siyah ruj

4.5K 526 219
                                    

Taehyung'un "ben çalışırım" dediği gibi işe alınmasının ve hayatına benim burnumun dibinde devam etmeye başlamasının üstünden yaklaşık 4 gün geçiyordu. 4 günde saatlere, servis yapmaya anca alışmıştı ve bugüne kadar kahve yapma kısmında bir işi yoktu. Ama dediğim gibi; bugüne kadar.

Saat dörde gelirken hocanın insafa gelip dersi 15 dakika erken bitirmesiyle birlikte yerde, ayağımın dibinde duran sırt çantasını tek omzuma geçirip oturduğum yerden kalktım. Ardından arkama bakmadan sınıftan çıkmaya yeltendim çünkü Taehyung işe girdiğinden beri ders çıkışlarında tıpkı evimdeki kedinin ayağıma dolanışı gibi benim peşime takılıyor ve benimle beraber kafeye yürümek istediğini söylüyordu.

Onu terslemiyordum ama tek başıma olmak işime gelirdi. En azından yürürken istediğim kadar sigara içebilir ve istediğim kadar hızlı yürüyebilirdim. Taehyung yanımdayken ne fazla sigara içiyor ne de hızlı yürüyordum çünkü sigara kokusundan rahatsız olabilirdi ayrıca o arkadaş grubu sayesinde yavaş yürüyüp sohbet etmeye alışıktı. Benim tamamen aksim.

Sınıfın kapısından dışarı çıkacaktım ki oturduğu sırada eşyalarını toparlamaya çalışan Taehyung'un bana "Jungkook!" diye çağırmasıyla yerimde durdum ve başımı omzumun üstünden geri çevirip şapkamın altından ona baktım. O da bu sırada toparlanmış ve ceketini kolundan geçirmeye çalışırken yanımda bitmişti.

'Efendim?' dememi beklemeden heyecanla lafa tekrar girdi, "Niye beni beklemiyorsun?". O kadar garip bir ses tonunda söylemişti ki bir an için kendime kızdım onu beklemediğim için. Ardından saçmalamaya başladım. "B-Ben, önce lavaboya gidecektim." derken baş parmağımla kapının ardında kalan koridoru işaret ettim.

"Tamam. Ben beklerim seni, hadi gidelim." Günlerdir bana böyle davranıyordu. İyi, çok iyi biri gibi.

"Beklemene gerek yok. Sen gidebilirsin."

"Of Jungkook! Beklerim dedim ya hadi gidelim." dedi ve ardından bir eliyle belimi tutarak sınıftan dışarı ittirdi beni.

Koridorun sonundaki tuvalete yürürken elini belimden çekmeye yeltenmediğinde kendimi biraz kenara çekerek elinin belimden aşağı düşmesini sağladım. O da rahatsız olduğumu bildiğinden bunu garip karşılamadı ve tuvaletin önünde ayakta beklerken iki telini teslim olmuş bir asker gibi yukarı kaldırdı.

"Çantanı ver ben tutarım senin için." dediği şeyi sorgulamadım çünkü bunun için gerçekten enerjim yoktu. Sorgulamak yerine omzumdaki çantayı çıkardım ve onun elleri arasına bıraktım.

O an Taehyung'a 'lavaboya gidecektim' diye yalan uydurmuştum ve şu an yalan olduğunu anlamasın diye lavaboda oyalanıyordum. Çok da uzun sürmeden ellerimi yıkayıp yüzüme su çarptım ve daha fazla bekletmeden dışarı çıktım.

Taehyung kapının önünde beni beklerken 3 dakikalığına bile olsa hemen sohbet edecek birilerini bulmuştu ve gülümsüyordu. Bütün suratsızlığımla yanına gidip çantamı elinden aldığımda o da yaslandığı duvardan sırtını çekip dikleşmiş ve yanındaki arkadaşına beni tanıtırken eliyle önce beni işaret etmişti, "Hyuka, bu Jungkook. Benim arkadaşım."ardından da adının ya da lakabının Hyuka olduğunu öğrendiğim kahve, dalgalı saçlı çocuğu, "Jungkook, bu da Hyuka. Bizim bir alt dönemimiz ve diş hekimliği fakültesinde."

Sevimli bi tipi olan çocuk bana elini sıkmam için uzattığında ben de onun elini tutup sıkmış, ve "memnun oldum." diye mırıldanmıştım.

"Ben de memnun oldum. 2 yıldır buralardayım ama seni hiç görmemiştim. Şaşırdım."

Ben hafif bir tebessüm ve kafa sallamayla lafı geçiştirip bir an önce kafeye gitmeyi düşünürken Taehyung yine üstüne vazife olmayan şekilde lafa atladı. "Öyle, biraz içine kapanık biri o yüzden görmemişsindir." Bunu gülerek söylerken omzumu pat patlıyordu. Yine konu burada uzamasın diye sustum ama yaptığı şeyin hoşuma gittiği söylenemezdi.

cardigan, tkWhere stories live. Discover now