Korku dolu anlar(Düzenlendi)

23.5K 1.4K 53
                                    

Keyifli Okumalar...

    
Kerem'le bebek yüzünden geçen tartışmamızdan sonra Kerem eve geç gelmeye başlamıştı. Geldiğinde de  benimle doğru dürüst konuşmuyor bana yaklaşmıyordu. Aynı yatakta iki yabacıdan farksızdık. En son konuştuğumuz da Kerem'e çalışmak istediğimi söyleyip iş aramaya başladım. Kerem bu konu da bu sefer ses çıkarmamıştı. Hamile olduğum için bana iş vereceklerini zannetmiyordum ama yine de şansımı denemek zorundaydım. En azından bir kaç ay çalışabilir bebeğim için biraz para biriktirebilirdim. Bir kaç günüm iş aramakla geçmişti. Hamile olduğum için artık çabuk yoruluyordum. En sonun da ev yemekleri yapan küçük bir yerde iş buldum üstelik Karadeniz yemekleri yapılıyordu. Rize’li olduğum için işe alınmam kolay olmuştu. Hamile olmamı sorun etmemişlerdi çünkü Karadeniz yemeklerini çok iyi yapabiliyordum.
Annem bana zorla da olsa Karadeniz yemeklerini yapmayı öğretmişti. Bana “her şeyi bil ama yapma, gün gelir öyle bir zaman da lazım olur ki o zaman aklına gelir bana annem iyi ki öğretmiş deyip dua edersin.” demişti. O zaman anneme isyanlardaydım çünkü yemek yapmayı sevmiyordum. Daha küçük sayılırdım ancak şimdi annemin dediği gibi bana yemek yapmayı öğrettiği için mekanının cennet olması için dua ediyorum. Dükkan sahibi Kenan amca  orta yaşlarda oldukça babacan bir adamdı. Bir kaç gün için de işime alışmış diğer çalışanlarla abla kardeş olmuştuk. Günlerim işle ev arasında geçip giderken Kerem’le aramdaki uçurum da iyice artmıştı. Bazen geldiğine bile duymuyordum. Ona olan sevgim kürtaj olmamı söyledikten sonra azalmaya başlamıştı. Aramızı düzeltmek adına bir şey yapmadığı sürece yakın da sevgi adına içim de hiç bir şey kalmayacaktı.
Bu zaman zarfında okulumun kaydını üzülerekte olsa tekrar dondurmuştum. Okumak istemediğimi babama söyleyip onunla bu konuda sürekli tartışan ben , kaydımı göz yaşları için de tekrar dondurduğum için üzülen yine bendim.
Günler su gibi akıp giderken karnım iyice büyümeye başlamıştı. Kontrollerimi devlet hastanesin de yaptırıyordum. Her şey yolunda gözüküyordu, bir kızım olacaktı. Kerem ne benimle ne bebekle ilgileniyordu... Bebeğimin cinsiyetini bile bu güne kadar hiç sormamıştı. İçimde büyük bir pişmanlık vardı. Zaman zaman babamı dinlemediğim için bunların benim için bir ceza olduğunu düşünüyordum. Bazen Kerem'i bırakıp gitmeyi bile düşünsem de babamın karşısına karnı bunun da çıkmaya utanıyordum. Üstelik bu zaman zarfın da  babamı bir çok kez aramıştım, telefonlarımın hiç birine çıkmamıştı. Murat Efe'de  telefonlarını açmıyordu. Onları çok özlemiştim dik başlılığımın söz dinlemezligimin cezasını çekiyordum.

***
Karnım büyüdüğü için çalışmak benim için gün geçtikçe zor olmaya başlamıştı. Sağ olsun iş arkadaşlarım beni yormamak için fazla ellerinden geleni yapıyorlardı.
Bu gün işten erken çıkıp eve geldim. Yorgun olduğum için dinlemek için odama çekilmiştim.  Yatağımda sırt üstü uzanmış dinlenirken bir yandan da son bir kaç ayda yaşadıklarımı düşünüyordum.  Artık bu durum böyle devam edemezdi bu yüzden bu gün Kerem'i bekleyip onunla ciddi anlamda konuşacak sorunlarımızın çözmeye çalışacaktım. Kerem’le iki yabancı gibi yaşamaktan yorulmuştum. Neden biz de diğer aileler gibi olamıyorduk. Kerem’i beklerken gözlerim dalmıştı kapının sesiyle gözlerimi araladım. Kolumdaki  saatime baktığımda saat altıya geliyordu. Kerem diğer akşamların aksine bu akşam eve erken gelmişti. Selam verip yatağın karşısındaki tekli koltuğa geçip oturduğun da çok düşünceli ve sıkıntılı bir hali vardı.
Yerimden yavaşça doğrularak yanına gidip elini tuttum. Eli buz gibiydi içimi üşütmüştü. Bakışları en az eli kadar soğuktu. Kerem benden bakışlarını kaçırıyor yüzüme doğru dürüst bakmıyordu. Oturduğu yerde sürekli sağ bacağını titretiyordu. O zaman bir sıkıntısı olduğundan emin oldum.
Elimi yüzüne dokundurup bana bakmasını sağladım.
“Kerem, aylar oldu benimle doğru dürüst konuşmuyor, yüzüme bakmıyorsun. Beni artık sevmiyor musun?” deyip gözlerinin için de cevap aramaya başladım. Kerem ellerini yüzüne kapattıktan sonra derin bir iç çekip konuşmaya başlamıştı.
“Berna” dedikten sonra duraksayıp tekrar derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.
“ Üzgünüm ben bir hata ettim ” dedi bir süre sessiz kaldıktan sonra “ seni ailenden koparmak en büyük hatam oldu. Seni getirdiğim de ailemin kabul edeceğini düşündüm. Ancak istediğim gibi olmadı ben böyle artık yapamıyorum. Bir karar verdim” dediğinde korku dolu gözlerle ona bakmaya başladım. Ne kararı vermişti diye düşünürken aklımdan geçenler olmasın diye içimden dua ediyordum.
“ Benim için bu kararı vermek kolay olmadı. Seni de kendimi de daha fazla bu hayata mahkum edemem” deyip yanımdan bir hışımla ayrılmıştı Neydi bu şimdi? İçimdeki korku da haksız değildim. Kerem benden vaz geçmişti. Kendimi yatağa zor attım. Kerem'in söyledikleri beynim de dolanıp dururken bir süre sonra Kerem elin de beyaz bir kaç kağıtla içeri girdi. Yattığım yerden doğrulup kağıtlara odaklandığımda
“Berna üzgünüm ben boşanmak istiyorum. Senin için bebek için ve benim için en iyisi bu.” Diyerek Kerem kağıtları bana uzatmıştı. Duyduklarımın şoku içerisindeydim hala inanamıyorum çoktan karar vermiş boşanma evraklarını bile hazırlatmıştı. Üstelik benim ve bebek için en iyisinin bu olduğunu söylemişti. Bebeğim bile diyememişti yüzden çok daha öfkeliydim.  Öfkeyle avazım çıktığı kadar bağırmaya başladığında sesim odanın içerisinde yankılanıyordu. O sinirle elinden aldığım boşanma belgelerini yüzüne fırlattım.
“Bebek dediğin senin de bebeğin nasıl bu kadar duyarsız olabilirsin! Üstelik bizim için en iyisi olduğunu söylüyorsun neye göre buna karar verdin. Aylardır doğru dürüst yüzüme bakmadın, konuşmadın, benim için bir yabancı dan farksız değildin, konuşmaya karar verince de boşanmak istediğini söylüyorsun. Nasıl bu kadar yanılabildim!” derken aylardır tüm biriktirdiğim öfkemi kusuyordum. Tutuğum göz yaşlarım akmaya başladığın da istesem de durduramıyordum.
O anki sinirle  zorla da olsa yere eğilip kağıtları toparlayıp hızlıca salona geçtim. Sehpasının çekmecesinden kalem bulup göz yaşları için de belgeleri okuduktan sonra imzaladım. Kerem kızımın velayetini tamimiyle bana bırakmıştı nafaka ödeyeceği yazıyordu. Anlaşılan ailesinin yanına dönmeye karar vermişti. Eminim ailesi onu benden boşanmadıktan sonra kabul etmemişlerdi. Babası haklıydı oğlunu gerçekten iyi tanıyormuş bu parasız hayata daha fazla dayanamamıştı.
Odama geçip imzaladığım belgeleri Kerem’in  eline tutuşturduktan sonra “defol” diye bağırarak” odadan kovduktan sonra dış kapının sertçe çarpılmasıyla evden gittiğini anladım. Olduğum yerde diz üstü çökerek ağlamaya başladığım da kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim.

Allahım bundan sonra ne yapacak nasıl yaşayacaktım? Bu halimle babamın evine nasıl dönecektim? Bura da kalsam tek başıma nasıl geçinecektim? Aklımda bir sürü nasıl ve nedenler dolanıyor bir çıkış yolu bulamıyordum. Biriktirdiğim para beni en fazla iki ay idare ederdi. Gelirken eşyalarımı koyduğum küçük çantamı açıp annemden kalan gerdanlık setine elime alıp baktım. Annem ben evlenirken bu seti bana vereceğine söz vermişti. Küpesi, kolyesi, bilekliğiyle  tam bir setti.  İçimden onları satmak geçti ama annemin yadigarına nasıl kıyardım? Kıymaya gücüm yetseydi belki Kerem'le ayrı bir evde yaşar iyi kötü bir düzen kurardık.
Kerem ince düşünceli sevgi dolu adamdı. Son bir kaç ayda çok değişti bunun sadece bebek yüzünden olmadığına emindim. Serkan Kerem’i de  kendine benzetmişti. Ağzına alkole başlayıp gülen yüzü solmuştu.
Boşanma kağıtlarını da imzaladığıma göre burada daha fazla kalamazdım ama gidecek yerim de yoktu. Ne yapmam gerektiğini bilemediğim için arada sıkışıp kalmıştım. Elim titreyerekte olsa babamı aradım açmayınca kardeşimi arayıp şansımı denemek istedim ama oda açmadı. Zehra ablayla konuştum iyi olduklarını,  bana hala kırgın olduklarını söyledi o yüzden artık geri de dönemezdim. Bir çözüm bulana kadar burada kalmak zorundaydım gidecek yerim yoktu.

***
Boşanma ortak kararla olduğu için boşanmamız on beş gün bile sürmemişti. Kerem avukatı ayarlamış olmalıydı. İşlemler çabucak hallolmuştu. Boşandığımız kesinleştiği için artık gitmek zorundaydım kovsa da babamdan başkasına sığınacak kimsem yoktu. Kerem boşanmayı aceleye getirdiği gibi bir an önce kendim ve bebek için babamın yanına geri dönmem gerektiğini söylüyordu. Bilmiyorum her şey fazla tuhaftı her şey çok çabuk gelişmişti. İş arkadaşlarımla vedalaşmıştım işten ayrıldığıma çok üzülmüşlerdi. Kenan amca istediğim zaman işe geri dönebileceğimi söylemişti.
Yolcu yolunda gerek diyerek eşyalarımı gözyaşları için de toplamaya başladım. Ancak babamla kardeşimle karşılaşmak beni hem korkutuyor hem utandırıyordu. Otogara gitmek için son hazırlıkları tamamladım. Bebeğim artık yedi buçuk aylık olmuştu doktor bu yüzden uçağa binmemi önerdi zaten uçağa binmeye de korkuyordum. Otobüsle gitmek benim için biraz zor olsa da başka çarem yoktu.
Benden boşanmak için acele eden Kerem son bir kaç gündür burnumun dibinden ayrılmadığı gibi benimle mecbur kalmadıkça konuşmamıştı. Beni otogara götürmek istediği söylediği için bu gün de evden hiç dışarıya çıkmaması tuhaf bir durumdu. Sanırım vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu. Onun için tüm sevdiklerimi geri de bıraktım. Şu saatten sonra benim için yapacağı hiç bir şey umurumda değildi.
Bavulumu elime alıp kapıya yöneldiğim de kapıya birileri kırmak istercesine vurmaya başladı. Kerem telaşlı hali beni de korkutmaya yetmişti. “ Kapıyı açma” söylediğin de  kapı açılmış iri yarı siyahlar için de iki adam eve elin de silahlarla içeri girmişlerdi. Kerem beni korumak istercesine önüme  geçti.
“Uzak durun ondan derdiniz benimle” Neler olduğunu bir türlü anlamıyordum. Bu adamlar kimdi bizden ne istiyorlardı?  Silahları üzerimize doğrultup adamlardan bir tanesi “bizimle geliyorsun” diyerek beni kolumdan çekiştirmeye başladı. Kerem onları engellemeye çalıştığın da yüzüne sert bir iki yumruk yemişti. Yere yığıldığında “Berna’yı bırakın” diye bağırıyordu. Yerinden kalkıp yaklaşmaya çalışınca sert bir yumrukta midesine indirmişlerdi. Kerem yerde acı içinde kıvranırken hala bu olanlara anlam vermeye çalışıyordum. Yüreğim korkuyla çarpıyordu. Gelen adamlardan diğeri Kerem'i tuttuğu gibi yerden kaldırıp çekiştirmeye başladı. Beni tutan  adam elinde ki silahı bana doğrulttu. “sesini çıkarırsam Kerem’ide senide öldürürüz” diyerek beni tehdit edince korku tüm bedenimi ele geçirmiş tirtir titremeye başlamıştım. Sessizce adamın dediğini yapmıştım , bebeğime bir zara gelsin istemiyordum.  Apartmandan çıkınca arabaya zorla bindirmiş Kerem’i de yanıma itti. Bana silah tutan adam yanımıza oturup silahı bize doğrulttu. Diğeri de arabayı çalıştırdı. Yol almaya başladığımızda nereye gittiğimiz konusun da bir fikrim yoktu. Kalbim korkuyla deli gibi çarparken bir bilinmeze doğru gidiyorduk.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.Profilimden diğer hikayelerine de bakarsanız sevinirim.

YAZGI SERİSİ 1 (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin