"You, me and America's ass."

1.1K 151 71
                                    

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar..

Tonia garaja girdiğinde ilk defa çalışmayı bu kadar özlediğini fark etti. Üç gündür garaja bir kez bile uğrama fırsatı olmamıştı. Bunu ona yaptıran kişi Steve Rogers'tan başka biri değildi. Tonia'nın daha sağlıklı hayatı için farklı planları vardı. Sabahları koşuya çıkmak, gün içinde ağırlık antrenmanı yapmak, Tonia'yla vakit geçirmek gibi.

Tonia, tüm bunların Steve'in onu iş stresinden uzaklaştırabilmek için yaptığının farkındaydı. O da hayatında ilk kez birinin hayatına bu şekilde müdahale etmesine izin vermişti. Steve'in onun için çabalamasını görmek, birinin onu sevmesine izin vermek, hayatında değişiklikler yapmak eskisi kadar kulağa ürkütücü gelmiyordu. Bu yüzden Steve'in onu oyalamasına izin veriyordu.

Hem... Steve Rogers yatağı içinde oldukça ikna edici olabiliyordu.

Yüzüne yayılan sırıtmayı engellemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve derin bir nefes aldı. Önceliği çalışmak olmalıydı. Bu yüzden masadan aldığı kalemle saçlarını topladı ve odaklanmasını arttırmaya çalıştı. Garaja yeni aldığı kendi masasına geçti.

"Wake up, mommy's home."

Ellerini çırparak söylediği bu cümle üzerine Mari tüm işletim sistemlerini açarken seslendi.
"Yeniden hoş geldiniz efendim. Buradan ayrı kalmayı becerebildiğiniz üç gün için şaşırdığımı söylemeliyim." Tonia güldü. Kendi gibi sivri dilli bir yapay zekası vardı. Ayaklarını masanın üzerine uzattı ve daha önce buruşturulup çöp haline getirilmiş bir kağıdı alarak elinde havaya atıp tutmaya başladı.

Siyah garaj aşama aşama mavi renkli ekranlar, hologramlar ve Tonia'nın açık bıraktığı son sekmelerle dolarken Tonia kısa bir göz attı.
"En son nerede kalmıştık?" Yapay zeka onu hemen yanıtladı.
"Önce yeni bir reaktöre ihtiyacınız var efendim. Şu anki kullanımınız tehlike arz ediyor."

Tonia yüzünü buruşturdu. Üç günün ardından Steve'i zorla ikna ederek garaja girmesinin sebebi buydu. Göğsünü yoklayan ağrıları ona yeni bir reaktöre ihtiyacı olduğunu hatırlatmıştı. Ancak Tonia, Steve'i endişelendirmemek için hemen garaja koşmamıştı. Mari'nin, Steve'in yanındayken ona bazı konularda bildirim yollamasına da kısıtlama getirmişti. Ama artık yeni bir reaktörün şart olduğunu biliyordu.

"Hemen hazır taslaklardan birine başla Mari. Ben ölmeden yetişir mi peki?" Onun alaycı tınısına rağmen gerginliği seziliyordu. Stark olduğu için böyle bir şeyin gerginliği dalga geçmesine engel değildi.
"%48 oranla."
"Hızlandır Mari." Tonia yeni reaktörünü takmadan işe başlamayacaktı. Garajın bir köşesinde işe koyulmuş robotlara karşın Dummy elinde bir atıştırmalık tabağıyla ona doğru geliyordu. Şimdilerde tek vazifesi buydu.

Tonia önceden bayıldığı atıştırmalıkların şimdi orman meyveleriyle değiştirilmiş olmasına şaşırmadı. Tabağı alıp önüne bıraktı ama hala gergin bir şekilde diğer köşede robotların bitirmeye çalıştığı reaktörü bekliyordu. Elindeki çöp kağıdı biraz daha sıktı. Göğsündeki sızıyı hissetmek sakince beklemesine engel oluyordu. Kesinlikle yeni bir reaktör talimatını daha önce vermeliydi. Ya da yedek bekletmeliydi.

Oturmak yerine ayakta dolanmaya başladı. Bunu düşünmeden bugün başka ne yapabileceğini planlamaya çalışıyordu. Ama zihni başka bir şeye odaklanamıyordu.
"Ne kadar kaldı Mari?"
"Gerginlik işinizi kolaylaştırmıyor efendim. Biraz daha beklemelisiniz." Tonia robotların çalıştığı yere ilerledi. Dummy de peşinden. Saniyeler geçtikçe onu zorlayan, tüm damarlarını sızlatan bir ağrı yayılıyordu.

Masaya ulaştığında elleriyle sımsıkı kavradı düşmemek için. Sol göğsündeki ağrı kalp krizi geçirdiğini düşündürüyordu. Acıyla sıktığı dişlerinin arasından konuştu.
"Ne kadar kaldı Mari?"
"Yalnızca birkaç dakika efendim. Birini çağırmamı ister misiniz?" Tonia elleri titremesine rağmen başını sağa sola salladı. Eğer şimdi birini yardıma çağırırsa bu krizin ardından kendisini zorla ameliyata götüreceklerini biliyordu. Ameliyat olmak istemiyorsa bunu birinin bilmesine de gerek yoktu. Kendi halletmeliydi.
"Hayır."

Buna rağmen masaya tutunamayacak kadar canı yandığında yere çöktü. Derin nefesleriyle sakinleşmeye çalışması onu sonuca götürmüyordu. Mari reaktörün hazır olduğunu söylese de Tonia'nın kalkıp alacak durumu yoktu. Tüm yüzü acıdan gerilmiş ve kıpkırmızı kesilmişti. Gücünü toparlayıp doğrulmalıydı. Ancak dizleri üzerinde doğrulmaya kalktığında kendini yeniden yerde buldu. Acı dolu kasılmaları küfür etmesine bile izin vermemişti. Ama o an hiç beklemediği bir şey oldu.

Dummy yeni reaktörü almış Tonia'ya uzatıyordu. Bir yüzü olmasa da Tonia onun sevimli göründüğüne emindi. Güçlükle reaktörü aldı ve kendisindeki son güç kırıntısıyla göğsündekini çıkartıp değiştirdi. Kalbinden bedenine yayılan ani şokla yüzünü buruşturdu ve bir süre yerde uzandı kendine gelebilmek için. Derin derin nefesler alıp garajın tavanını seyretti.

Ölümle ilk defa burun buruna gelmiyordu. Bütün dertleri de başına kendisinin açtığı düşünülünce bu da diğerlerinden farksız sayılırdı.
"Neyseki kimseye fırsat vermeden kendime en büyük zararı yine ben veriyorum." Bu cümle onu eğlendirdi, az önceden sonra bile. Göğsündeki ağrının hafiflemesiyle rahatladı. Sakince yerinden kalktı ve masasına geçti. Ağzına birkaç böğürtlen tıkıp önündeki açık sekmelere bir göz attı. Evet, hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam edecekti.

***
"Bir an, yalnızca bir an, seni rahat bırakıyorum ve yeniden kendini unutacak kadar işkolik bir kadın oluyorsun." Steve sitemle garaja girdiğinde Tonia gerçek dünyaya yeni dönmüş gibi irkildi.
"Yemek bile yemedin değil mi?"
"Bitirince yerim diye düşünüyordum." Tonia henüz ona dönmemiş önündeki işiyle uğraşıyordu. Bunun üzerine Steve arkadan onun belini sarıp iyice yaklaştı ve çenesini Tonia'nın omzuna koyarak uğraşmakta olduğu holograma baktı. Ancak Tonia hızla hologramı kapatınca Steve'in kaşları çatıldı.

"Benden bir şey mi gizliyorsun?" Tonia kolları arasında, yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirerek ona döndü ve Steve'in boynuna kollarını sararken çatık kaşlarıyla yüzleşti.
"Hayır. Yalnızca saatlerdir aynı rakamlara bakmaktan sıkıldım." Steve'in çatık kaşları düzelmedi. Bıraksa Tonia'nın sabaha kadar burada sıkılmadan rakamlarla, yeni tasarımlarla vakit geçirebileceğini biliyordu.

Üstelik eğer Tonia çalışmaktan sıkılsa, ki bu mümkün değildi, yapacağı ilk şey Steve'i bulmak olurdu. Nasıl Tony garajdan çıkar çıkmaz yaptığı ilk şey Hera'yı onu kızdıracak kadar öpmek oluyorsa Tonia'da da aynı şey mevcuttu. Önce Steve'i bulur ve Steve'e onu utandıracak, arsızca iltifatlar ederdi.

Bu yüzden Steve'in aklına giren ilk ve tek şey ondan bir şey saklaması olmuştu. Ama bu da garip geliyordu. Tonia, tartışmalardan kaçan bir kadın değildi. Steve'in hoşuna gitmeyecek bir şey olsa bile bunu sonuna dek savunurdu. Öyleyse saklayacak ne kalıyordu? Steve, onun parlayan kahve gözlerine baktı. Büyük bir muziplikle, Steve'e düşündüğü her şeyi unutturabilecek bir güçle bakan kahveler. Bir şey gizlediğini düşünüp ondan şüphe etmek de istemiyordu. Bu yüzden üstelemedi. Başını Tonia'nın boynuna yerleştirip genç kadının lavanta kokan tenine dudaklarını sürttü.

"Benim sevgilime ihtiyacım var." Tonia ona daha da yaklaşıp kendisini Steve'in bedenine yasladı. Elleri onun kaslı sırtında gezinirken o da Steve'in boynuna bir öpücük bıraktı.
"Benim de sevgilime ihtiyacım var." Bir elini Steve'in ensesinden saçlarına çıkardı ve yumuşak tutamları okşadı.
"O halde önce buradan çıkalım ve karnını doyuralım, sonra birbirimizi." Steve'in mırıltısı Tonia'yı gülümsetmişti.
"Aslında önce birbirimizi de-"
"Hayır."

Steve onu elinden tutup garajın kapısına doğru çekiştirirken Tonia boştaki eliyle Steve'in poposunu sıktı.
"Tonia!" Steve'in kızgın sesi, genç kadının kahkaha atmasına sebep oldu.
"Steve? Ona bayılıyorum. Bunu biliyorsun." Steve ise başını sağa sola sallayarak sinirle söylendi.
"Biz bu ilişkiyi resmen üç kişilik yaşıyoruz." Tonia sırıttı.

"Evet. Ben, sen ve America's ass."

Buraya da dönmemiz lazımdı..

Different UniverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin