Defne: yuh

Defne: lan harbi sinirlenmişsin ama bu tehditler ve yavşamalar beni vazgeçiremez

Basketçi: Defne, ben ciddiyim.

Defne: Alp, ben ciddi değilim.

Defne: nasıl da kudurdun ama KSNDLWMDQÖSLŞZXCVÖQW

basketçi: Bravo, beni çıldırtmayı başardın

Defne: Biliyorum. Bu arada sınav bugün nasıl geçti?

Basketçi: güzel, seninki?

Defne: iyi gibi.

Defne: ay annem çağırıyor. Sonra konuşuruz

Basketçi: tamam, görüşürüz.

Mesaja kalp bırakıp telefonumu şarja taktım ve kendimi karanlığa kapattığım odamdan çıktım. Evde gürültü ve telaş vardı. Annem ve halamlar mutfaktaydı. "Noldu anne?" Dedim içeriye girerek. "Kız sen yaşıyor muydun?" Dedi büyük halam. Yalandan gülümsedim. Ayol baba tarafını da hiç sevmezdim, bazı istisnalar dışında. Annem de çok sevmezdi zaten. "Yaşıyorum hala ya." Dediğimde güldü. Çok komik zaten canım.

"Git marketten galeta unu al. Bir de içecek al birkaç çeşit." Dedi annem. "Tamam para?" Dedim utanmaz gibi. Annem tezgahtaki işini bırakıp bana döndü ve çaktırmadan beni altıma sıçtırtan kaş göz işaretleri yaptı. Sanırım beni babama şutluyordu. Ya da gidip cüzdanından alacaktım. Babama gitmek daha mantıklıydı diye düşünüyorum.

"Tamam, gidiyorum ben." Diyerek salona geçtim. Amcamlar ve suçlu kuzenlerim burada oturmuş sohbet ediyordu. Herkesin gözü bana döndü. "Görüşmeyeli nasılsın yeğen?" Dedi üç amcamdan biri. "Daha az önce görüştük amca ama iyiyim." Dedim sırıtarak. Ardından babama döndüm. Eniştemler falan da vardı ama utanma duygum olmadığı için babamdan para istedim. "Baba, markete gideceğim. Para versene, yani verir misin?" Diyerek kibarlaştım.

Babam onaylayıp cüzdanından kredi kartını çıkardı. Gözlerimde kalpler oluşmuş olabilirdi. Hemen kartı aldım. "Sağ ol babalık. Gidiyorum ben." Dediğimde birkaç kişi güldü. "Kuzen, bende geleyim mi? Şimdi akşam akşam tek çıkma." Dedi Azat. Bir kez daha yalandan gülümsedim. "Yok kuzen, bir şey olmaz. Sağ ol yinede." Diyerek hızlıca salondan çıktım. Bir de bu Allah'ın kekosuyla uğraşamazdım.

Eşofman, sweatshirt kombinimin üstüne şişme montumu giydim ve saçlarımı açık bırakıp evden hızlıca çıktım. Telefonumu şarjda bıraktığım için ofladım ve yürümeye başladım.
Murat abiyi duvarın kenarında sigara içerken gördüğümde çabucak gözlerimi ondan çektim. Bu adam bana çok korkunç geliyordu. Umarım beni fark etmezdi.

"Defne," adımı seslenmesiyle durdum. Olamaz, olamaz, olamaz...
Yavaşça ona döndüm. "Aa Murat abi?" Dedim şaşırmış gibi. Sigarasını yere atıp söndürdü ve yanıma geldi. "Abin geliyormuş diye duydum?" Dedi. Kafamı aşağı yukarı salladım. "Evet, muhtemelen bir saate burada olur." Dedim. Başını salladı. "Sen nereye?" Diye sordu. Hadi ama adamım, sal beni!

"Markete." Dediğimde bir kez daha başını sallayıp geri çekildi. "Tamam, dikkatli ol." Dediğinde onayladım. "Olur, görüşürüz Murat abi." Bir şey demeyip telefonunu çıkardı ve yürümeye başladı. Korkunç falan ama iyiydi, seviyordum bu adamı. Mahalle abisi sonuçta.

Sallana sallana yürüdükten bir süre sonra markete gelmiştim. Elime sepet alıp reyonları dolaşmaya başladım. Önce galeta unu ve üç çeşit içecek aldıktan sonra abur cubur bölümüne geçtim. Sepet çok ağır olduğu için hızlıca bir şeyler aldım. Gece izleyeceğim filmler için de stok yaptıktan sonra kasaya gittim. Sıra yoktu neyseki. Kasiyer hızlıca ürünleri okuturken kartı cebimden çıkardım. Lan, şifresi neydi bunun? Of!

BASKETÇİ | YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin