|23|

3.4K 241 98
                                    


|23•|

"Ben geldim."

Boş odanın içerisinde kısa bir an yankılanan sesim beklediğim tepkiye sebep olmazken hızlı bir soluk alarak parmaklarımın arasında ki eşyalarıma sıkı sıkıya tutundum. Boş berjer gözüme çarptığında ellerimdekileri bırakmak ve onun göz hapsinden kaçmak amacıyla bir kaç adım attım.

Uzun bacaklarını yayvanca dağıtmış kafasını koltuğa doğru yaslayarak sabit bir ifadeyle duruyordu. Odayı keskin bir koku sarmıştı ama bunu pek umursuyor gibi durmuyordu. Attığım irili ufaklı adımların ardından eşyalarımı tekli berjere bıraktığımda tok sesi kulaklarımı doldurdu. Beklemediğim bir anda konuştuğu için hafifçe irkilsemde fark edecek durumda değildi.

"Neredeydin?"

Gözlerimiz beklemediğim bir anda birbirine tutunduğunda gülümsemeye çalışarak dudaklarımı araladım. Normal bir soru gibi algılamıştım.

"Biraz işlerim vardı onları halletim."

Kısık gözleri sözlerimin ardından odağını kaybettiğinde oturduğu yerden ayaklanmıştı. Şaşkın  bedenimle yanıma ulaşana kadar hareketsiz beklediğimde kıvrılan dudaklarıyla önümde durdu. Ağır hareketlerle parmaklarını yanağıma sardığında hafif hafif okşamaya başladı. Bundan cesaret alarak dudaklarına uzanmak istesemde cesaret edememiştim. Birbirimize bakmayı sürdürürken tuhaf bir huzursuzluk içerisindeydim.

"Nerede olduğunu sordum."

Vurgulu ve buz gibi çıkan  ani sesi irkilmemi sağladığında gözlerimi yumdum. Sorguya çekiliyormuşum gibi hissetmeye başlamıştım. Huzursuzluğum an be an artarken tek yaptığım bir kaç saat önce aşkla baktığım gözlere çekinerek bakmaktı.

Bu gece yaşanacak tüm her şey gözlerinde asılı olsa da görmezden geliyordum.

"Çok yorgunum,sonra konuşabilir miyiz lütfen?"

Kaşları alayla havalandığında dudaklarım kupkuru olmuştu. İsteklerim veya korku dolu halim umrunda değildi. Kafasını hayır anlamında salladığında kasılan çenesi gözüme daha da korkutucu gelmeye başladı.

"Şimdi konuşacağız."

Salonun ortasında ayakta dikilmiş birbirimize bakarken, bakışlarımda ki ürkekliğin tek sebebi öfkesini şimdiden hissetiğim adamdı.

"A-ata ile alışverişte merkezine gittik."

Yanağımda ki parmakları sözlerimin hemen ardından duraksadığında gözlerime vakur bir ifadeyle bakmıştı. Dudakları yeniden aralandığında bana inandığını düşünmek çok kısa bir anda olsa rahatlamamı sağladı.

"Başka neler yaptınız?"

"Hiçbir şey yapmadık. O eve geçince bende geld-"

Sözlerimi çalan telefonumun kısık melodisi bozarken Zahid'in dik bakışları altında gergince bir süre duraksadım. Gökhan bugün beni arayacağını söylediği için arayan kişiyi tahmin edebiliyordum. Telefonu açmak konusunda ikilem yaşarken melodi kesilmişti. Hemen ardından üst üste bir kaç mesaj sesi duyulduğunda arayan kişiden emin olarak duymamazlıktan geldim.

Zahid'in herhangi bir tepki göstereceğini düşünsemde beklediğim olmamıştı. Salonun ortasında ayakta bir şekilde hala dururken dudakları yeniden aralandı.

"Devam et bebeğim."

Az önceki konuşmamı kastettiğinde huzursuzluk yakama sıkıca yapıştı. Ne söyleyeceğimi,neden yalan söylediğimi bile bilmeden bir süre düşünmeye çalıştım. Beynim uyuşmuş gibiydi.

"Yemek yedik."

Yanağımda ki parmakları yeniden hareketlendiğinde aramızdaki mesafeyi sıfıra indirerek beni etkisi altına almıştı. Gözlerim odağını zorlukla bulurken sıkı kolları belime sarıldı. Üzerimden gelen yoğun tuhaf kokuyla burnum sızlarken kulağıma doğru eğildi.

"Bana her zaman doğruları söyleyeceğini sanıyordum."

Nabzımın vücudunun her bir noktasında attığını hissederken kendimi geri çekmeye çalıştım. Bir kaç kez üst üste aynı girişimde bulunmama rağmen izin vermedi. Sımsıkı kollarının arasında titrerken tek yaptığı kulağımın arkasına yasladığı burnuyla tenimde soluklanmaktı. Sık soluklarından ve sıkı kollarından öfkeli olduğunu anlayabiliyorum.

Korkum öfkesine rağmen sakin kalışı yüzünden hat safhaya uğrarken aklım karmakarışıktı.

Her şeyi biliyordu.

Nasıl öğrendiğiyle alakalı hiçbir fikir üretemezken kuruyan dudaklarımı zorlukla araladım.

"G-gideceğimi söylemiştim."

Göz göze geldiğimizde alnıma düşen saçları titreyen parmaklarımla geriye iterek kendime bir alan yaratmaya çalıştım ama çok fazla yakın duruyorduk. Kopkoyu gözleriyle bana bakmayı sürdürürken açıklama yapmaya mecburmuşum gibi hissediyordum.

Farklı bir zamanda aynı durumda bulunan herhangi birini görsem en ağır eleştirilerimi sunacak biriyken dilim lal olmuş ve tek umrunda olan karşımda ki adammış gibi hissediyordum. Doğrularım defalarca kez olduğu gibi yine yok olmuştu.

"Ben sadece ona yardımcı olmak istedim Zahid. Daha bu sabah sana söylemiştim zor durumdalar-"

Titreyen parmaklarımla zorlukla açıklama yapmaya çalışırken belimde ki kollarını geriye çekerek uzaklaştığında dolan gözlerimi bir kaç kez kırptım. Ben dinlememişti ne  anlattığımı umursamıyordu. Çok büyük bir yanlış yapmışım gibi tepki veriyor,kendime güvenimi sorgulatıyordu.

Zahid beraber olduğumuz bir çok süre içerisinde çok tehlikeli bir adam olmuştu ve ben bunu yıllarca fark edememiştim.

"Sikik bir kaç piç için bana yalan söyledin. "

Odanın içerisinde yankılanan sert sesi dolu gözlerimden bir kaç yaşın düşmesine sebep oldu. Parmaklarının arasına aldığı kadehten tek seferde büyük bir yudum aldığında aramızdaki mesafeye rağmen titreyen parmaklarını fark ettiğimde defalarca yutkunsam bile geçmeyecek bir yumru boğazıma takılmıştı. Ne yaptığımın bile farkında değildim.

"Zor durumdalarmış. Benim onlara yapabileceklerimin yanında neyi zoru Batu?"

Tehdit içerikli olduğuna emin olduğum sözleri yakıcı bir öfkenin içimde filizlenmesine sebep olsada tepkisizdim. Sağlıklı olmayan bir yanım ne kadar ileri gidebileceğini görmek istiyordu...

Odanın içerisinde az önce ki öfkesinin aksine psikopat bir edayla hızla içkisini yudumlamaya devam ettiğinde pantolonumun cebinden yükselen sesle uğursuz bakışlarını üzerime dikmişti.

"Ver."

Parmakları havalanarak bana doğru döndüğünde kafamı hayır anlamında salladım. Bu kadar çok, çok fazlaydı benim için. Telefonumu uzatmayacağımı anladığında elinde ki kadehi sertçe masaya bırakmış ve içinde ki kırmızı sıvının etrafa dağılmasına sebep olmuştu. İrkilerek küçük bir kan gölünü andıran sıvının halıya ve ardından zeminde dağılımasında takılı kalırken hızlı adımları yeniden beni bulmuştu.

Fikirlerimi ne kadar umursamadığını görmemi ister gibi cebimden telefonumu bir çırpıda çıkardığında ekranda yanıp sönen isme bakmış ve büyük bir gürültünün kopmasına sebep olmuştu.

Yerde paramparça bir şekilde, henüz bir kaç gün önce bana hediye olarak aldığı telefonuma dolu gözlerle bakarken gecenin ilerleyen saatlerinde yaşanacakları bilmeden hıçkırarak ağlamaya başladım.

|

Umarım beğenmişsinizdir?

Zahid?

Batu?


AHZA |gay|On viuen les histories. Descobreix ara