12. BÖLÜM

7 3 0
                                    

HOPE PARKER,

   Öfke. İnsanların zaaflarının temeli, alt yapısıdır. Öyle bir şeydir ki öfke, insana ait tüm çıkmaz sokaklar onla başlar ve onla biter. Hem bir ucu bucağı yok hem de çok net sınırları vardır öfkenin.

   Issız bir sokakta yürürken yolun karanlık tarafında neyin kaldığını bilmemek ve ister istemez yola devam etmek için o karanlığa yaklaşmak gibidir öfke. Neyin beklediğini bilmezsin, umut ararsın lakin umudun kırıntısı dahi yoktur orada. Karanlıktır adı üstünde. Işığı bulamazsın. Yolunu onunla aydınlatamazsın.

   Bazı kötü duyguların bile insanlara yararı olduğu savunulabilir ancak öfke hiçbir zaman böyle olmadı. Ağlayan insan rahatlar. Öfke duyan insan ise öfkesinin iki katı zararla karşılaşır. Bu hayatımızda her noktada böyle olmuştu.

   Ve şimdi Kelt'in ve aynı zamanda Edwin'in gözlerinde gördüğüm öfke tam da bu türden bir öfkeydi.

   "Senin burada ne işin var?" Diye bağırdı bir anda Kelt. Öfkesinin nedenini anlayabiliyordum çünkü o Edwin'i bir hain sanıyordu.

   "Sakin ol, Kelt." Dedi Adish hızla o tarafa ilerlerken. İki muhafızı Kelt'i tutması için yönlendirmişti ancak beceremediklerinde muhafız sayısı beşe çıkmıştı. Beş kişi bile zar zor tutuyordu onu. Edwin ise gözlerinde ki öfkeyi silmişti. Onun yerine gözlerinde soğuk ve düz bir ifade vardı.

   "Bu herifin burada ne işi var?" Dedi Kelt bu sefer Adish'e dönerek. Mixie'ye baktığımda o an şokla Edwin'e baktığını fark ettim.

    "Bunu görmemeniz gerekiyordu," dedi Adish nefesini vererek. "Lütfen tektar şöyle gelin ve oturun, ben açıklayacağım."

   "Neyi bilmememiz gerekiyordu?" Dedi Mixie hızla ona dönerek. Şoktan tamamen kurtulduğu söylenemezdi.

   "O kafanın içinde ki şeytanlar sana her ne fısıldıyorsa unut, kraliçe." Dedi Edwin. Sesinde ki ciddiyet beni şok etmişti. "Entrika senin işin, benim değil."

   Kelt tekrar ona doğru atıldı ama Edwin yeniden hiçbir tepki vermedi. Mixie ona sinirle bakarken Adish nefesini verdi. "Edwin lütfen laf sokma." Dediği sırada aklıma gelen şeyle yutkundum.

   Abim gelmiş miydi?

   Korkuyla Edwin'e döndüğümde bakışları bana döndü. Endişemi anlamış gibi gözlerini kapatıp açtı. Rahat bir nefes verdiğimde Adish tam Kelt'in karşısına geçti. "Lütfen oturun." Sakin kalmaya çalışıyordu ancak endişeliydi.

   "Oturalım, Kelt," dediğini duydum Mixie'nin. "Bakalım bu olayın açıklaması neymiş." Ardından elini Kelt'in omzuna koydu. Bu temas Edwin'in başını yana çevirip burnundan gülmesine sebep olmuştu. Mixie ve Kelt ile bir geçmişleri mi vardı diye merak etmeden duramadım.

   "Böyle gel, Kelt." Diyerek kendince ricada bulundu annem. Kelt annemin sesiyle bizim olduğumuz tarafa döndü. Ardından gözleri benimkileri buldu. Sanırım bir şey söylemem gerekiyordu. Dudaklarımı hareket ettirip 'lütfen.' dedim.

   "Peki." Dedikten sonra Mixie ile birlikte bu tarafa doğru ilerledi. Yanımıza gelip oturduklarında Edwin'de geliyordu.

   "Prenses ile karşılaştık," dedi Edwin, Adish'e dönerek. "Pek bir canı sıkkındı."

   "Ben halledeceğim." Dedi Adish ve ardından dostane bir tavırla sırtına pat patladıktan sonra bize doğru bir adım ileride yürüdü.

   "Siz, Edwin bana ihanet etti ve Kehai'nin yanına geçti olarak bildiğiniz için böyle tepki vermeniz normal." Dedi Adish, direk konuya girerek. "Bu benim planımdı. Kehai'nin ne yapacağı kesindi. Onun sarayına casus olarak birinin sızması gerekiyordu ancak çok güvendiğim biri olmalıydı. Bizde Edwin ile böyle bir oyun oynadık."

ASİZA VÂRİSİWo Geschichten leben. Entdecke jetzt