korkulu anlar part 2(Düzenlendi)

22.5K 1.5K 76
                                    

Arkadaşlar Fırtına Esintisine bölüm geldi.

Keyifli okumalar

***
Yanı başımda silahlı adam arabanın için de korku dolu anlar başlamıştı. Kerem'e gözüm kaydığın da burnundan akan kan giydiği mavi gömleği kırmızıya boyamıştı. Açıkça ona üzülmek içimden gelmiyordu. Ne yaptı da bu haldeydik? Kerem'in ne işi olurdu böyle kılıklı adamlarla? Bir süre yolladıktan sonra araba durdu. Silahı bize doğrultan adam Kerem'le beni arabadan zorla indirdi. Burası bir eğlence mekânydı.
Biraz daha dikkatli bakınca buraya daha önce geldiğimi farkettim. Burası Kerem'in çalıştığı yerdi. Fakat bu durumun burası ile ne alakası var anlamıyordum! Adamlar bizi eğlence mekanının arkasına doğru sürüklemiş demir kapıdan içeri sokmuşlardı. Dar bir koridordan geçip merdivenlerden aşağı inmiş başka bir koridora yönelmiştik. Burası labirent gibiydi. Yalvarışlarımın boşuna olduğunu bilsem de “Hamileyim! görmüyor musunuz? !bırakın beni!” desem de adamlar beni sürüklemeye devam ediyordu. En sonunda büyük  deri bir kapıdan içeri girmiştik. Bu oda filmlerde gördüğüm  büyük şirket patronlarının çalışma odalarına benziyordu. Kerem’i çalışma masasının önünde diz çöktürmüşler beni de deri koltuğa oturtmuşlardı. Masanın hemen arkasın da oturmuş biri vardı. Arkası dönük olduğu için kim olduğunu göremiyordum. Bir süre sonra arkasını döndü. Yerinden kalarak iri cüssesi ile yanıma ağır adımlarla gelirken, pahalı siyah ayakkabısının sesi odayı dolduruyordu. Bu adamı tanıyordum, bu adam Kerem'in patronu Varol’du
Yanıma gelip durduğunda öne doğru hafifçe eğilip elini kaldırmıştı. O an ne yapacağını kestiremediğim için gözlerimi sımsıkı kapattım. Elini yüzüm de hissettiğim an gözlerimi açtım. Bana daha fazla dokunmaması için başımı geri çektiğim de ani bir hareketle eliyle yüzümü sertçe kavradı.
“Hala çok güzelsin, hamilelik sana daha bir güzellik katmış.” Sözlerinin üzerinde yarattığı sadece mide bulantısıydı.
“Bizden ne istiyorsun?” dediğim der titrek sesle “Kocan sana bahsetmedi mi? Ah pardon eski kocan demeliydim.” Dedi Varol alaycı bir tavırla.  Sinsice sırıtırken bir yandan da gözleriyle beni süzüyordu. Ne kadar düşünsem de neden buradayım en ufak bir fikrim yoktu. Hem bu adam Kerem'le boşandığımızı nerden biliyordu?
“Bırak onu derdin benimle” Kerem’le bu adamın ne derdi olabilir diye düşündüm? Neler olduğunu anlamak istercesine Kerem'in gözlerine baktığım da Kerem suçlu dolu bakışlarını benden kaçırdı.
“Ah Kerem karına  yani eski karına kumar borcundan bahsetmedin mi yoksa” Bir an yanlış duyduğumu zannettim. Kerem ve kumar kelimelerinin aynı cümlede geçmesi...  Gerçek olmayacak bir şeydi kesinlikle yanlış duymuştum. Doğru değildi. Varol denen adam masasının yanına hızlıca gidip çekmeceden bir kaç kağıt parçası çıkardı. Yanıma gelerek önümde ki cam sehpaya bıraktı. Elim titreyerekte olsa elime alıp baktığımda bunların borç senetleri olduğunu açıkça görebiliyordum. Üzerindeki rakamlar... Kesinlikle yanlış görmüş olmalıydım, aklım bana oyun oynuyordu. Babam bütün mal varlığını satsa bile bu kağıtların üzerinde yazan parayı ödeyemezdi.
“Kerem neler oluyor, bizim için çalıştığını düşünürken sen kumar mı oynuyordun?” Diye Kerem'e bağırdım. Ne zaman bu hale geldin benim tanıdığım Kerem nerde? Bana verdiğin sözü böyle mi tutacaktın? Senden nefret ediyorum” diye yüzüne haykırdıktan sonra yerimden kalkıp morarmaya başlayan yüzüne bir tokatta ben attım.  Ayakta daha fazla duramadığım için gözyaşları için de yere çöktüm. Elim boynumdaki muskaya giderken içimden Allahım beni bu belalardan kurtar diye dua etmeye başladım.
“Biraz zaman verin borcumu kapatacağım lütfen ona dokunmayın bırakın gitsin” dediğin de Kerem yalvarırcasına içten içe gülmemek elde değildi. Kerem beni düşünmeye başlamıştı Kerem beni ve bebeğimi düşünseydi kumar oynar mıydı?
“Varol Kerem'in yanına gidip başını eliyle sertçe yukarıya kaldırdı. “ne ile ödeyeceksin” deyip kızgın bakışlarını üzerine dikti.
“Babam zengin biliyorsun ondan isterim. Ben tek oğluyum bana bir şey olmasına izin vermez” Korktuğu ilk anda babasına sığınmıştı. Ne beklemeliydim ki.
“Sağ olsun Serkan söylemişti. Paran olmasaydı seni kumar masasına oturtacağımı mı düşündün !  Serkan bana babanla küs olduğunu kumar oynadığın parayı da karından boşanmak için babandan aldığını da söyledi. Simdi hangi bahaneyle babandan para isteyeceksin çok merak ediyorum.” Varol Kerem'in çenesini eliyle iyice sıkmıştı. Duyduklarım benim için darbe üzerine darbeydi. Serkan zaman hiç bir zaman güvenmemiştim ne kadar da haklı olduğumu şimdi çok iyi anlıyorum. Şimdi Kerem'in neden bir an önce gitmemi istediğini de anlıyorum. Aklınca beni korumaya çalışıyordu aptal! Allahım neyin içine düştüm. Bana yardım et. Elim karnıma gitmiş bebeğimi korurcasına sarmıştım.
“Babamı aramama izin verin lütfen babam bana o parayı verecektir.” Varol denen adam “Tamam” deyip ahşap masanın üzerindeki son model cep telefonu alıp Kerem'e uzattı. Kerem zar zor telefon numarasını tuşlayınca Varol Kerem'in elinden telefonu alıp sesi hoparlörden dışarıya verdi. Telefon bir süre çaldıktan sonra açıldı.
“Alo kimsiniz” dedi Sinan bey. O adamın biz Kerem için “başka bir kız düşünüyoruz dediği dün gibi aklımda keşke o gün onun dediğini dinleyip geri dönseydim. Kerem titrek sesle “benim baba” dedi.
“Neredesin?”
“İstanbul'da”
“Hala orda olduğuna göre boşanamadın sanırım.” Bu benim için son darbe olmuştu. Kalbim parçalara ayrılmıştı bir daha eskisi gibi olmayacaktı. Bu yüzden bebeği istememişti. Ne kadar da aptalım oysa ki bu bebekle her şeyin daha iyi olacağına inanmıştım.
“Baba para lazım acil “
“Berna boşanmak için daha fazlasını mı istiyor. Umarım dediğin gibi seni kandırmayıp bebeği aldırmıştır.” Artık duyduklarım beni şaşırtmıyordu. Şuan ölmek istiyorum ama karnımdaki bebeğin varlığı bana güç veriyordu. Üstelik bebeği aldıracağımı söylemişti nasıl bu kadar Kerem konusun da kör olabildim.
“Baba lütfen bu son.”
“Ne kadar istiyormuş?”
“Verdiğin paranın dört katı”
“Delirdin mi sen! ben parayı sokakta bulmuyorum. O yüzden başının çaresine bak boşanmadan da buraya gelme” deyip telefonu kapattı. Kerem ellerini başının arasına almış çocuk gibi ağlamaya başlamıştı.
“Kerem babandan da bir şey çıkmadı. Babana kumar borcun olduğunu söyleseydin eminim seni tüm mirasından men ederdi. Bunu göze alamadın gördüğüm kadarıyla ,o yüzden öleceksin ya da borcunuz bitene kadar Berna'da sende bana hizmet edeceksiniz. Bebeğini de zengin birine satarız, borcunun bir kısmını ödemiş olursunuz. Kaşlarım istemsiz çatılmıştı. Neden bahsediyordu bu adam. Son çare olarak dizlerimin üzerine zorlarda olsa doğruldum. Bu adamı bizi ikna  etmenin bir yokunu bulmalıydım.
Yoksa ya bebeğimle ölecek ya da onunla kurtulacaktım. Elim yavaşça tekrar boynumdaki muskaya gitti. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Açtığımda tüm yaşadıklarım kabus olsun diye dua ederken aklıma yıllar önce aynasızın bana söylediği sözler geldi. “sende bu dik kafalılık ve söz dinlemezlik varken başına çok bela alacaksın demişti.” Şuan tam da bunu yaşıyordum. Aynasız benim bu halde olduğumu bilse ne yapardı. Keşke şuan yanım da olup beni bu belanın içinden kurtarsa” diye içimden geçirsem de onun beni bu acınası halimi görmesini istemiyordum. Göz yaşlarım akarken artık sadece yapabileceğim sadece dua etmekti. Bebeğimi kaybetmektense onunla öleyim daha iyiydi.

Arkadaşalar güzel parmaklarınız oy ve yorumlara gitsin


Okuyucularııım eliniz yıldızlara gitsin lütfeeeen.Bu çok zor değil biliyorum.Sizin beş dakikda okuduğunuz satırlar için ben saatlerce uğraşıyorum.Ben şahsım adına okuduğum hikayelere yorum atamasam da oy vermeden geçmiyorum birazcık emeğe saygı istiyorum.Beni destekleyen tüm okuyucularıma teşekkür ediyorum.

YAZGI SERİSİ 1 (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin