36. Bölüm

1.6K 136 13
                                    

İyi okumalar ❤️

Arem askerler ile birlikte portaldan geçtikten sonra Arem durup etrafına bakmış ve " Hiç özlememişim." dedikten sonra yanındaki askerlere bakmıştı. Ardından büyük adımlarla ve kendisinden emin bir şekilde yürümeye başladığında arkasındaki askerler ona yetişmeye çalışmıştı. Arem büyük salona geçen uzun koridora adım attığında askerler artık peşinden koşmaya başlamışlardı. En sonunda büyük salonun kapısının önüne geldiklerinde Arem kapıyı çalmadan direk içeri girmiş ve onların tabiri ile kralın huzuruna çıkmıştı. Kral Arem'i gördüğünde kapının neden sert bir şekilde açıldığını anlamış ve sadece kaşlarını çatmakla yetinmişti. Arem yeteri kadar ilerlediğini düşündüğünde durup krala bakmış ve " Ne oldu beni mi özledin?" diye sormuştu. Kral Arem'in takıldığı üsluba sinirlendiğinde " Hala senden üstün olduğumu unutuyorsun." dedikten sonra yetinde dikleşmiş ve " Demek korumak için görevlendirildiğin kıza aşık oldun ha. Üstelik oda seni seviyor." dedikten sonra gülmüş ve " Buna hala inanasım gelmiyor. Kız delirmiş olmalı başka bir açıklaması olamaz." demiş ve ciddileşip " Önce sana ceza vereceğim. Çünkü bu çok zevkli. Ardından yarın kıza almaları için asker göndereceğim. Ve sonra ona da ceza vereceğim." demişti keyifli bir şekilde.

Arem elini sıkmaya başladığında derin bir nefes alıp sinirlerine hakim olmaya çalışmış ve " Onu bulamazsın." demişti. Ardından bir kaç adım ileri gidip krala yaklaşmış ve " Bulsan bile ona zarar vermene izin vermem." demişti. Kral ona güldükten sonra " Arem Arem Arem. Beni sürekli böyle tehdit ediyorsun ama kaç zamandır hiçbir şey yapmadın. " dediğinde Arem de ona gülüp " Belki daha da güçlenmeye çalışıyorum. Biliyorsun. Sizden farklı güçlerim var." dedikten sonra saçlarını karıştırıp daha çok gülmüş ve gülüşünün ardından ciddileşirken " Bu krallığın tamamını ateşe vermem saniyelerimi alır. Ve bütün diyar bir araya gelse o ateşi söndüremezsiniz." dediğinde kral da onunla birlikte ciddileşip kaşlarını çatmış ve " Böyle bir şey yapamayacağını sende biliyorsun." dediğinde Arem alaycı bir şekilde gülerken gözleri sulanmış ve 
" Bazen acaba beni mi kandırıyor diye düşünmüyor değilim. Annem yaşıyor mu bana yıllarca hiçbir kanıt göstermedin. Ben sırf senin evet yaşıyor demene inanıp yıllarca benimle oynamana izin verdim. " demişti.

Kral Arem'i sinirlendirmenin rahatlığı ile
gülümsemiş ve " İstersen hemen şimdi sana onu gösterebilirim." dediğinde Arem gülmüş ve " Yeni bir acıma oyunumu yoksa." diye sorduğunda kral omuz silkip " Hayır. Sana göstereceğim. Ama her zaman olduğu gibi herhangi ters bir hareket istemiyorum. Biliyorsun bana bağlı ve benim tek bir kelimemde ona veda edersin." dediğinde Arem dişlerini birbirine bastırıp çenesini sıkmış ve kafası ile kralı onaylamıştı. Kral yanındaki adama dönüp " Ellerini ve gözlerini bağlayın. Sonra onu odaya götürün." demişti. Kralın yanında ona hizmet eden baş asker onu sessizce onayladıktan sonra yerinden ayrılmış ve Arem'in yanına gidip " Beni takip et." dedikten sonra önden yürümeye başlamıştı. Arem yaşadığı karmaşık duygular içinde yanlarında on kişiye yakın asker ile birlikte onu takip ederken üç beş koridor sonrası durmuşlardı. Baş asker diğer askerlere döndükten sonra 
" Bekleyin beni burda." demiş ve yanlarından ayrılıp bir odaya girdikten sonra elinde kalın bir ip ve bez ile geri dönmüştü.

Arem'in arkasına geçtikten sonra elindeki bezi askere verip diğer elinde kalan iple Arem'in ellerini arkadan sıkıca bağlamıştı.  Askerdeki bezi aldıktan sonra Arem'in gözlerini de bağlamış ve görüp göremediğini kontrol ettikten sonra arkasına geçip kolundan tutmuş ve yürütmeye başlamıştı. Arem hiç zorluk çıkarmadan sürüklendiği yere doğru ilerlediğinde baş asker yan bir şekilde gülümsemiş ve yoluna devam etmişti. Uzun ve sık dönüşlü yollardan geçtikten sonra bir kapının önünde durmuşlardı. Baş asker demir kapıyı açtıktan sonra kapının yanında kalan kolu indirmiş ve içeride ki sis perdesinin dağılmasını sağladıktan sonra Arem'i içeri doğru yitmişti. Dört tarafa doğru köprü şeklinde yoldan açılan kapının önünde kalan yola doğru yürümüşler ve tam ortada duran cam fanusa doğru ilerlemişlerdi. Askerlerden bir kaç tanesini kapının önünde dururken bir kaç tanesi ise onları takip etmişti. Fanusun önüne geldiklerinde baş asker Arem'i durdurmuş ve gözlerine bağladığı kumaş parçasını çözmüştü.

Benim Meleğim ( Melez) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin