ÖLÜM GİBİ BİR ŞEY PART2

19 2 48
                                    


Cuma sabahı okuldan devam...

Geçen bir günde evden hiç çıkmamıştık. Full dinlenmiş Zehra dedikodusu yapmıştık. Yaralar morluklar pek iyileşmemişti. Yüzümdekiler mavi-siyah renge dönmüştü bile dikişlerde 5 gün sora alınacaktı. Burnum hakkında tek bir yorum dahi yapmayacağım. Derinin kaşı dokununca acıyordu onun dışında iyiydi.

Arabamı her zamanki yerine park edip çantamı da aldığım gibi indim. Dalya ve Derin terasta olduklarına dair mesaj atmışlardı. Onlara geldiğimi yazıp merdivenlere yöneldim. Beni gören birkaç kişi sanki hayalet görmüş gibi bakıyordu. Aldırış etmedim. Etseydim kavga çıkardı. Bu okulda herkes manyaktı babamlara söz vermemiş olsam... Ula hayaaat

Çantamı sınıfa koyup hemen terasa çıktım. Kahve içiyorlardı.

"Günaydın len trrekler." Dalya bana dönünce "Ananı sikim" diye bağırıp elini damağına götürdü. Gözlerimi devirdim.

"Neda bu ne hal?" Derin Dalyanın ensesine vurup. "Dayak yedi ya hani sikiyorlardı az daha kızı"

"Oha yavaşş uçma istersen. Bu arada siz söylemeden söyleyeyim dokununca canım azıcıkacıyor o yüzden fırça değdirmek istemedim ondan kapatmadım yani" diye kısa bir açıklama yaptım. Dalya ayağa kalktı. Giydiği siyah kargo pantolon ve beyaz cropla çok güzel duruyordu. Gelip bana sarıldı. Derinde ayaklandı. O, kot pantolon- bebek mavisi çizgileri olan beyaz bir crop giymişti. o da sarılınca "Aşka mı geldiniz?" diye sordum.

"Ooo kızlarr" Ulaşın sesiyle ona döndük. Bitirim 3lü karşımızdaydı.

"Ne bu aşk seli" diye devam etti. Derin "Öyle karşiiim bir sorun mu var?" diye sorunca Ulaşın yüz ifadesi değişti. "Karşiim falan demesek biliyorsun lazım olur" Yürek yemiş gibi kurduğu cümleyle Derinin sikici bakışlarına maruz kaldı bir süre. Sonra Dalyaya dönüp kafasıyla içeriyi işaret etti. Dalyada başıyla onaylayıp kalktı ve gittiler. Biz kelimenin  tam anlamıyla mal gibi kaldık.

DERİNDEN...

Dalyaya attığım bakışla bizimkilerin yanından bir şey söylemeden ayrıldık. Merdivenlerden inerken Dalyaya kısaca Ahmet hocayı nasıl ayarlayacağımı anlattım. Beni beklemesini söyleyip Ahmet reisin kapısını çaldım. Gir sesiyle hızlıca içeri girdim. 

"Hocamm nasılsınızz?" diye neşeli bir tonla konuştum. 

"İyiyim kızım sen nasılsın?" 

"İyilik sağlık hocam. Şeyy ben sizden bir şey rica edecektim. İzninizle?" Şu hallerimi başkası görse var ya..

"Tabii kızım buyur söyle?" Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

"Şimdi hocam şöyle benim bir arkadaşım Ege'de psikoloji okuyor. Dönem ödevi için '12. Sınıflar ve Sınav Kaygısı' ile ilgili bir makale yazıyor. Benden de bizim okula gelip konferans yapmayı rica etti. Öğleden sonra da öğretmenlerimizin ŞÖK'leri var. Okul temsilcisi olarak sorumluluğu üstlenip, herkesi aşağıda toplasam ve konferans yapsak olur mu? Bir sorun olduğu anda haber veririm zaten size. Ama bir sorun çıkmayacağına söz veriyorum." Ben bu kadar konuştum sen hele bi hayır de bak ben nasıl sana uçuyorum.

Biraz düşünür gibi yüzüme baktı. "Başınızda kimse olmadan hepinizi konferans salonunda toplama fikrinden pek emin değilim. Üstüne üstlük bu senin içinde büyük bir sorumluluk." Elimi kaldırıp hemen savunmaya geçtim. "Hocam daha büyük sorunları halletmiştim biliyorsunuz. Bu benim için sandığınız kadar zor olmaz. Hem gerçekten söz veriyorum bir sorun çıkmayacak. Çıkarsa da o saniyede yardım isteyeceğim." Güven vermek için gözlerinin en içine baktım. Ahmet reis göz teması severdi, insanları en iyi böyle anlardı. Nefesini verdiğinde başarılı olduğumu hissetmiştim. 

YAZIN AŞK BAŞKAOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz