2. BÖLÜM - " SIR DOLU GECE "

112 43 9
                                    

Çağatay kılıç mahkeme ye sevk edildikten sonra Esra Berin in kocası olan metal ustası Eren Çetinkaya nın atölyesine gitmek üzere yola koyuldu atölye ye gelip içeri girdi.

Esra : kimse yokmu
Eren ; buyrun nasıl yardımci olabilir im Esra : onu görür görmez tanımış tı bir an ürperip geri geri adımlarla dışarı doğru gidiyorken
Eren : buyrun geçin içeri

Esra korkarak zar zor konuşuyordu.

Esra : şey Eren Eren Çetinkaya ben Berin Çetinkaya nın arkadaşı yım da Eren bey ile görüşecektim siz çalışanı olmalı sınız izninizle ben gideyim burada yoksa daha sonra tekrar gelirim.

İkisi de birbirini tanımış tı Eren kaygılı bakışlar la Esra ise korku dolu bakışlar ile ona bakıyordu
Eren onu tanıdığını anlamıştı Eren de onu tanımış'tı

Eren : Çetinkaya benim
Der demez Esra daha çok korktuğunu belli etmiş gitmek istiyor ama bi okadar da merak ediyordu 17 yıl önce Ustabaşı Garip mutlubaş'ı öldürüp kayıplara karışmış polis lerin bile bulamadığı Alp taşkın tam karşısında duruyor du Eren Çetinkaya olduğunu idda ediyor o kadar sormak istediği şey vardı ki ne yapacağına şaşırmış tı
Eren : ne diye dalıp dalıp gidiyorsun ne düşünüyorsunuz buyrun oturun
Esra : yok ben gideyim
Eren : lütfen lütfen oturun Esra Özdinç
Esra için yolun sonu muydu seri katil in oğlu Ustabaşı cinayetinin faili çocukluk aşkı Alp taşkın tam karşısında duruyor artık ikisi de birbirini tanımış
Esra : siz beni nereden tanıyorsunuz?
Eren ; hala saf rolü mu oyuncaksın gerçekten
Esra karşında ki masa da oturup ona bakmaya başladı
Esra : Alp taşkın az daha tanımıyordum seni
Eren : tanıdın ama.
Esra : değil mi ya ?
Seninle aynı kasaba' de büyüdüğümüz için. Neyse, çok değişmişsin.

Hemen ketıl a koyduğu sıcak su ile bitki çayı hazırlayıp bardaklara doldurdu ve Esra ya çay uzattı

Esra : bugün hava çok sıcak değil mi ?
Terledim
Eren : öyle mi ?
Ben iyiyim ama
Esra : sadece bana mı sıcak bastı ?
Eren : sürekli söylemek istediğini içinde tuttuğun için vücut ısın yükseliyor.
Esra : ne ?
Eren : sorabilirsin.
Beni görür görmez kafanda beliren o soruyu.
Esra : yok ki.
Öyle birşey yok.
İşe bak ne alakası var.

Diyerek çayını çayını tek yudum la bitirdi. Ve ayağa kalktı.

Esra : benim gitmem gerek , randevum var.
Eren : bilmek istemiyor musun ?
Kesin merak da ediyorsun.
Gazeteci sin neticede.
Esra kafasını eğerek tekrar oturdu
Eren : sor hadi.
Esra : ben doğru luğu teyit edilmeyen şeylere inanmam.
Senin hakkında ki söylenti ler de benim için sadece bir roman dan ibaret.
Bardağı uzattı Eren birer bardak daha çay doldurdu
Eren : öyle mi ?
Esra : Alp haberin varmı bilmiyorum ama 17 yıl önce yani senin kasaba'dan kaybolduğun gün bir cinayet işlendi Ustabaşı öldü
Çayından bir yudum alıp ona dönen Eren
Eren : yani ?
Esra : acaba bir alakan varmı onunla?
Eren : ben yapmadım desem neye yarar?
Nasılsa herkes benim öldürdüğümü düşünüyor.
Sende, kasaba halkıda hatta polis bile.
Esra : peki o cinayet aleti neden senin çantanda çıktı ?
Neden hala senin peşindeler?
Eğer ki mahsum'san göğsünü gere gere polis soruşturmasından geçip adını temize çıkarman gerekmiyor mu?
Eren : hala benim peşimde olduklarını nerden biliyorsun ?
Araştırdın mı ?
Neden ?
Esra : aaa şey kulağıma çınladı bir yerden gazeteci olduğum için.
Benim cidden gitmem gerek çay için sağol.
Eren : eee ?
Dostdoğru karakola gidip 17 sene önce nicobedya kasabasında ki Ustabaşı cinayetinin şüpheli'si
" Alp taşkın ile karşılaştım" bunu söylemeyi mi düşünüyorsun ?
Esra : ne alakası var canım ?
Ben başkalarının meseleleri ile ilgilenmem.
Eren : benden değil de senden konuşalım.
Esra : benim neyimi konuşacağız?
Eren : evlendin mi ?
Esra : bu aralar tek yiyip içmek yanlız gezmek moda.
Moda'ya uyuyorum bende.
Benim artık gitmem gerek.
Eren : haftalık bir gazete muhabiri'sin, değil mi ?
Esra : Büyütecek birşey değil.
Sonra tekrar görüşelim.
Eren : o halde çalışma saatlerin esnek olmalı.

Esra gergin ve korku dolu şekilde Eren'e döndü

O sırada Berin savcı ve Burak adliye den çıkıp bir cafe de oturup kahve içiyorlar di

Berin : Özge hanım verdikleri ilaç larin ne olduğunu gercekten bilmiyor muydu sizce ?
Burak : ne?
nasıl yani ?
Berin : Özge hanım diyorum Çagtay ın çevirdiklerinden hiç mi haberi yoktu sizce ?
Burak : hadi ama haberi olsa Çagtay bey in verdiği ilaçları öylece alır miydi sizce?
Berin : bazı gerçekler insanın hayatını bir anda yok eder.
O gerçeğin ortaya çıkacağı anın bir gün geleceğini bildiğin halde o günü bir gün olsun erteliyebileceksem. Bende içerdim galiba o ilacı
Burak : ne ?
Delirdiniz mi ya ?
Savcı : bende ben karımın verdiği yemeği her gün yiyorum ama bir gün karım bana zehir verse bile içinde zehir olduğunu ögrenmekten'se onu yiyip ölmeyi tercih ederim.
Burak : bu evli çift lerın nesi var ki?
bir anda evlenmek ten soğudum.

Berin savcı ya dönerek.

Berin : sonunda ben haklı çıktım ama.
savcı : neden bahsediyorsun sen ?
Ben haklı çıktım asıl Çagtay denen herif hayırsız'in tekiymiş.
Berin : daha neler Çagtay bey kızı Elif e zarar vermemiş ki.
savcı : haklı olduğunu söyle dur.
Hiç insan sarrafı değilsin.
Berin : hey Burak sen söyle.
Burak : ne ?
Ne söyleyeyim ben ?
Berin : Sonunda kim haklı çıktı ?
Ben mi savcı Taner mi ?
savcı : evet kim haklı çıktı ben mi?
o mu ?
Burak : yani ben ikinizi de
Derken sözünü kesti
savcı : sadece birimizi seç.
Sakın sıyırmaya çalışma.
Burak : şöyle, ki ben
Telefonun çalıyor, Berin.
Berin telefona bakar kayınvalidesi'nin aradığını görüp dışarı çıkar telefonu açar.
Berin : efendim anne
kader : hanım ben seni sevmiyorum.
Berin : ne ?
kader hanım : senin kafan basmıyor mu ?
Eren Çetinkaya'nın yani oğlum'un dengi misin sen ?
Eren Çetinkaya İstanbul un en zengin ailesinin çocuğu
Berin : elimden gelenin en iyisini yapacağım anne.
Kader : kızlar annelerinin kaderini yaşarmış.
Annen kocasının başını yakmadı mı?
Baban annen yüzünden ölmedi mi ?
Berin : anne sözleriniz biraz
Derken lafını keserek
Kader : sen nasıl oluyor da hiç değişmiyorsun?
Yüzsüz gibi hamile kalıp oğluma yapıştın.
Şimdi de o çocuğunu kullanıp hayatımıza dahil olmaya çabalıyorsun.
Böyle yaparak benim param malım oğlum senin olacağını mi sanıyorsun?
Kulağını dört aç, ben senden tiksiniyorum, nefret ediyorum.
Birbirimizi yok sayarak yaşayalım.
Rica ederim.
Berin : anne
kader : ne var?
haksız ca mi geldi?
Ağlayarak
Berin : ondan değil.
Bugün konuştuklarımizdan Eren'in haberi olmasın.
Belli etmiyor ama sizinle aramız'ın bozuk olması çok canını yakıyor.
Dedikten sonra kader hanım telefonu kapattı.

işe yaramaz kadın oğlumu üzerime gönderip onu sevdiğimi söylememi istiyerek utanmadan birde haberi olmasın diyor.
O sırada Berin ağlayarak cafe den çıkıp eve doğru yürümeye başladı.

O sırada Eren masa ya yaklaşıp raf daki en güzel tasarım'ını hediye paketine sarıyordu.

Esra : aaa hiç gerek yok ne hediyesi şimdi ?
Kalsın.
Eren : beni burda gördüğünün aramızda kalması için rüşvet.
Esra ; benim ağzım sıkıdır.
Merak etmene gerek yok.
Eren : Esra hanım buraya gelip adresinizi yazın kargoya göndereceğim.
Esra : peki

O sırada Eren perdeleri kapatıp kapıyı kilitledi müzik çalar dan şarkı açıp sesin sonunu açtı ve Esra nın tam arkasına geçti

Esra : Eren Çetinkaya'yı göremedim buranın sahibiymiş diye duymuştum.

Diyerek arkasını dönünce pencere kapı kapalı ydi Eren tam arkasında ydı tam kaçmaya çalışırken Eren onu yakaladı uzun süre direnmeye çalişsa da eren onu bayıltıp atölye'nin altında ki Bodrum'a plastik kelepçe ile bağlamış ağzını bantlamis'tı
Bir süre sonra Berin dalgın bir şekilde eve gelmişti eve girirken atölye nin perdeleri kapalı olunca şaşırmış tı tabi haliyle ilk defa erken saat de atölye'nin kapalı olduğunu görünce şaşırmış tı kapıyı açıp içeri ye girince atölye nin dağınık olduğnu görup kuşku ve korkulu adımlar ile iceriye girdi "Eren" diye seslendiği'ni duyan Esra bodurum da çaresiz ce ağlıyor korkuyordu bir umut ile polis memuru Berin Çetinkaya nın onu kurtarmasi düşüncesi sesini duyurmak için çabası ve elinden hicbirsey gelmemesi Alp'in ustabaşı nı öldürdüğü gibi kendisini öldüreceği için kaygılı ve bir o kadar da korku dolu ydu.

°°°

Alt köşeden Beğenmeyi unutmayın
Teşekkürler ☺️💞






KimlikDonde viven las historias. Descúbrelo ahora