baba gibi terk etmek

Start from the beginning
                                    

Bir şey demeden kucağındaki kitabı açmış ve bana yaslanırken okumaya devam etmişti. Ben de o sırada başımı onun başına doğru hafifçe yaslamış ve halletmem gereken her şeyi halletmiştim. Ne kadar öyle kaldık emin değilim ama çok uzun sürmedi. Benim işim bitse de hiç bozuntuya vermemiş ve öylece durmaya devam etmiştim.

Başının omzuma yaslı olması çok hoşuma gidiyordu. Hiç çekmeden saatlerce kalsa, omzum uyuşsa bile ordan kalkmasını imâ etmezdim.

Fakat dediğim gibi, benim gözlerim yorgunluktan kapanıp duruyordu. Tamamen uyuyorum diyemesem de kesinlikle uyanık değildim. Ardından Taehyung'un bir eliyle kitabı tutarken boştaki eliyle elimi okşamaya başlaması benim için son hamle olmuştu. Işık açık olduğu için tam dalamasam da hafif bir uykunun içindeydim.

Biraz daha o konumda durduktan sonra Taehyung kitabını kapatıp sehpaya bırakmış, ve kontrollü bir şekilde beni oturduğum yerde yana yatırarak başımı yastığa koymamı sağlamıştı. Yanımızda kalan pikeyi de yavaşça üstüme örttüğünde yaptığı her şeyi hissediyor ama tepki vermiyordum.

Pikeyi omzuma kadar çekip yüzüme düşen saçları parmaklarıyla geriye taradıktan sonra iyice yaklaşıp önce yanağımdaki yara izini öpmüştü. Geri çekildikten çok kısa bir an sonra tekrar yaklaşmış ve bu sefer dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Çok hafif, ama uzun bir öpücüktü.

Son kez elini yanağıma koyup zarifçe okşadıktan sonra da kalkıp ışığı kapatmış ve kendi yerine yatmıştı.

"Jungkook!" Gözümü Taehyung'un beni omzumdan sarsmasıyla açmıştım ki tam olarak göz hizamda pantolonunun düğmesini kapatıyor ve kemerini hızlıca bağlarken birbirlerine çarpan metallerin ses çıkarmasına sebep oluyordu.

Ne olduğuna anlam veremezken yattığım yerden kalkmış ve giyinmeye çalışan Taehyung'u izlemiştim. "Ne oluyor?"

"Benim hemen çıkmam lazım, hem de hemen." Ne?

"Ne?"

Etraftaki eşyalarını toplayıp çantasına tıkıştırırken konuşmaya çalışıyordu. "Geç bile kaldım şu an."

"Taehyung bir sakin olur musun? Ne saçmalıyorsun?" Koltuktan kalkmış ve aceleyle hareket eden sevgilimin kolunu tutmuştum.

"Şu an açıklayamam çok acelem var, ama trendeyken arayıp anlatacağım sana." Trendeyken mi? Dediği hiçbir şey anlamlı gelmiyordu şu an.

"Tren mi? Taehyung niye trendeyken arayasın zaten birazdan beraber döneriz Seul'e. Ne bu acelen?"

"Benim hemen çıkmam lazım. Özür dilerim, tamam mı? Her şeyi arayıp anlatacağım." Hiçbir soruma cevap vermeden sadece yanağıma kısa bir öpücük kondurduktan sonra odadan ve evden hızla çıkmış, beni de arkasında aptal gibi bırakmıştı.

O kadar kötü hissetmiştim ki, kelimelere dökemiyordum. Tamam, eminim geçerli bir sebebi vardı bu kadar acil çıkıp gitmek için ama bana düzgün birkaç cümleyle açıklama yapsa çok bir şey kaybetmezdi. Beni Busan'da düzgün tanımadığım birinin evinde bırakıp gitmişti.

Beni Busan'da düzgün tanımadığım birinin evinde bırakıp gitmişti. Aynı başka biri gibi.

Aklıma gelen şeyle yutkunmam zorlaşırken hâlâ sertçe kapatılan dış kapıya bakıyordum. Hoseok hyung da dağılmış saçları ve omzundan kaymış salaş tişörtü ile odasının kapısını açmış ve uykulu suratıyla bir bana bir de kapıyla bakmıştı ne olduğunu çözmeye çalışırken.

"Kavga mı ettiniz?"

"Ne? Hayır."

"Niye çıkıp gitti bu?" Ensesini kaşırken kayan tişörtünün yakasını düzeltmişti.

cardigan, tkWhere stories live. Discover now