış, sırtını dikleştirmişti. ''Saige asla böyle bir şey yapmaz.''

Nyx'in kaşları küçümseyici bir tavırla yukarı doğru kalktı.''Kızlar arasında hançere sahip olduğunu bildiğimiz tek kişi Saige. Birini öldürecek kadar vahşi olabilecek tek kişi de Saige. Üstelik kendi kendine dövüşmeyi öğrenmeye çalışan tek prenses de o. Bana gayet mantıklı bir senaryo gibi geliyor.'' dedi sinirle ellerini yumruk yaparak.

''Haklısın.'' dedi Nefeli sakin bir sesle Saige'in konuşmasına izin vermeyerek. ''Ancak Eirwen korkarak odaya girdiğinde Saige de oradaydı. Prensesi takip eden kişi her kimse dün akşam yanımızda olmayan birisi olmalı.''

Cyra kafasını sallayarak bozulmuş Nyx'e alaycı bir bakış attı. ''Yine de uzun bir şüpheli listesi var.''

Nefeli omuzlarını silkti. ''Kim bilir? Belki de tek seferlik, bizi korkutup evimize döndürmek amaçlı yapılan bir saldırıydı. Eirwen'in tek suçu ise yanlış zamanda yanlış yerde olmaktı. Katil her kimse başka bir harekete kalkışmadan yakalanacağına eminim.''

''Üstüm Eirwen'in kanıyla lekelendi. Savunma dersinden önce gidip temizlenmek istiyorum.'' dedi Eira, Saige'in kollarından sıyrılarak. Gözleri son derece yorgun bakıyordu.

 Cyra da hemen beyaz prensesin peşine takıldı. ''Ben de seninle geleceğim, Reika?'' diye sordu onlara katılmamı isteyerek. Gidip tazelenmenin son derece iyi geleceğini düşünerek ben de odamıza dönmenin mantıklı olacağına karar verdim ve üçümüz kulemizin yolunu tuttuk.

Prenseslere ait kulenin tek girişi ana binanın içerisindendi yalnızca ve bu da yemek salonunun önünden geçmemiz anlamına geliyordu. Oraya yaklaştıkça ortalık hareketlenmeye başlamıştı. Her köşede fısıldayan eğitmenler, korkmuş hizmetkarlar ve gergin muhafızlar geziyordu. Azalan ışıkla beraber yemek salonunun olduğu alanı arkamızda bırakarak kulemize geçiş sağlayan kapıya vardık. 

Ortak salona ulaştığımızda, Eira teşekkür ederek odasına çekildi. Ardından biz de tek kelime etmeden Cyra ile odamıza doğru ilerledik. Sabah büyük bir neşeyle ayrıldığımız yerler şimdi soğuktu. Cansızdı. 

Sanki Eirwen'in ölümünün kasveti okulun her yerine yayılmış gibiydi ama en azından dağınık yataklarımız toplanmıştı. Kirli elbiselerimiz yıkanmış, çoktan yerlerine asılmışlardı. Bunlar için Cyra'nın hizmetkarına minnettardım. Her şeyi kendim yapmama gerek kalmadığı gibi böylece yakalanma riskim de azalmıştı.

Toplanmış, tertemiz yatağıma doğru yürüdüğümde gözüme kırık beyaz bir parşömen parçası ilişti. Kalbimi neredeyse kulaklarımda hissederek mektuba doğru ilerledim. Üzerinde tanıdık olmayan bir balmumu mührü vardı. Son derece kusursuz bir el yazısı ile Reika Antonella yazılmıştı. Cyra'ya fark ettirmeden mektubu yatağın kenarına doğru kaydıracaktım ki sarışın prensesin sesini duydum. ''Bu da ne böyle?''

Panikle oda arkadaşıma dönerek mektup için söyleyebileceğim bir yalan bulmaya çalıştım. Ancak Cyra'nın baktığı şey bana gelen değil, kendi yatağının üzerinde bulunan mektuptu. Biraz rahatlamıştım çünkü yalnızca benim adıma gelen bir mektubun içerisinde yazan şeyleri tahmin edemiyordum. Aynı el yazısına sahip olan kağıt parçasının üzerine bu sefer onun adı yazılmıştı. Cyra Lovell. Cyra mektubu büyük bir hırsla yırtarak açtı. Masasının üzerindeki mektup açacağına uzanmamıştı bile. 

Varislerin Oyunu (Wisteria 1)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu