Bölüm 37 ❝ KURŞUN ❞

29.3K 1.9K 1.6K
                                    

37 Kurşun
━━━━━━━━━━━━━━━

Bol köpüklü kahvelerimizi tepsiye koyup terasa çıktığımda nefis havayı içime soluyarak Yaman'ın yanına doğru ilerledim. Sedir desenli koltuklarımızı bırakıp tıpkı benim gibi yerde oturmayı seven bir sevgilim olduğu için sanırım çok şanslıydım. Teras oldukça büyüktü ve yatak odamızın kesiştiği duvarın önünü krem renkli minderlerle döşeyip altına yine aynı renkte bir kilim sererek oturma alanı yapmıştık. Mobilya dükkanında gördüğüm ikili salıncağı da terasın en sonuna yerleştirdiğimiz hâlde ortalık hiç daralmamış, ferahlığını koruyordu.

Yaman, uzattığım kahveyi aldığında bakışları minik şortumun açıkta bıraktığı çıplak bacaklarımda kısa bir tur attı ve bin bir anlam taşıyan gözlerinin ifadesini sabit tutmaya çalışarak yeniden fincana yöneltti. "Otur hadi kaç gündür yoruldun." dedi. Sesinde belli belirsiz bir kızgınlık vardı. "Kadın tuttuk yardım etsin diye ama sen ondan daha çok iş yaptın."

Yanına oturup sırtımı tıpkı onun gibi duvara yasladığımda kahvemi aldım ve tepsiyi yanıma bıraktım. "Kadına bir şey demediğin hâlde sadece bakışlarından ürküp bir saniye bile durmadı zavallı." diye konuştum. "Hatta çıkarken bana acıyarak baktı. İnsanları resmen gözünle dövüyorsun."

Onaylamayan bir bakış attı. "Tanımadığım bir kadına gülücük dağıtacak hâlim yok."

"Doğru." dedim imalı bir sesle. "Sen bilirsin kimlere gülümseyeceğini..."

Başımı hafif bir açıyla çevirip baktığımda aynı anda onun gözlerinin bana yöneldiğini gördüm. Bakışlarım siyah renkli sporcu atletinin açıkta bıraktığı kolunun üst kısmındaki akrep dövmesine kaydı fakat beni etkisi altına almadan tekrar gözlerine çevirdim. Sert yüz hatlarıyla aynı keskinliği taşıyan kara gözleri kısılırken nefesini bıkkınca dışarı bıraktı. "Her aklına geldiğinde bu konuyu ısıtıp ısıtıp önüme süreceksin değil mi?"

Ona verdiğim huzursuzluk garip bir şekilde keyif almama neden olmuştu. Başımı tekrar önümdeki manzaraya çevirip kahvemi yudumladım. "Hiç şüphen olmasın."

Bakışlarının hâlâ üzerimde olduğunu göz ucuyla görebiliyordum fakat onu kıvrandırmak hoşuma gittiği için özellikle bakmadım.

"Vay arkadaş." dedi kendi kendine konuşur gibi. Sesi isyana yatkın çıkmıştı. "Affedilmek için ne yapmam gerekiyor peki tam olarak?"

Omuzumun birini usulca silktim. "O senin problemin, sen bulacaksın cevabı. Ben söyledikten sonra ne anlamı kalacak?"

Kahve fincanını yanına bıraktığını fark ettim. Dudaklarından sessizce dökülen nefesi sıkıntıyla harmanlanmıştı. "Bir daha olmayacak demem yeterli değil sanırım. Zaten olmayacak, onu direkt eliyoruz."

Esen rüzgâr beraberinde birkaç damla yağmuru çıplak kollarıma hediye etti ve tenim ürperdi. Dikkatimi dağıtan damlaları parmağımın ucuyla silerken Yaman'ın hâlâ bana baktığını görebiliyordum.

"Aferin iyi gidiyorsun." dedim onu alaya alarak. "Biraz daha çabalarsan iyi bir şeyler bulacaksın."

Odak noktası bendim ve gözlerini bir saniye üzerimden çekmemesi en az üzerime düşen yağmur damlaları kadar tenimi ürpertiyordu.

"Ama sen bana hâlâ bakmıyorsun." dedi fısıltıyla. "Gözlerin gözlerime değsin, çevir hadi başını."

Biraz da sert esen rüzgârla saçlarım gözümün önüne geldiğinde onları kulağımın arkasına attım ve kahvemi yudumladım. "Manzarayı izleyeceğim." dedim. O bana böyle derin bakarken gözlerimiz ne zaman buluşsa içim bir garip oluyordu.

TESLİMİYETWhere stories live. Discover now